Riva babanızın çiftliği mi?

Türkiye Futbol Federasyonu, Cumhuriyet ile yaşıt bir kurum...
Yetkileri, görevleri, sorumlulukları ve “özerkliği” yasayla koruma altına alınmış dünyadaki tek federasyon.
Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın girişimleriyle başlayan çalışmalarda, 17 Haziran 1992 tarihinde çoğumuzun hafızalarına kazınan “3813” sayılı yasa ile futbolumuz yeniden dizayn edildi.
41 yıllık meslek yaşamımda o günleri bizzat yaşamış bir gazeteci olarak iddia ediyorum; 33 yılda hiçbir şey değişmedi.
Yasanın çıkarılmasına gerekçe gösterilen ne kadar rahatsızlık varsa, tümüne kılıf uyduruldu ve futbolseverin şikayet ettiği konular çoğalarak işgalini sürdürdü.
Örneğin; TFF bünyesindeki milli takımlar ve onların sorumluları.
Gençlerbirliği Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu bir sohbetimizde; “Milli takımlar antrenör değil, futbolcu yetiştirme yeridir. Biz ise antrenörü geliştirelim derken, değerli jenerasyonları kaybediyoruz. Antrenörlük deneyimi ve donanımı olmayanlar, alt yapılarda görevlendiriliyor. Bu yanlış iki taraf için de sıkıntıdır” demişti. Çok doğru bir tespit.
Günümüzden geriye doğru gidelim; Sabri Sarıoğlu, Gökhan Gönül, Orhan Şam, Abdullah Ercan, Hami Mandıralı, Ümit Davala, Gökhan Gönül, Vedat İnceefe, Alpay Özalan, Volkan Arslan, Feyyaz Uçar ve diğerleri. Adını unuttuklarım varsa kusura bakmasınlar!
Onların döneminde hangi başarı elde edilmiş, kaç oyuncuyu A Milli Takıma taşınmış?
TFF’nin yetkisindeki altyapılarda görev almak bu kadar kolay olmamalı. Hatır gönül, rica minnet yapılan atamalar Türk futbolunun dibine dinamit koymakla eşdeğerdir. Birileri için de “zıplama” tahtası.
Mevcut federasyon, geçmişin hatalarını sürdürüyor. Liyakatin olmadığı yerde adalet olmaz, başarı beklenemez.
Milletin parasına da zamanına da yazık. Pırıl pırıl gençlerin ehliyetsiz ellerde kaybolup gitmesi cabası.
Hesap soran yok ya; Riva sanki babalarının çiftliği!

Haberin Devamı

Yıldırım, Mourinho ile çalışır mı?

Fenerbahçe’de olağanüstü kongre sürece belirsizliğini korurken Aziz Yıldırım sessizliğini bozdu.
Eski başkan, adaylık şartını 16 bin 464 artı 1 imza olarak açıkladı. Yani Ali Koç’un son seçimde aldığı oyun bir fazlasını istedi.
Sarı-lacivertli ekibin bu sezonki başarısızlığının ilk sorumlusu Koç Yönetimi, diğeri Teknik Direktör Jose Mourinho’dur.
İkisinin de normal yollarla gitmeye niyeti yok. Biri süreci uzatarak zaman kazanmaya, öteki 15 milyon euroluk tazminatını kurtarmaya çalışıyor.
Peki, işler Yıldırım’ın planladığı gibi olur ve seçimi kazanırsa ne yapacak?
Örneğin Mourinho ile devam eder mi? Portekizli hoca kendi projesi değil miydi?
Bir atasözü vardır, “at sahibine göre kişner” diye. Yıldırım ve Mourinho birlikte çalışmış olsalardı, belki bugün ne olağanüstü kongre ne teknik direktör tartışmaları yaşanırdı.
Lakin; tamamen duygusal düşünen Mourinho ve 11 yıllık hasrete son vermek isteyen Fenerbahçe’nin yol arkadaşlığı yapması çok zordur artık.

Haberin Devamı

O ‘paralar’ kafa karıştırır

Süper Lig’de üç önemli kulübe sponsorluk yapan bir şirkete, yasa dışı bahis soruşturması kapsamında kayyum atandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına göre “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, bahis kanununa muhalefet, kara para aklamak” iddiaları var. Bunlar olayın hukuki boyutu.
Başta Trabzonspor olmak üzere Beşiktaş ve Fenerbahçe kulüpleriyle anlaşması olan şirketin yükümlülüklerini yerine getirmesi yasal bir zorunluluk.
Statlara verilen isim ve formaların göğüs reklamları ise kafa karıştıracak.
Yasa dışı bahis, dünya sporunun başındaki en büyük bela. Araştırmalara göre yıllık hacmi 500 milyar dolar civarında.
Kulüpler da kolay yoldan gelir elde etmek isterken, onların tuzağına düşüyor.

Haberin Devamı

Bilmiyorsan sus!

“Senin değilse alma, doğru değilse yapma, gerçek değilse söyleme, bilmiyorsan sus.” Japon atasözü