KS HAYAT ÖNCEKİ YAZLARA BENZEYECEK Mİ?

4 Nisan 2020

Çoğumuz çok zor da kabul etsek, sonunda durumun ciddiyetini anlayabildik. Martı evde geçirdiğimiz gibi nisan ayını da evlerimizde geçirmemiz gerektiğinin artık farkındayız. Hatta Mayısta da aynı şekilde devam etmemiz gerektiğini tahmin ediyoruz. Elbette, bu durumdan en çok etkilenenlerin başında turizm, yeme-içme ve eğlence sektörü geliyor. Önceki akşam YouTube’da Cüneyt Özdemir’in Şeyma Subaşı’yla konuşmasını izlerken, durumun ciddiyetini geç fark ettiğini kabul eden Subaşı, günlerdir evde olduğunu ama temmuzda İbiza’da bol partili hayatına devam edeceğini anlattı.

Özdemir defalarca hayatın bu kadar kısa sürede eskisi gibi olmayacağını tekrarlarken, Şeyma ısrarlıydı, uçaklar kalktığı sürece, kulüpler açıldığı sürece gençler eğlenmeye devam edecek. Evet, sokağa çıkmaya başladığımızda yapılacak harcamalar ve tatillerle hayattan rövanş almak isteyenlerin olacağına inananlar var.

Ama ne kadar büyük bir servete sahip olursanız olun yine de evlerinize kapanmak zorunda kaldığınız ve sahip olduklarınızdan ve işinizden

Yazının Devamı

Tracey Emin podcast’ini neden dinlemeli?

2 Nisan 2020

Evlerimizde kaldığımız bu süreçte, sosyal mesafemizi korurken yapabileceğimiz en iyi aktivitelerden biri podcast dinlemek.

Çağdaş sanat takipçilerinin ilgisini çekecek bir podcast, Dior Talks serisinin Tracey Emin’in konuk olduğu yeni bölümü.

Tracey Emin, kimliğin ve bireyselliğinin, yaratıcılık ve moda konusunda oynadığı rolü Instagram’daki @TheGreatWomenArtists hesabının yöneticisi küratör Katy Hessel’e anlatıyor.

Hatırlarsınız, Tracey Emin’i önce ‘Arıza ve aykırı İngiliz sanatçı’ diye övdük, sonra “Eskiden bombaydı, artık devri kapandı” diyenler bile oldu İstanbul’a geldiğinde.

Oysa İngiltere’de Tracey Emin hâlâ çok popüler, çağdaş sanat takipçilerini şaşırtmaya devam ediyor.

Kıbrıslı Türk bir babanın kızı olmasına rağmen İngiltere’nin gelmiş geçmiş en önemli çağdaş sanatçılarından biri olarak kabul ediliyor.

İngiltere’de yaşıyor ama köklerini ve bu köklerden nasıl beslendiğini otobiyografisinden verdiği röportajlara her yerde uzun uzun

Yazının Devamı

Montreux’den tam 50 konser

31 Mart 2020

"Her şey bir kutu çikolatayla başladı" diyorlar Montreux Caz Festivali için.

Gerçekten de öyle oluyor, müzisyenlerle dostluğuyla ve çılgın partileriyle bilinen Claude Nobs bundan tam 54 yıl önce New York’ta bir müzik şirketinin kapısını çalıyor, “Patrona İsviçre’den çikolata getirdim” diye.

Randevusuz kabul etmiyor Atlantic Records’ın kurucusu Ahmet Ertegün, ama Nobs o kadar uzun bekliyor ki sonunda patrona ulaşıyor ve Montreux Caz Festivali için istediği desteği alıyor.

İsviçre’nin de katkısıyla Montreux’yü bir festival şehri haline getiriyor.

Montreux’de tam 16 gün boyunca festivalle yatılıp festivalle kalkılıyor.

Festival sadece cazla sınırlı değil.

En önemli özelliği her müzik türüne açık ve eşit mesafede olması.

Yazının Devamı

Haftanın öne çıkanları

29 Mart 2020

Korona günlerinde hepimiz evimizdeyiz. Yeni hayatımıza alışırken bu hafta sosyal hayatta bizi en çok etkileyenleri sıralayalım

İyileşenler sevindirdi: En endişeli olduğumuz günlerde Covid 19 tedavisine olumlu cevap verip iyileşenler olduğu haberini aldık. Böyle bir ihtimal olduğunu bilmek biraz da olsa rahatlattı. Bu hafta hepimizi daha çok sevindirecek başka bir şey olamazdı.

Moda ve tasarım markalarından koronaya özel üretim: Büyük şirketler, büyük markalar elbette maddi bağışlar yapıyor koronavirüs tedavi çalışmaları için. Ama bir de kendi alanlarının dışına çıkıp atölyelerini şu anda bu salgına karşı mücadeleye destek için açık tutanlar var. Gucci, Balenciaga, Saint Laurent gibi markalar İtalya’da ve Fransa’daki atölyelerinde maske üretimine başladı. LVMH grubu Dior parfüm atölyelerinde el dezenfektanı üretmeye başladı. Tasarımıyla öne çıkan elektronik ürünler markası Dyson, solunum cihazı üreteceğini ve ilk beş bin adedini başta İngiltere olmak üzere ihtiyacı olan ülkelere bağışlayacağını

Yazının Devamı

TIME DERGİSİ NEDEN BİR ŞEFİ KAPAK YAPAR?

