İnsan yapısı makinenin ortaya koyduğu zekâ, yapay zekâ olarak adlandırılır. Bu makineyi yaratan insandır. Ancak öyle bir sistem oluşturulur ki insan zekâsını geçecek sonuç ve verilere ulaşılabilir. Başlangıçta çok faydalı gözüken bu araç acaba hangi sonuçlara yol açabilir ve nereye kadar gider diye düşününce insana biraz ürkütücü geliyor. İnsanlığın yararına programlandığında her şey çok iyi ama bir de kötü niyetlilerin eline düşerse ya da bu yapay zekâ kendi bağımsızlığını kazanıp insan yapısı olmaktan çıkarsa ve kontrol edilemez ne yapacağı belli olmaz hale gelirse. Tüm bu sorular bir bilim kurgu filmi gibi gözükse de bugün geldiğimiz noktada elde ettiğimiz teknolojik gelişmeler bundan yıllar öncesine göre de o zaman için bize aynı şekilde gözüküyordu. Bunu düşününce bugün için bize inanılmaz gibi gelen bazı bilimsel ilerlemeler de ilerde günlük hayatımızın bir parçası olabilir. Buna en belirgin örnek vazgeçemediğimiz cep telefonlarımız. Hatta onların da en akıllı olanları.
Tarihçesi
Yapay zekâ düşüncesi bilgisayarların kullanıma girmesiyle başlamış. Makinelerin ve bilgisayarların da düşünme yetisine sahip olabilecekleri konusundaki fikri ilk kez ortaya atan İngiliz matematikçi, kriptolog aynı zamanda bilgisayar biliminin de kurucusu sayılan Alan Mathison Turing’dir. II. Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynadığı için savaş kahramanı sayılmış. Enigma üzerindeki bu çalışmalarının ardından Manchester Üniversitesi’nde çalıştığı yıllarda, Turing makinesi denilen algoritma tanımı ile modern bilgisayarların kavramsal temelini atmış.
Bundan yıllar önce yapay zekâ kavramından bahseden Turing’in kendi adıyla anılan testinde yapay zekânın varlığı da o zamanlar ortaya konmuş. Bu test yazışmayla verilen soruları bir bilgisayar mı yoksa insan mı cevaplıyor bunu ayırt etmeye dayalı bir testtir. Elbette yöneltilen soruları insan muhakeme yeteneğini kullanıp ona göre cevaplayacaktır. Ancak bu testte cevaplayan kişi ya da makineyi görmeyen kişi farklı olabilen cevapların hangisi insan hangisi bilgisayar tarafından verilmiş anlamakta güçlük çeker. İşte bu çelişki de yapay zekânın gücünü ve varlığını gösteren en basit deneylerden bir tanesidir.
Sağlık hizmetlerinde yapay zekâ kullanımı
Yapay zekânın en çok işe yarayacağı alanlardan biri de sağlık hizmetleridir. Burada hemen doktorların yerini bilgisayarlar mı alacak yoksa bizi robotlar mı tedavi edecek diye düşünmeyin. İleride bu da olur mu bilemem ancak günümüzde sağlık hizmetlerinde yapay zekâyı zaten kullanıyoruz.
Sağlık kayıtlarında yapay zekâdan faydalanma
Örneğin yıllardır izlediğim hastam bugün bana tekrar geldiğinde sadece ona ait protokol numarasını bilgisayarımdaki programa girdiğimde en son ne zaman gelmiş, daha önce hangi tetkikleri yaptırmışım, başka hangi doktorlar görmüş, hangi ilaçları kullanmış, tetkiklerinde neler çıkmış hepsini görüyorum. Hatta kan tahlilinde yüksek bir değer yakaladığım zaman aynı tetkikin yıllar içindeki değişimini bir tıkla grafik haline getirebiliyorum. Bilgisayarlar bu kadar kullanıma girmeden önce tüm bunları dosyadaki kağıtları karıştırarak bulmaya çalışıyorduk. Bunların başka hastaların dosyalarındakilerle yanlışlıkla karışma ya da kaybolma riskleri oluyordu. Ayrıca bu kadar çok kâğıt aynı zamanda o kadar çok da ağaç katliamı demekti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aralık 2019 da henüz pandemi ilan edilmeden birkaç ay önce sağlıkta hizmet kalitesinin artırılması ve yüksek teknolojinin daha etkin kullanılabilmesi amacıyla, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) bünyesinde “Sağlık Veri Araştırmaları ve Yapay Zekâ Uygulamaları Enstitüsü” kurulduğunu bildirmişti. Bu gelişmeyi TÜSEB çatısı altında veri araştırmalarını sağlıklı yapan, yapay zekâyı da alt başlıkta kullanan ve hedefte hem vatandaşın sağlığa erişimini daha kolaylaştıran, hem tasarruf ve denetim gibi imkanları sağlayan, hem de tanı ve tedavide yol gösteren bir yaklaşım olacak” şeklinde ifade etmişti. Bu konudan 24 Aralık 2019 tarihindeki “sağlığa yapay zekâ dokunuşu” başlıklı yazımda size bahsetmiştim. Pandemi döneminde ise sağlıktaki verilerin değerlendirilmesi ve kullanımı konusunun ne kadar değerli olduğunu bizzat yaşayarak da görmüş bulunduk.
Yapay zekâ teşhiste de faydalıdır
Hastalıkların teşhisinde kullandığımız yöntemlerden bilgisayarlı tomografi ve MR tetkikleri teknolojideki ilerlemelerle birlikte durmadan gelişerek değişerek daha da detaya inip teşhiste işimizi kolaylaştırıyor. Yapay zekâ ile süslenerek karşımıza çıkan diğer tüm teknolojik ilerlemeler ve teşhiste kullanılan teknikler de bizi şaşırtmaya ve hayran bırakmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Teletıp
Uzaktan hasta takibini sağlayan teknolojiler günümüzde özellikle de pandemi döneminde daha da önem kazandı. Bunun yanı sıra avuca sığacak kadar ufak ve taşınabilir cihazlarla hastanın kalp ritminin takibi ve kaydının yapılması, Şeker hastalarında kan şekerinin uzaktan takibi, vücuda yerleştirilmiş cihazlarda aynı zamanda insülin uygulanmasını sağlamak çıkan kan şeker sonuçlarına göre insülin dozunu ayarlamak mümkündür. Uzaktan teşhis ve tedavi yolundaki ilerlemeler uluslararası düzeyde bilgi alışverişi ve tıp biliminin ilerlemesi yönünde de ileri adımların atılmasını sağlayacak.