Geçen yaz tam 102. doğum gününü kutlarken başladı bu kitabı yazmaya.
Geçen hafta piyasaya çıkan ‘Iris Apfel: Renkli: İlham, Etkiler ve Fikirlerden Oluşan Bir Hazine’ başlıklı kitap onun aslında mirası niteliğinde.
Bu yıl mart ayında 102 yaşında ölen Iris Apfel türünün belki de tek örneğiydi.
Yıllar önce bağımsız film festivali !f İstanbul’da izlemiştim, Iris’in hikâyesini.
Efsane belgesel yönetmeni Albert Maysles’ın ‘Iris’ filmi, New York’un son 50 yıldır en renkli moda ikonu olarak adından söz ettiren Iris Apfel’in kıyafetleri kadar renkli dünyasını anlatıyordu.
“Dünyanın en yaşlı teenager”ı olarak hatırlanmak istiyordu Iris Apfel.
Women’s Wear Daily’de çalışmadan önce sanat eğitimi alıyor.
Daha sonra 1950’de, 68 yıl evli kaldığı eşi Carl ile birlikte Old World Weavers adlı bir ev tekstili markası kuruyor. Beyaz Saray’ın iç mimarisini tam dokuz farklı başkan döneminde yeniliyor.
91 yaşında MAC makyaj markasının yüzü oluyor ve Dazed & Confused dergisinin kapağını süslüyor.
Az para harcayarak da stil sahibi olunabileceğini savunuyor. “Hayattaki en büyük başarım bu kadar uzun süre devam edebilmek. Tek hayatınız var, tadını çıkarın” diyor.
96 yaşındayken Barbie bebeği yapılan en yaşlı kişi oluyor.
2005 yılında, 84 yaşındayken, moda tasarımcısı olmamasına rağmen Metropolitan Sanat Müzesi Kostüm Enstitüsü’nde Rara Avis adıyla gardırobu sergilenen ilk kişi aynı zamanda.
Evet kendi deyimiyle ‘kazara moda ikonu’ oldu, ama modanın yaş sınırı olmadığının canlı kanıtıydı aslında.
“Daha çok, daha çoktur, daha az sıkıcıdır” dediği bir stile sahipti.
‘Colourful’ adlı son kitabında hayatı boyunca çektiği fotoğrafları ve görülmemiş tekstil tasarımlarını derledi.
“Bu bir sırlar kitabı değil; benim sırrım yok. Eğer aradığınız şey buysa, sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. Yine de güzel hikâyelerim var. Ve birkaç fikir” diye anlatmış kitabını.
Kitaptan geriye kalan en çok hatırlanması gereken bölüm: “Cesur olmayı ve eğlenmeyi asla bırakmayın. Aynaya bakıp başkasını değil, kendinizi görmelisiniz. Dünya artık çok daha homojenleşti ve bence moda toplumun aynası. New York’ta bazen bir kişinin posta kodunu ne giydiğine bakarak anlayabilirsiniz. Her zaman orijinallerin peşindeyim; moda ya da değil diye bir şey yok, ‘trendsiz’ bir dünyayı geri getirmeyi çok isterim.”
Iris Apfel şöyle devam ediyor: “Her türlü güzellik vardır. Her şey tavır meselesi aslında. Olayları belli bir şekilde düşündüğünüzde, belli bir yöne bakarsınız. Ve sanırım bu yüzden hiç estetik ameliyat olmadım. Tanrı korusun, bir kaza geçirdiyseniz veya bir tür travma geçirdiyseniz bu harika bir icat, ancak bunu daha genç görünmek için kullanıyorsanız bunu anlamıyorum. Bazen Carl ve ben dışarı çıktığımızda etrafına bakar ve şöyle derdi: ‘Bebeğim, burada kendi yüzü olan tek kişi sensin.’ Bana göre kırışıklıklar bir cesaret nişanıdır. Kırışıklıklara sahip olmakta yanlış bir şey yok.”
İşte bildiğimiz ama zamanla unuttuğumuz gerçekleri hatırlamak için Iris Apfel’in 102 yaşında yazdığı bu kitap iyi bir seçenek.