28 Mart 2020

Korona günlerinde Time dergisinin son sayısının kapağında bir bilim insanı değil; Michelin yıldızlı bir şef var. Adı Jose Andres, İspanyol
asıllı Amerikalı... New York’tan Kaliforniya’ya kadar, ABD’de tam 30 restoranı var.

2010’da World Central Kitchen adlı bir oluşum başlatıyor. Deprem, sel ve kasırga gibi doğal afetlerde ihtiyaç sahiplerine taze ve sıcak yemek sağlayabilmek için...

2017’de Maria kasırgası sırasında Puerto Rico’da 4 milyon tabak yemek dağıtıyor. Şimdiye kadar tam 13 ülkede, 45 bin gönüllüyle birlikte 15 milyon kişiye yemek sağlıyor. Hatta bu nedenle 2019 yılında ‘Nobel Barış Ödülü’ne bile aday oluyor.

Şimdi ise Time’ın kapağında olmasının nedeni bu pandemi sırasında yine her yere koşması... Oakland’da demirleyen Grand Princess yolcu gemisinin karantinadaki yolcularına ve mürettebatına yemek pişiriyor. Bununla da yetinmiyor, mekanlar kapatılınca restoranlarını ihtiyaç sahiplerine hizmete açıyor, yeme-içme sektöründe işsiz kalanların kayıplarını engellemek için de çalışıyor. 50 yaşındaki iki Michelin

Yazının Devamı

İyi içerik bir kez daha kazandı

26 Mart 2020

Bütün dünyanın global bir salgın nedeniyle durduğu şu günlerde bir kez daha görüyoruz, iyi içerik daima kazanıyor.

İster dijitalde, ister basılı olsun, içerik iyiyse her zaman takip ediliyor.

Geleneksel medya dijital medyanın değerini anladı ve artık rekabet yerine iş birliği yapmayı tercih ediyor.

İşte tam da bu yüzden geleneksel medya dijitalde de çok takip ediliyor.

Yazının Devamı

Herkes her alanda uzman olabilir mi?

24 Mart 2020

Yaşadığımız günlerin etkisiyle, herkes kendini her alanda uzman sanmaya başladı.

Kültür-sanat dünyasının daha duyarlı olacağını düşünmemize rağmen, üzülerek görüyoruz ki müzisyen ve yazar kimliğiyle tanıdığımız Zülfü Livaneli bile Twitter hesabından ilaç reçeteleri paylaşıyor.

Üstelik, bu konuda aldığı eleştirilerin üstüne “açık bir özür” diye daha da tepeden bakan bir paylaşım yapıyor.

Malum, Nobel ödüllü uzman tanıdıklarınız olması kamuoyuna reçete yazacak doktor yetkisi vermiyor kimseye.

Görüyoruz ki “Bazı konuları halkın bilmesi rahatsız eder” dediği halkımız bu konuda kendisinden daha bilinçli.

Nasıl magazin ünlülerinin sosyal medyada ‘koronavirüse karşı etkili’ diye onaylı olmayan takviyelerin tanıtımını yapmasını densizlik olarak görüyorsak, kültür-sanat dünyasından isimlerin de ilaç reçetesi vermesini aynı şekilde görüyoruz.

Evet, birinde ticari bir motivasyon var, diğerinde belki yok.

Ama unutmamak lazım, bu devirde sadece gündem

Yazının Devamı

Sosyal hayatta neler değişti?

22 Mart 2020

Bu hafta itibarıyla hepimiz evlerimize çekildik, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyoruz. Bu durumda sosyal hayatımız da ister istemez değişti tabii. İşte bu değişiklikler arasında en çok dikkat çekenler

Alo geri döndü: En son ne zaman bu kadar çok telefonda konuşmuştuk hatırlamıyorum bile. Malum, artık hepimiz WhatsApp, Telegram, iMessage ile girizgâh yapmakla vakit kaybetmeden hemen konuya giriyoruz. Bazen iki tık oldu mu okundu mu diye takip ediyoruz, bazen de herkes kendi istediği anda cevaplasın diye birbirimize zaman tanıyoruz. Şimdi ise herkes kendi evinde izole olmuşken sürekli birbirimizi arayıp uzun uzun konuşuyoruz; hem birbirimizi merak ettiğimiz için hem de hiçbir yere yetişme derdi kalmadığı için. Hatta sırf bu kadar çok konuşmaktan sesimiz bile kısılıyor. Bir de bu durumu daha da ileri taşıyıp FaceTime ve Zoom’da kalabalık görüntülü telefon seansları yapanlar var. O da ayrı bir enerji istiyor.

FOMO’yla vedalaşma: Çağın hastalığı: FOMO (Fear of missing out). Sürekli bir şeyleri kaçırmaktan, geride kalmaktan korkuyoruz. Sürekli

Yazının Devamı