Hangi kabinenin kaybedecek zamanı olur ki, demeyin. Bazen öyle bir kabine çıkar ki ortaya, ‘sanki değişik bir şey deneniyor’ dersiniz. X Bakan, bakanlığı da bakanlığın uhdesindeki konuları da bugüne kadar keşfedilmemişçesine ele alır, fotoğraf üzerine fotoğraf çeker ve ortaya bir öncekinin de belki tam tersi bir yaklaşım ile yeni bir inşa süreci çıkar. Bunlar asıl yapılması gerekenler, geç bile kalınmış perspektifler olabilir. Ama bir zaman yönetimi sorunu kaçınılmaz olur. Üstelik bakanla birlikte eş zamanlı kadro değişimlerini buna dahil ettiğinizde, iş yapıp ortaya somut bir şeyler çıkarmaya zaman kalmaz. Cumartesi akşamı açıklanan kabinenin bence en öne çıkan özelliği bu bahsettiğim sorunu ortadan kaldırabilecek temel tercihi yansıtması. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortaya çıkardığı kabine ile adeta, ‘size keşfedeceğiniz değil, bildiğiniz işleri verdim, kaybedecek zaman yok ona göre’ demiş oldu.
Ne demek istediğimi açayım... Yeni kabinedeki 3 isim zaten göreve geldikleri bakanlıkta bakan yardımcılarıydı; Alparslan Bayraktar Enerji
Başlığı bir dizi repliğinden hatırlayanlar olabilir ama aslında bir fıkranın sonu. Fıkra biraz uzun, yerim ise sınırlı. O yüzden, arzu eden bir yerden bulup okusun
Özetle, bir türlü bitmeyen bir türküyü sorgulayana verilen cevaptır, “daha bunun lo lo su var” sözü. Gelecek hafta sonu ikinci tur da tamamlanınca ‘seçim bitecek, taşlar yerine oturacak bir beş sene seçim meçim duymayacağız’ diyenler varsa, sözüm onlara...Hatta, ‘daha durun yeni başlıyoruz’ diyorum. Daha partilerin kendi iç hesaplarını görme süreci var, bu bir. Bol ithamlı, iddialı bir hesaplaşma dönemi olacağını temin ederim. 10 ay sonra yerel seçim var, en geç 8 ay sonra, yine ittifaktı, adaydı, kampanyaydı, stratejiydi, performanstı başa döneceğiz, bu da iki.
Mutlak kazananlar
Geçen hafta seçim sonucuna dair bir milyon söz duydunuz ama bir de benden dinleyin. Şahsi kanaatim; seçimin mutlak kazananları MHP, Yeniden Refah (YRP), HÜDA PAR ve TİP’tir. Cumhur İttifakı partileri kendi listeleriyle girdikleri yarışta aslında birbirlerinin
Bir gün önce Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun gittiği Adana, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Aydın’dan sonraki durağı oldu. Erdoğan’ın Adana’ya gelişi bir süre gecikse de, Adanalılar saatler öncesinde geçeceği güzergahta onu beklemeye başlamıştı. Bekleyenler de sadece AK Partililer değildi. Yol boyunca bozkurt işareti yapan, ellerinde MHP bayrağı olan çok sayıda kadın ve erkek de bekleyenler arasındaydı. İstasyon Meydanı’ndaki miting için alınan güvenlik önlemleri, özellikle de sivil güvenlik mensubu sayısı dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek başına ve milletvekili adaylarıyla fotoğraflarının yer aldığı pankartların yanı sıra Parti Sözcüsü ve milletvekili adayı Ömer Çelik’in büyük boy fotoğrafları miting alanında yer aldı. Alanda Türk bayrakları ve AK Parti bayraklarıyla birlikte HÜDA PAR bayrakları da sallandı. Erdoğan alana gelmeden, Adanalılara milletvekili adayı Ömer Çelik seslendi. “Adana’nın evladı” olarak anons edilen Çelik’e teveccüh
Siyasiler bugün itibariyle son viraja girdiler. Temponun zirve yapacağı haftanın bir örneğini, partisinin İstanbul 1. Bölge 1.sıra adayı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile bizzat yaşadım. Tuzla’da sabah halk buluşmasıyla başlayan programı bir televizyon röportajı, iki miting ve son olarak geniş katılımlı bir akşam yemeği ile sürdü.
