Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) sembolleri kullanmayı sever. 9 Işık Doktrini’ne atıfla kongre sürecini 9 Ağustos 2020’de başlatmış, bir günde 9 il kongresiyle süreci ilerletmişti. 13. Olağan Büyük Kurultay’ı da 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde düzenledi, tıpkı 2018’deki kurultay gibi.
Zamanında başlayan siyasi parti kongresi nadirdir. Liderin salona teşrifi için genellikle salonun dolması ve coşması beklenir. MHP’de ise disiplin esastır. Saat 10’da başlayacağı duyurulan kurultay için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli salona girdiğinde saatler 9.38’i gösteriyordu ve salon çoktan dolmuştu. Saat 10.00’u gösterdiğinde gündemin üçüncü maddesine geçilmişti.
Devlet Bahçeli’nin, partiyi 2023 seçimlerine taşıyacak kadrolara hitaben yapacağı konuşma önemliydi. Çünkü Ankara’da son günlerde yine her ziyarette, her siyasi gelişmede “Cumhur İttifakı’nda çatlak” şüphesinin kabardığı bir döneme şahitlik ediyoruz.
24 Haziran 2018 milletvekili seçimlerine giderken Türkiye’de 63 siyasi parti vardı. Hatta biri seçimlere 18 gün kala kuruldu. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bunlardan sadece 11’inin seçime katılma yeterliliğine sahip olduğunu tespit etti. Halihazırda partilerin seçime katılabilmesi için illerin en az yarısında örgütlenmesi ve büyük kongresini yapmış olması ya da TBMM’de gruba sahip olması gerekiyor. Dolayısıyla 2018’de 73 partiden 62’si bunu sağlayamadı. Parlamentoya ise 5 parti girdi. Bağımsız milletvekili hiç yoktu.
Bugün, Meclis’teki parti sayısı 12. Bağımsız milletvekili sayısı 11. Parti aritmetiğinin seçimden hemen sonra değişmesi şaşırtıcı değildi, çünkü Saadet Partisi adayları CHP, BBP adayları AK Parti, Demokrat Parti adayları İYİ Parti, TKP adayları HDP listelerinde yer almıştı. Nasıl bir tablo ile karşılaşılabileceği aşağı yukarı belliydi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı verilerine göre bugün itibariyle, 105 parti var. Bu, iki buçuk yılda, 27’si 2020 yılında olmak üzere 32 partinin tabela astığı
Önümüzdeki günlerin en ateşli tartışması Meclis gündemindeki fezlekeler olacak. Henüz kaç fezlekenin, hangi kritere göre genel kurul gündemine gelip gelmeyeceği netleşmese de, asıl mesele zaten HDP milletvekillerine ait fezlekelerin akıbeti. Daha doğrusu Cumhur İttifakı dışında kalan partilerin bu fezlekelere karşı sergileyeceği tutum. CHP bu kez ‘yargının mevcut durumu’ gerekçesiyle milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ‘evet’ demeyeceğini açıkladı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in geçen haftaki grup toplantısında sarf ettiği sözler ise, kendisini tanımlarken ‘kalkınmacı’ ve ‘demokrat’ sıfatlarının yanı sıra ‘milliyetçi’yi de ekleyen bir parti açısından bazı siyaset profesyonellerini şaşırttı. Akşener; “İYİ Parti, Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakar, gereği neyse onu yapar. Elbette, vatandaşı iki yumruk arasında sıkıştıran bu utanmazlığa geçit vermeyeceğiz. Elbette, milletimizin hür iradesine saygı duyacağız. Siyasi şovun değil, hakkın ve hakikatin yanında duracağız. Bu
Kamuoyunun yaklaşık iki aydır duymaya hazırlandığı İnsan Hakları Eylem Planı’nın (İHEP) açıklandıktan iki gün sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AHİM) yargıçlık yapmış olan, hukukçu, diplomat ve siyasetçi kimliklerine de sahip Rıza Türmen’in Türkiye’de Demokrasi Arayışı başlıklı yeni kitabı elime ulaştı. Barış, Demokrasi, Ütopya, Seçim, Anayasa başlıkları altında toplanan yazılar arasında en geniş yer İnsan Hakları ve AİHM’e dair olanlara ayrılmış. Plan gündemdeyken, konuyla ilgili otoritelerden biri kabul edilen Türmen’e açıklanan metni nasıl bulduğunu sordum.
