1990’ların sonuydu. Yüzyıl bitiyor, bin yıl kapanıyordu.
“Yeni çağ müjdesi”ni Amerika verdi. İktidarsızlığa çare olacak mucize ilaç keşfedilmişti.
İlaç, hemen Avrupa’ya ihraç edildi. “Yaşlı Batı”, bir anda Viagra ile ayağa kalktı.
Sonra da Refik Erduran ağabeyimiz Milliyet adına Amerika’ya gitti ve 70 yaşında, “mavi hapı deneyen ilk Türk” olarak izlenimlerini yazdı.
Zafer satırlarında, iktidara kavuşmuş bir liderin coşkusu vardı:
“Ne yalan söyleyeyim; böyle bir deneyimi gençliğimde bile yaşamadım. Yüzde 100 değil, yüzde 110 başarı...”
* * *
O zaman, bu minik hapın başımıza açacağı işleri tahmin edemiyorduk.
Basit bir doping olayıyla karşı karşıya olduğumuzu sanıyorduk.
Oysa bu “iade-i iktidar”, özellikle emeklilik çağına gelmiş erkeklerin başını döndürdü.
Sadece yaşlılığa doğru doğal olarak performans kaybı yaşayan, yatakta birkaç kez mahcup olduktan sonra “o işler”i azaltan “kart horoz”ların değil, iktidarsızlık derdinden muzdarip 150 milyon erkeğin de cinsel ömrü bir günde uzayıvermişti.
“Azgın tekeler”, muhtaç olduğu kudrete kavuşmuştu.
Mavi haplar cüzdan zulalarına konuldu ve Viagra sayesinde kendine güven tazelemiş bir ordu, kokular sürünüp çapkınlık marşlarıyla yola koyuldu.
* * *
Yanlış anlaşılmasın; arsızlığa haptan bahane aramıyorum.
Sadece, dün IMF Başkanı’nın da aralarına katıldığı bu ordunun bu kadar hızla çoğalmasına, özellikle de 60 yaş üstü erkeklerde uçkur davalarının son 10 yılda hızlanmasına yol açan fiziksel altyapıya dikkat çekiyorum.
Dikkat ederseniz, cinsel içerikli skandallar, siyasi, dini kimlik, sınıf, inanç farkı gözetmiyor:
“Yaşlı erkek, genç kadın” konulu filmler, bir gün CHP’yi, ertesi gün MHP’yi vuruyor.
Aynı taciz suçlamasıyla hem Bill Clinton, hem Hüseyin Üzmez yargılanıyor.
İkinci baharda iktidar arayanların hap kardeşliği...
* * *
Nasıl doğum kontrol hapının keşfi, zamanında bir cinsel özgürlük akımının önünü açtıysa, Viagra’nın icadı da benzer bir devrime yol açtı.
Ancak bu, ilki gibi demokratik bir devrim olmadı; çünkü bu seferki hap, sadece erkeklere bahşedilmiş bir ayrıcalıktı.
Viagra, bazı vakalarda gerçekten mucizevi etki yapıp kimi ilişkilerin kurtulmasında rol oynadıysa da tersi daha sık görülür oldu. Eşleri cinsel iştahsızlık dönemine girerken, ıslah çağına gelmiş erkeklerin cinsel ömrü uzayıverdi.
“Hapı yutmuş erkekler”, çoğu zaman kendilerinden küçük partnerler seçti.
Bu yaş farkının kaç erkeği kalpten götürdüğünü, kaç evliliği mahkeme kapısında söndürdüğünü, fuhuş sektörünü nasıl büyüttüğünü henüz bilmiyoruz.
Şimdilik bildiğimiz, eskiden, bir yaştan sonra dile vuranın, şimdi bele vurduğu...
Amerikan Başkanı’nı Oval Ofis’te stajyer avlayacak, IMF Başkanı’nı otel koridorunda temizlikçi kovalayacak hale soktu...
Ben buna “Viagra (de)jenerasyonu” diyorum.
Ak saçlıların azgınlık çağı başladı...
Sonumuz hayrolsun!