Yarın oynanacak Fenerbahçe- Beşiktaş derbisine Yasin Kol’un atandığını görünce, yok artık dedim.
Ya Veri Tabancı Atama Sistemi (VeTAS) Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’nu sabote ediyor veya MHK sisteme yanlış bilgiler yükleyip VeTAS’ın kafasını allak bullak ederek insanların zekasıyla oynuyor.
Olmadı mı? Üçüncü seçenek, çok yetkili biri(!) kör göze parmak sokarak “ben yaptım, oldu” demeye getiriyor.
İşin özeti şu; liyakat ve başarı kriterleri dikkate alınmıyor. Fırsatçılar da at koşturmaya çalışıyor.
Daha önce de yazdım; Yasin Kol’u sokakta görsem tanımam. Ancak ortada öyle garip bir durum var ki, akıllara zarar.
Kol bir sezon önce çıkarıldığı klasmana keskin dönüş yapmıştı. İbrahim Hacıosmanoğlu TFF, Ferhat Gündoğdu ise MHK başkanı olduktan sonra, Trabzon bölgesinin genç sayılmayacak yaştaki hakemi kariyerinin zirvesini yaşamaya başladı.
Rakamlar TFF internet sitesinden; 10 Ağustos 2024 tarihden bugüne dek süper lig, 1. lig ve AVAR hakemi olmak üzere tam 44 maçta
Trabzonspor U19 takımı UEFA Gençlik liginin ikinci aşamasında Sarajova’yı eledikten sonra teknik direktörü Eyüp Saka’yı arayıp tebrik etmiştim. Eyüp hocaya “hedefiniz nedir?” diye sorduğumda “Abi zor görünüyor ama dörtlü finali çok isterim” demişti.
Dediği vakit üç İtalyan temsilcisi Juventus, Atalanta ve İnter’i saf dışı bırakmamıştı bordo-mavili gençlerimiz. Dediği oldu. Yarı finale kadar gitti ve Salzburg’u da geçerek dünyanın en önemli proje kulübü olan Barcelona’nın karşısına dikildi.
Bu turnuva, UEFA’nın Şampiyonlar Ligi’nden sonra geleceğe yatırım olarak gördüğü en değerli organizasyonudur. Dolayısıyla temsilcimizin son aşamaya kadar önüne geleni saf dışı bırakması, sadece Trabzonspor için değil Türk futbolu adına da çok önemliydi.
Dün akşam ülkemizde her renkten futbolseverin Barcelona maçını heyecanla izlediğini biliyorum. Değişik kent meydanlarında kurulan dev ekranlarda gençlerimize destek verdiklerini de hakeza.
Bakın;
Fatih Tekke'nin teknik direktör olarak göreve gelmesiyle biryikte Trabzonspor mücadele eden, yarışan, eski alışkanlıklarından uzaklaşmaya çalışan bir kulvara geçti.
Lakin dönüşümün sancılı ve sıkıntılı geçeceği belliydi. Önemli olan bulunduğu her kulvarı az hasarla atlatarak, kazanımlarını korumaktı kuşkusuz.
Dün iki yönü tartışılacak bir Trabzonspor vardı. Hücumda son dönemlerin en etkili ekibi, savunmada dağınık ve hataya açık bir oyun planı.
Rakibin ilk golünde kaptan Uğurcan'ın topu oyuna sokarken yaptığı hata, sezonun nazar boncuğu olacaktır eminim.
Ama diğer iki gol, savunmacıların maç değerlendirme toplantısında önlerine konacak pozisyonlar olmalı. Burada geçmiş dönemin olumsuz izlerini hissettim.
Maç genelinden uzaklaşıp son dönemlere bakarsak; gözlenen değişimin mimarı kesinlikle Tekke'nin futbol felsefesi, takımıyla kurduğu diyalog ve yetenekli isimleri doğru yerde oynatma aklıdır.
Türk futbolunun en değerli hocalarından bir olan Şenol Güneş'in kariyerine ve kişiliğine saygım büyüktür, ama aynı oyuncu grubuyla
Hakemine güvenmeyen, çözümü ithal "eleman" ve "Video Asistan Hakemi" getirmekte gören zihniyetin yarattığı tahribatı ibretle izliyoruz.
Yabancı VAR'ın mucidi, dönemin Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi göreve devam etseydi, pişman olduğu bu operasyonu bitirecekti.
Ya sonra? Seçimi kazanan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun "acemiliğine" geldi.
Ne demişti genel kuruldaki unutulmayacak konuşmasında?
"600 sene dünyayı yönetmiş bir milletin evlatlarıyız. Kendi evlatlarımıza güvenmeyip yabancı hakem getirdik bu ülkeye. Sadece size yapılan bir hakaret değil, Türk milletine yapılan hakaretti. Yapanları kınıyorum."
Yaaa Sayın Hacıosmanoğlu, büyük lokma yiyecek, büyük konuşmayacaksın.
TFF Başkanı, kulüplerin nabzına göre şerbet vermek adına bu sözlerinin üzerine bir bardak soğuk su içip ihaleyi hiç acımadan Türk hakemlerine kesti.