Türmen, “hükümetin insan hakları sorunu olduğunu kabul ederek, bunu düzeltmek için ortaya bir plan koymasının” olumlu bir işaret olduğunu söyleyerek başladı sözlerine ve “İnsan hakları tek başına ele alınan, soyut bir alan değil. Aynı zamanda hukukla, demokrasiyle iç içe geçmiş bir sorundur. Bunlarda bir aksaklık varsa, tabii ki insan haklarında da sorun çıkacak. Bunun kabul edilip, Eylem Planı ortaya konulması olumlu bir
Sadece bir hafta öncesine kadar AK Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı için Bayram Şenocak’ın yerini alabilecek bir kaç farklı isim sayılabilirdi ama ilk akla gelen Osman Nuri Kabaktepe olmazdı. Her şeyden önce AK Parti’de aktif siyaset yapan bir isim değildi. O yüzden adı ortaya çıktığında partide sayılı kişi dışında, ‘sürpriz’ olarak değerlendirildi. İddia odur ki, yeni il başkanı olarak kendisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilk öneren Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş. İki isim hemşehri ama esas olarak birlikte siyaset yapmışlar. Kurtulmuş’un ardından, Kabaktepe ile Refah Partisi (RP) ve ardılı partilerde görev yapan, onu aktif siyaset döneminden tanıyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fikrini aldığı bazı isimler de, tercih edilmesi için gayret göstermiş.
Teşkilatçılık ve gençlik
AK Parti’nin yeni il başkanı, Milli Görüş kökenli. Partilerin gençlik kolu kurmasına izin veren yasal değişikliğin ardından Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın gençlik kolları kurucu başkanlığı görevini Kabaktepe’ye vermesi
Milli Savunma Bakanlığı dışarıda, İçişleri Bakanlığı içeride, geride bırakılan iki yılda PKK terör örgütünü hedef alan, çeşitli adlar altında, irili ufaklı yüzlerce operasyon gerçekleştirdi. İçişleri Bakanlığı 10 bölgede Kıran, 9 bölgede Kapan, 17 bölgede Yıldırım operasyonlarını yürüttü. 2021’de 11 Ocak itibariyle Eren operasyonları başladı, bir buçuk aydır 10 bölgede sürüyor. Savunma Bakanlığı Irak’ın kuzeyinde Pençe - Kartal adıyla yürüttüğü operasyonlar çerçevesinde 150’nin üzerinde hava harekatı gerçekleştirdi. Ancak bunların hem devamı niteliğinde, hem de spesifik olarak ‘kurtarma’ amacı taşıdığı anlaşılan 10 Şubat 2021 tarihli Pençe - Kartal 2/ Gara Operasyonu, sonucu itibariyle, teknik ve siyasi açıdan “tartışılan” olarak kayıtlara geçiyor. An itibariyle de siyasi tartışma baskın seyrediyor ve gidişat bunun bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. O süregiderken, Gara öncesi ve sonrasında not edilmiş bazı
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, AB’nin Ufuk Avrupa Programı’nın 95.5 milyar euro’luk fonu kullanıma açtığını belirterek, ‘AB programlarında öncelikli iki konu; dijitalleşme ve yeşil gündem. Bu iki alanla bağlantılı projelerin desteklenme olasılığı yüksek’ dedi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, röportajımızın ikinci bölümünde, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinin neredeyse durma noktasına gelmiş olması nedeniyle AB fonlarından yararlanma konusunda oluşan tereddütlere açıklık getirdi.
- Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin neredeyse durma noktasına gelmesine rağmen AB fonlarından yararlanmak mümkün mü?
Evet. Çünkü, Türkiye bir aday ülke. Bu yüzden katılım öncesi mali yardım dediğimiz IPA fonlarından yararlanmaya devam ediyor. Aynı zamanda, AB’nin programlarına tahsis edilmiş önemli fonlar var. 2002-2020 arasında toplam 9.2 milyar euro’luk IPA fonu kullandık. 2020 yılında, tahsis edilen fonlarda yüzde 99.2’lik
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Kaymakcı, AB ile ilişkilerde yeni dönem parametrelerini Milliyet’e anlattı. Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin yolunun 25-26 Mart’ta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde çizileceğini belirten Kaymakcı, bu zirveden olumlu gündem çıkmasını beş temel parametreye bağladı. Kaymakcı, bunları ‘kışkırtmaların son bulması, Kıbrıs gayri resmi görüşmelerinin başlaması ve Doğu Akdeniz Konferansı, Yunanistan ile müzakereler, Fransa ile diyalog ve reform süreci’ olarak sıraladı.
DİDEM ÖZEL TÜMER
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, Mart’taki AB Liderler Zirvesi’nden olumlu gündem çıkması halinde Portekiz’in dönem başkanlığında 2018’de Varna’da olduğu gibi bir Türkiye - AB Zirvesi de yapılabileceğini söyledi. Türkiye - AB ilişkilerine yeni bir format atılması mümkün mü ve bunun şartları neler? Kaymakcı ile 25 - 26 Mart’ta gerçekleşecek AB Zirvesi’ne kadar iki tarafın karşılıklı beklentilerini ve hangi koşulların zirveden olumlu bir gündem