Öyle ki, koşuşturmacası sırasında sohbetimizi bir etkinlikten diğerine giderken arabada yaptık. Halen Ankara milletvekili olan Destici’ye neden bildiği, tanıdığı bir saha varken İstanbul’dan adaylığı tercih ettiğini sordum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı birinci turda seçtirmek yanında partisini yüzde 3’ün üzerine taşımayı, çıkarabildiği kadar milletvekili çıkarmayı hedeflediğini söyleyen Destici, “Oyu daha düşük olan bir yerden yüzde 10 oy alsam, 6 - 7 vekil çıkaran bir ilde bu, 40-50 bin oy yapar. Ama İstanbul’da yüzde 10 aldığınızda 350 bin oy almış oluyorsunuz. Yani bir anda partinizin oyunu yukarıya taşıyor. İstanbul’da aday olmam bu stratejinin sonucudur. Çünkü genel başkan aday olduğu
14’ünün akşamı muhalefet bloğunda büyük deprem olacağını savunan Bakan Bozdağ, “İkinci tur söylemini dile getirenler birinci turda kaybedeceklerine inananlar. Birinci turda seçim biter, ikinci turu bekleyenler beklemeye devam eder. Muhtemelen 2028’de de aynı nakaratı tekrar edecekler” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Şanlıurfa’da aralarında Milliyet’in Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bozdağ özetle şunları söyledi:
DERECEYE GİRECEK: (Urfa’da tablo nasıl?) Büyükşehirler içerisinde cumhurbaşkanlığında oran olarak en fazla oyun Şanlıurfa’dan çıkacağına, hem Cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde de Türkiye genelinde Şanlıurfa’dan ilçelerin ilk üçe gireceğine inanıyorum.
BÖLGEDE CHP’NİN ÖZGÜL AĞIRLI YOK: CHP’nin Ş.Urfa, Diyarbakır başta olmak üzere bölgeden vekil çıkarma iddiası) Ancak Yeşil Sol Parti’ye oy verenler, ‘CHP de çıksın’ diye takviye yaparlarsa bir iddiaları olabilir. CHP’nin
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile cumhurbaşkanı olabilme kriteri de oyların yüzde 50+1’ini alabilmek olarak belirlendi. Sistem sadece yüzde 50+1’den ibaret olmasa da ne zaman sistem değişikliğinden bahsedilse akla ilk gelen çoğunlukla bu kriterin değiştirilmesi. Bunun nedenlerinden biri gündeme ilk geldiğinde AK Parti içinden bir kesimin de şüphe ile yaklaşması olabilir. Bazıları yüzde 50+1’i istikrar için önemli bir güvenlik supabı olarak gördü ve kesinlikle korunması gerektiğini savundu, savunuyor. Ancak bazıları da gereğinden yüksek ve zorlayıcı buldu. Bugün ittifakların çok parçalı olması ve bazı partilerin büyüklüklerinden çok ağırlık kazanması, zorlayıcı bulanların haklı çıktığına delil olarak gösteriliyor.
Sistem uygulamaya geçtikten sadece bir yıl sonra AK Partili eski bakan Faruk Çelik “İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50 +1 formülü Türkiye’yi yorar” demiş, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Muhalefet
Diyarbakır, Van, Batman ve Bitlis’te seçmenin nabzını tuttuk. Sokaklarda partilerin listeleri konuşuluyor, pastane ve kahvehanelerde aday kritikleri kulaklara çalınıyor. Siyasi parti ve ittifakların listelerine dair sahanın risk tespitini yerinde teyit ettik.
Diyarbakır-Batman-Bitlis-Van / Siyasi parti ve ittifakların 14 Mayıs seçimleri için hazırladıkları listelere dair masa başı çalışma sonucunda 11 Nisan tarihli yazımda “risksiz liste yok” demiştim. Bu tespitin sahada da geçerli olup olmadığını 3 gün boyunca Diyarbakır-Batman-Bitlis/Tatvan-Van güzergâhında katıldığım görüşmelerle test etmeye çalıştım. Kestirmeden söyleyebileceğim, sahanın da risk tespitini teyit ettiği.
Gözlem sahasının kaba tanımı şöyle yapılabilir: Diyarbakır’da Millet İttifakı üyeleri CHP ve İYİ Parti ayrı listelerle seçime giriyor. Diyarbakır, Batman ve Van’da CHP’nin, Bitlis’te ise İYİ Parti’nin liste başı olduğu, yeni kurulan partilerden isimlerle tahkim edilmiş listeler var. Karma listelerde AK Parti’de siyaset yapmış isimler de bulunuyor. Bu
İttifaklar, seçime farklı açılardan risk alarak giriyorlar. AK Parti, 285 milletvekilinin büyük kısmını değiştirdi. MHP, BBP ve YRP’nin ayrı ayrı liste çıkarması ile Cumhur İttifakı partileri birbirlerine liste rakibi oldular. 134 vekili olan CHP’nin listelerinde 90’a yakın isim başka partilerden. 34’ü ise seçilebilecek sıralarda.
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) milletvekili aday listelerini sunan parti ve ittifaklar, 14 Mayıs’taki kritik seçime farklı açılardan risk alarak giriyorlar. Cumhur İttifakı partileri arasında sadece AK Parti, listelerinde HÜDA PAR ve DSP’ye yer verdi. Bu iki partiye ayrılan kontenjan 7 oldu. AK Parti, hem 3 dönem kuralını istisnasız uygulayarak hem de deprem bölgesi illerinde büyük oranda değişiklik yaparak ve bazı illerde de listeleri sil baştan oluşturarak 285 milletvekilinin büyük kısmını değiştirdi. Böylece tıpkı 7 Haziran 2015 seçimlerinde olduğu gibi ortaya hem büyük oranda yeni isimlerden oluşan bir liste çıktı hem de tıpkı o dönemde olduğu gibi öncekiler