Trabzonspor için sezonun en kritik maçıydı. Ligdeki hayal kırıklığını telafi etmenin ve Avrupa’ya çıkmanın tek yolu kupaydı. Karadeniz ekibinin bu dönemde kazandığı maçların yüzde doksanı zorlu geçti. Dün akşam da Göztepe karşısında gidiş-gelişleri, heyecanı, temposu yüksek bir mücadele izledik. Ben yazmaktan usandım, ancak Uğurcan gemisini her fırtınada sakin limana yanaştırma becerisini gösterdi. Kaptan dün akşam da Zubkov ve Nwakaeme ile birlikte gecenin yıldızları geçidine katıldı. Maçın ilk yarım saati ilginç geçti. Göztepe önde baskı yaparak rakibinin çıkışını ve oyun kurmasını engellemeye çalışırken 10 dakikada üç pozisyon buldu. Bordo-mavili ekibin topu Göztepe’ye bırakma planı pahalıya patlayabilirdi. Ogün ve Tijenic daha becerikli olabilse, maçın hikayesini değişebilirdi.
Trabzonspor baskıdan kurtardığı topları kanatlara taşıyarak Göztepe savunmasını eksik ve hazırlıksız yakalamaya başladı. Sağda Zubkov, solda Nwakaeme etkili gelmeye başladı. Hücum organizasyonlarında ibre bordo-mavili ekibe
Öncelikle şunu söylemeliyim; küme düşmesi haftalar öncesinden belli olan Adana Demirsporlu tüm oyuncuları ve zor günlerde sorumluluk üstlenen hocaları Mustafa Alper Avcı’yı kutluyorum.
O gençler sadece Adana’nın değil, Türk futbolunun geleceği olacaktır yarınlarda.
On milyonlarca euro bedelle ve şampiyonluk hedefiyle oluşturulan, ancak ligde hüsran yaşayan Trabzonspor karşısındaki direnişleri, umut veren bir başkaldırıdır.
Dileğim ve inancım, gelecek sezon çok daha güçlü bir destekle geri dönmeleridir. Bu kulübü yönetenlere mesajım; gidiş gelişleriniz sizin olsun; artık gerçekleri görün.
Maça gelince; gazeteci yazar, çizer, yorum yapar.
“Trabzonspor’un sezonun kalan bölümünde üç önemli maç var, biri ligde Galatasaray, diğer ikisi hafta içinde kupada Göztepe ile oynayacağı yarı final müsabakası ve turu geçerse, UEFA yolunu açacak final sınavıdır” der.
Lakin futbolcu böyle düşünemez. Onların görevi aldığı milyonlarca euronun karşılığını
Ligin bitimine sayılı hafta kaldı. Ve Trabzonspor, bırakın şampiyonluk veya üst sıralarda yer almayı, küme düşme hattından uzaklaşmak için mücadele ediyordu. Dün akşamki rakibi Çaykur Rizespor gibi. Bu cümleyi kurmak bile sezon boyu yapılan yanlışların birleşkesini anlatmaya yeterdi.
Peki bu kadar yanlıştan doğru çıkmaz mı? Çıkar elbette, fazlasıyla çıkar.
Devre arası transferlerinden Zubkov ve Mustafa Eskihellaç. Veya kariyer sezonunu yaşayan Malheiro. Uzun yıllar savunmanın sigortası olacak Batahov. Her maça damgasını vuran kaptan Uğurcan. Takımın skor yükünü üstlenen Banza. Sağlıklı bir Savic. Doğru yerde değerlendirilirse, görmemiz gereken Dragus ve Sikan.
Fazlası var; ligde ilk kez on birde yer alan Folcarelli için konuşmak erken demeyeceğim, kumaşı kaliteli. Dün orta sahanın ve takımın bel kemiği idi. Kazanç hanesine onun da adını yazıyorum.
İyi de, böyle çelişki olur mu? Oluyor işte. Arıza, futbolcuların yeteneğinde veya bireysel performansında değil, takımın yönetimindeymiş demek. İsteyen üzerine alınsın. Trabzonspor gibi
40 küsur yıllık meslek hayatımın 35 yılı, hakem camiasının içinde geçti. Rahmetli Halim Çorbalı’dan başlayıp, bugünkü Merkez Hakem Kurulu başkanına uzanan bir süreç.
Derler ya, “kimler geldi, kimler geçti?” diye. Hiç mütevazı olmadan, “Kimleri gördü, neleri işitti, nelere tanıklık etti” diye eklerim hikayeme.
Ancak bu sezon farklı. Bu federasyon ve MHK dönemi değişik!
Geçenlerde üst klasman hakemi Yasin Kol’un Beşiktaş- Galatasaray derbisinde görevlendirilmesini eleştirmiş, atamayı yapan “yapay zekaya” “geri zekalı” demiştim.
Alınmış. Mevzuata uydurabilirse, hakaret davası açacakmış. İlginç olur, literatüre geçer.