Devlet göçmen ve sığınmacılar için “uyum” çalışmalarını yaparken, yabancılar kendi ülkelerinin hukukunu, ahlakını, toplumsal değerlerini getirip başka bir topluma dayatamaz. Suriye kanunlarına göre yargılama yapan Türk hukuk sistemiyle bu uyumu sağlayabilir misiniz?
Savaştan kaçan Suriyeli bir şahıs, 8 yıl önce Türkiye’ye yerleşti. Bu süre zarfında yine Suriyeli 13 yaşındaki bir kız çocuğunu, kendisine “eş” olarak görüp istismar etti. Çocuğun bir hastanede doğum yapması üzerine, hastane yetkilileri olayı adli mercilere bildirdi ve konu yargıya taşındı.
Vahim olan bir şey de şu: Bizim mahkememiz bu olayla ilgili Türk Ceza Kanunu’nu uygulamadı. Mahkeme “Suriye vatandaşı, 13 yaşındaki kız çocuğuyla evlenebilir çünkü bu Suriye kanunlarına göre suç değildir” dedi ve şahıs hakkında beraat kararı verdi. İstinaf mahkemesi de “şikâyetçi yok” diyerek bu kararı onadı. Yani mahkeme bu kararı verirken Türk hukuku yerine Suriye kanunlarını uyguladı.
Kendisi de avukat olan CHP Milletvekili Alpay Antmen, söz konusu kararı, kamuoyunda belgeleriyle paylaştı. Bunun bir hukuk skandalı olduğunu söylese de medya ve kamuoyu olaya sessiz kaldı.
Buradaki mesele sadece kız çocuğunun istismarı, sanığın da beraatı değil. Hukuk her zaman adaleti tesis etmeyebilir ve ceza hukukunda bu yönde alınmış tartışmalı tartışmasız sayısız karar var. Buradaki asıl sorun, mahkemenin kendi hukukunu yok sayması.
Kendi hukukunu değil, başka bir ülkenin hukukuna göre karar veren mahkemeye o halde soralım: Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu bir kişi, bu ülkede suç işlediğinde ve kendi ülkesinde bu suçun cezası şeriat hükümlerine göre elini kesip, dilini koparmak ya da idam etmekse biz bunu da referans sayacak mıyız?
***
Hepimiz biliyoruz ki; küçük yaşta bir çocukla evlenmenin, kız ya da erkek çocuklarını istismarın, tacizin, tecavüzün Türk hukukunda bir yeri var. Hukuk her ülkede kendi toplumsal gerçekliği üzerinden yol alır. Toplumsal ilişkileri düzenler. Toplumsal uyumu sağlar. Yani hukuk karar verirken, kendi toprakları içerisinde işlenmiş bir suçu, evrensel hukukun kriterleri dışında, başka bir ülkenin hukukunu referans alarak karara bağlayamaz.
Bağlamadığını da yabancı olsun olmasın arşiv haberlerine bakınca da görebiliriz:
Mesela Türkiye’de yaşayan İranlı bir şahıs, 13 yaşındaki İranlı bir kız çocuğuna cinsel tacizden yargılandı. 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Zanlı, tehdit suçundan da 5 ay ceza aldı.
Özbek kökenli 13 yaşındaki küçük bir kıza tecavüz etmekle suçlanan beş kişiye Türk yargısı ceza yağdırdı. 40’ar yıla yakın hapse çarptırılan sanıklardan biri tutuklandı. Diğer sanıkların ise yurt dışına kaçtığı iddia edildi. Bu arada sanıkların da Afganistan’daki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye yerleştirilen Özbekler olduğu anlaşıldı.
Mersin’de yanında çalışan Suriyeli ailenin 10 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan şahıs ceza indirimiyle birlikte 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
İzmir’de 13 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan sanık, “iyi hal indirimi” ile 10 yıl 5 ay hapis cezası aldı.
Bilecik’te 13 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan sanık, ilk duruşmada 41 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
***
Birkaç yıl önce BBC yapay zekâ teknolojisi ile “robot yargıç” geliştirildiğini yazdı. Yapay zekâ kendisine yüklenen 584 davayı hem yasal hem ahlaki boyutlarıyla inceledi. “Robot yargıç”, AİHM’de görülen 600’e yakın davanın hükümleriyle ilgili tahminlerde bulundu ve neredeyse her beş karardan dördünü doğru tahmin etti.
Biz de aynı nitelikteki suçlara ilişkin verilen farklı kararları bu algoritmalara yüklesek nasıl bir sonuç çıkardı bilmiyorum. Ama her laik ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hukukun temelini ahlaki değerler oluşturur. Yasalarımıza göre de yabancıların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde işlediği suçlar, Türk kanunlarına göre değerlendirilir. İnsan kaçakçılığı, devlete karşı işlenen suçlar, yasaklı madde kullanımı, sahtecilik, çevrenin kirletilmesi, fuhuş, tecavüz gibi suçları burada işleyen ve yargılanan yabancı vatandaşlar, cezasını tamamladıktan sonra da sınır dışı edilir. Ayrıca göçmen ya da sığınmacılar, bulundukları ülkelerin kurallarına göre yaşar ve bu uyumu devlet organize eder; Hukukuyla, sosyal kültürel yaşamıyla, eğitim sistemiyle bu uyumu sağlar. Biz bir yandan devlet eliyle bu uyum çalışmalarını yaparken, yabancılar kendi ülkelerinin hukukunu, ahlakını, toplumsal değerlerini getirip başka bir topluma dayatamaz. Suriye kanunlarına göre yargılama yapan Türk hukuk sistemiyle bu uyumu sağlayabilir misiniz? Bu kararla meşruluk kazanmış olmuyorlar mı?
Yoksa biz mi yabancılara uyum sağlayacağız?