Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her yıl 23 Nisan geldiğinde, ülkece çocuklarımızın sesini daha gür duymaya, onların kahkahasını daha içten duymaya çalışırız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluşunu çocuklara armağan eden bir ülke olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın maneviyatı sadece şenliklerden ibaret değildir. Bu bayram, aynı zamanda bir sorumluluk alma günüdür. Çünkü bu coğrafyada hâlâ pek çok çocuk oyun çağında çalışmakta, eğitim hakkından yoksun kalmakta ve geleceğini ağır yükler altında kaybetmektedir.

Haberin Devamı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 23 Nisan’ın öncesinde yayınladığı İstatistiklerle Çocuk 2025 bülteninde yer alan verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 25.5’ini çocuklar oluşturmaktadır. Bu oran, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalamasının oldukça üzerindedir.

Ancak niceliksel bu üstünlük, nitelikli bir çocukluk ve eğitimle desteklenmediği sürece, çocuklar için avantaj değil dezavantaj anlamına gelebilmektedir. Özellikle 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24.9’unun işgücüne katılıyor olması, bu çarpıcı gerçekliğin yalnızca bir boyutudur. Erkek çocuklarda bu oran yüzde 35.6’ya ulaşmaktadır. Kız çocuklarda ise yüzde 13.7 düzeyindedir. Bu fark, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil çalışma rejiminin çocuklar üzerindeki etkisini de gözler önüne sermektedir.

Eğitim mi, emek mi?

İstatistiklerle Çocuk 2025 bülteninde yer alan verilere göre, Türkiye’de ailelerin yaklaşık yüzde 9.2’si çocuklarına yeni giysi alamadığını, yüzde 10’u ise çocuklarına günlük meyve - sebze sağlayamadığını beyan etmiştir. Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla yalnızca 10.430 çocuk koruyucu aile yanında yaşamakta, 15.135 çocuk ise devletin himayesindedir. Veriler bize göstermektedir ki, ortaöğretim tamamlama oranı yüzde 81.2 düzeyindeyken; bu eğitimi tamamlayamayan çocuklardan bir kısmı muhtemelen çocuk işçiliğinin bir parçası hâline gelmektedir. Oysa eğitim çağında bir çocuğun bulunması gereken yer okul sıralarıdır.

Çocuk işçiliği, temel bir çocuk hakkı ihlalidir. Çocukların sağlığı, eğitimi, gelişimi ve refahı için önemli bir tehdittir. TÜİK istatistiklerine göre, en az 720 bin çocuk, başka bir ifadeyle çocuk nüfusunun yüzde 4.4’ü çalışmaktadır. Sokakta çalışanlar da dahil olmak üzere, çalışan çocukların yaklaşık yarısı (yüzde 45.5) hizmet sektöründedir. Bununla birlikte, yüzde 30.8’i tarımda ve yüzde 23.7’si endüstriyel imalatta, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) çalışmaktadır. Bununla birlikte, çeşitli araştırmalar göçmenler arasında çocuk işçiliğinin yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. UNICEF’e göre, Türkiye’de çocuk işçiliğinin başlıca nedenleri arasında çocuk yoksulluğu, sosyal korumadaki eksiklikler ve kayıt dışı ekonomi vardır.

Haberin Devamı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çocuk işçiliği ile mücadeleyi ulusal politika belgeleri, eylem planları ve çok paydaşlı projeler çerçevesinde yürütmektedir. Bu mücadele hem ulusal mevzuata hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. Bu bağlamda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen Ulusal Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı (2017 - 2023) kapsamında mevsimlik tarım ve sanayi alanlarında çalışan çocuklara odaklanılmış, mobil ekipler, rehberlik ve denetim faaliyetleri ile çocukların çalıştıkları alanlarda tespit edilerek okula yönlendirilmesi sağlanmış, farkındalık kampanyaları ve bilgilendirme çalışmaları yürütülmüştür. Program, UNICEF ve ILO gibi uluslararası kuruluşlarla da iş birliği içinde geliştirilmiştir.

Haberin Devamı

Bütüncül politikalar

Bakanlık, çocuk işçiliğini tümüyle ortadan kaldırmak için 2030 yılına kadar sıfır tolerans hedefiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Bu doğrultuda, gelecek dönemde de çocuk işçiliği ile mücadelede sürdürülebilir ve izlenebilir modellerin geliştirilmesinin, veri temelli risk haritalarının oluşturulmasının ve yerel yönetimlerin aktif katılımının hedeflendiği görülmektedir. 23 Nisan bir bayramsa, bu bayramı asıl sahiplerine yani çocuklara yaraşır şekilde kutlamanın ilk koşulu onların haklarını tanımak ve korumaktır. Çocuk işçiliğiyle mücadelenin yalnızca denetimle değil, bütüncül sosyal politikalarla yürütülmesi gereklidir. Kapsayıcı eğitim, sosyal yardım, aile destek programları ve çocuk işçiliğine sıfır tolerans politikaları bu alanda kilit rol oynamaktadır.