Paris 2024’te spor alanında istediğimiz başarıyı elde edemedik, sporcularımızın da izleyicilerimizin de morali çok bozuldu.
Kaybetmeye katlanamayıp erken dönenler, finale çıkamayınca finali izlemeye gerek duymayan izleyiciler, tribünlerde boş kalan koltuklar, kapanış töreninde sporcularımızın tek tük kalması şaşırtıcıydı.
Sonuçta bu, dev bir spor organizasyonuydu, kazanmak da kaybetmek de vardı, ama kaybedince bu kadar bozulan bizden başka bir ülke olmadı sanırım.
Ne de olsa, spor ‘ya hep, ya hiç’ değildi, o anda kazananı da kaybedeni de alkışlayabilmek gerekiyordu.
Bana göre Paris 2024’ün kazanan Türk markası bir sporcu ya da spor takımı değil, bir e-ticaret markası, Trendyol oldu.
Peki ama neden?
Öncelikle Trendyol, sadece Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’yle değil, 130 yıllık Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ile yaptığı işbirliğiyle hem Olimpiyatlara ve sporculara destek oldu, hem de bir Türk markasının resmi olarak Paris 2024’te yer alması önemliydi.
Olimpiyatlar’da resmi sponsorlar arasında yer alabilmek çok prestijli ama kolay değil.
Birçok uluslararası marka resmi sponsorlar arasında yer almadan Olimpiyatlarla eş zamanlı şehirde etkinlikler yaparak yerlerini korumaya çalışıyor.
İşte bu yüzden Trendyol’un Uluslararası Olimpiyat Komitesi resmi e-ticaret hizmeti partneri olması son derece önemli.
Üstelik bu işbirliği Paris’le de sınırlı değil, 2026 Milano Kış Olimpiyatları ve 2028 Los Angeles Yaz Olimpiyatları ile de devam edecek.
Paris’te Trendyol Kurucu Ortağı Begüm Tekin ve Trendyol Grup Başkanı Çağlayan Çetin’le de bir araya gelme şansım oluyor.
Trendyol yönetimi ve ekibini bir arada gözlemliyorum.
Doğrusu şaşırıyorum, alıştığımızdan farklı ve çok eşitlikçi ve olumlu bir şirket kültürleri var.
Bu, kendi karakterlerinden mi, yoksa şirket kültürünün çalışanlara yansımasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum, ama keşke Türkiye’de böyle daha çok şirket olsa diye düşündürtüyor bana.
Türkiye’nin ilk decacorn’u olup, bu kadar büyük başarıya rağmen bu kadar tevazu sahibi kalabilmek kolay değil.
Olumlu bakış açıları sporcularımızın performanslarını değerlendirmelerine de yansıyor.
Herkes kaçırılan madalyalar hakkında söylenirken, Trendyol ekibi Olimpiyatlar’da mücadele verebilmenin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
İşte gerçekten de hatırlamamız gereken tam da bu.
Bu kadar kolay moral bozmayıp, elde ettiğimiz başarılarla gurur duyup, daha iyisini yapabilmek için umutsuzluğa kapılmadan ve asla yılmadan daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek gerekiyor.
Bunu bize Türkiye’de kurulan global başarıyı yakalamış 14 yıllık bir e-ticaret şirketinin mi hatırlatması gerekiyor gerçekten?