Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kamuoyunun merakını tatmin etmek için “ünlülerin” özel yaşamına ilişkin ayrıntılar izinsiz yayımlanamaz. Ancak şiddete maruz kalanları korumak için çıkartılmış bir yasa da bir magazin dedikodusuna alet edilemez.

Bir gazeteci haber yaparken iki şeye dikkat eder: Birincisi haberin, ikincisi habere konu olan kişi ya da kurumların niteliğine. Ancak magazin haberciliğinde durum hayli farklı… Haberin niteliğine bakmaksızın “şöhretli” olanın hayatı, aşkları, kavgaları, ihanetleri üzerinden gündemini belirliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tam da bu nedenle medyanın şöhretlerin özel hayatına nüfuz edebilme lüksüne sınırlama getirdi. Mahkemenin ‘özel hayat-mahremiyet’e ilişkin ilk ölçütü, ‘resmi görev’, ikinci ölçütü ‘mekân’ olarak belirlendi. AİHM, siyasetçinin özel yaşamı ile resmi görevi bulunmayan bir bireyin özel yaşamı arasında ayrım yapıyor. Siyasetçinin bazı durumlarda özel yaşamı hakkında da siyasal, toplumsal tartışmaya katkıda bulunabileceği gerekçesiyle haber yapılabileceğini, halkın bilgi edinme hakkı olduğunu söylüyor. Ancak ünlü dahi olsa resmi bir görevi olmayan bir bireyin özel yaşamının kamu çıkarını ilgilendirmediğini belirtiyor.

Haberin Devamı

Magazin haberciliğinde ölçü
Örneğin Monako Prensesi Caroline’in gündelik yaşantısından fotoğrafların basılmasına ilişkin davada mahkeme, prensesin özel hayatıyla basın özgürlüğü arasına bir sınır çekti. AİHM’ye göre; prenses, çok tanınmış biri olmasına karşın, kamuya açık alanda bile özel hayat hakkına sahipti. Prensesin toplum içinde nasıl hareket ettiğini merak eden kamunun çıkarı olsa bile bu hakka sahipti. Fotoğrafların basılabilmesi için, bunların demokratik bir toplumda tartışma yaratacak nitelik taşıması gerekiyordu. Kamuoyunun merakını tatmin etmek için yayımlanan, özel yaşamın ayrıntılarına ilişkin fotoğrafların toplumun çıkarlarıyla ilgili bir tartışmaya katkı sağlamadığı ve kamu yararı olmadığına karar verdi.

Kamu yararı nerede?

Elbette magazin gazeteciliği bununla sınırlı değil. Bir televizyon programında Gülben Ergen’le ilgili bir yorumuna getirilen tedbir kararına uymadığı için Seren Serengil’e üç günlük hapis kararı, Türkiye medyasının ve sosyal medyanın gündemine oturdu. Beraberinde aile kavramı, ihanet, ifade özgürlüğü ve bu kararın yasalarda yeri olup olmadığı tartışılıyor.

Magazin haberciliğinde ölçü
Nasıl ki haber için sınırların zorlanması, meslek etiği açısından sorgulanabilir bir duruma işaret ediyorsa, şiddete maruz kalanları korumak için çıkartılmış bir yasayı magazin dedikodusuna alet etmek de hukukun belirsizliğini ve yargılama biçimini daha da tartışmalı hale getirir.

Ancak daha önemli bir konu var. Son yıllarda magazin haberlerine konu olan “ünlülerin” birbirleriyle ya da haberi yapan gazetecilerle adliyelik olmaları bu ölçüsüz ve etik kuralları aşan habercilik ve iddialar yüzünden olabilir mi? Ya da “ünlülerin” birbirleri hakkında çirkin ifadeler kullanmalarının ne gibi bir haber değeri olabilir? Kamu yararı bunun neresinde?Magazin programlarında fütursuzluğa, söylemlerdeki bayağılığa veya ahlak bekçiliğine toplumun seviyesi dikkate alınarak mı yer veriliyor yoksa programların seviyesi düştüğü için halk buna mecbur mu bırakılıyor? Yoksa magazin haberciliği ‘topluma örnek sanatçı’ kimliklerinin bir haber değeri olmadığına mı inanıyor? Medya kitlesel algıyı her defasında yeniden yaratan bir araçtır. Topluma egemen olan kültürü, geniş kitlelere empoze eden popüler kültüre katkı sağlar. Magazin haberlerinin ya da programlarının önemi de buradadır. Elbette bu olayların sosyolojik arka planını görmek magazin muhabirinin işi değildir. Ancak medyanın ve toplumun “sanatçı” kimliğini üzerine geçiren ünlülere, gerçek sanatçılardan daha fazla ilgi göstermesinin neden ve sonuçlarını da ortaya koymak gerekir.

Haberin Devamı

HAFTANIN FOTOĞRAFI

Toplumsal olaylar ya da gösterilerde polisin görevini yapması demek “orantısız güç” kullanması demek değildir. Honduras’ta seçim sonrası gösteriler sürerken, olaylara müdahale etmek için hazır bekleyen polislerin önünde bir protestocunun hiçbir şey yapmadan beklemesi gibi…

Magazin haberciliğinde ölçü

HEM ÖVGÜ HEM YERGİ

Haberin Devamı

Bir sanatçının mesleki başarılarının yanında hayattaki duruşu da önemlidir. Kamuoyu tiyatro, sinema ve dizi film oyuncusu Mert Fırat’ı hem sanatçı kimliği hem de sosyal projeleriyle tanıdı. Beş yıl önce bir röportajında Kürt sorunu, milliyetçilik, askerlik, Kemalizm gibi konularda düşüncelerini ifade etmesi bugün “şok açıklamalar” diyerek yeniden gündeme getiriliyor. İnsanları düşüncelerinden dolayı yargılayıp hedef haline getirmek gazetecilik değildir. Türkiye’de şehir ve mahalle temelinde ihtiyaçların vatandaş katılımı ile sistematik bir şekilde duyurulması, bu ihtiyaçların gerekli kurum, kuruluş ya da özel kişiler tarafından karşılanmasını kolaylaştırmak amacıyla kurduğu İhtiyaç Haritası’nın hâlâ hayat bulması onun zaten başlı başına büyük bir değer olduğunu ortaya koymakta. Milliyet’te en son yer alan “İhtiyaç Haritası yüzleri güldürüyor” haberi bunun en iyi kanıtıdır.