Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Erkek ve kadının birbirlerine bakışını, zihniyetini, kimliğini, şiddeti ve de şiddeti kanıksayan tutumunu değiştiremediğiniz bir toplumun, dilini değiştirmek sizce sonucu değiştirir mi?

1980’li yılların Türkiye’si… Nikâhsız yaşayan bir kadına dört erkeğin tecavüz davasında sanıklar, kadının “fahişe” olduğunu, bu nedenle cezalarının mevcut yasaya göre indirilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı, 1923’den kalma bu yasanın Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu hatırlatarak, maddenin iptalini istedi. Anayasa Mahkemesi’nin 11 erkek üyesinden 4’ü maddenin iptali konusunda evet oyu verdi. 7 erkek üye ise “İffetli kadınla iffetsiz kadına tecavüz aynı şey değildir” gerekçesiyle hayır dedi

Haberin Devamı

1986’da Kadıköy’de “hayat kadınlarına tecavüze ceza indirimi”ni düzenleyen yasayı protesto etmek için büyük bir eylem gerçekleştirildi. Demokratik kitle örgütleri o gün ayağa kalktı. Kitlesel tepkiler yasanın değişmesinde etkili oldu, ama yargının ve sokaktaki adamın kadına bakışı aslında hiç değişmedi.

Zihniyet değişmeyince sorunlar da değişmiyor 25 yıl sonra 2011’de yine bir hayat kadınının uğradığı tecavüz davasının iddianamesinde, “Hayat kadınına tecavüz, beden ve ruh sağlığını bozmaz” ifadesine yer verildi. Kadına yönelik aşağılayıcı zihniyetin ve bu zihniyetle oluşan algının vücut bulmuş hali diyebileceğimiz on binlerce dava dosyası var. Örneğin sekiz yaşından itibaren on yıl boyunca bir yakınının cinsel tacizine uğradığı için yargıya sığınan, ama sonucu değiştiremeyen genç bir kızın intiharı var. Eski eşi tarafından her tür şiddete maruz kalan ve 23 kez suç duyurusunda bulunan, buna rağmen sonucu değiştiremeyen bir kadının öldürülüşü var.

Her yere nüfuz etmiş bir zihniyet

2020’lerdeyiz. Şimdi kadınlar sosyal medyada bu kez “Erkek yerini bilsin” kampanyasıyla erkeğin cinsiyetçi dilini sorguluyor. Ters yüz edilmiş ironik paylaşımlara bazı sanatçılar da “Erkek erkeğin kurdudur”, “Erkeği boş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya...” gibi ifadelerle destek veriyor.

Erkeklerin ve de kadınların soruna bakışını, zihniyetini, cinsiyetçi kimliğini, şiddetini ya da şiddeti kanıksayan tutumunu değiştiremediğiniz bir toplumun dilini değiştirmek, sizce sonucu değiştirir mi?

Haberin Devamı

Bir gazeteci olarak, birçok kez kadın hakları üzerine yazmış olsam da tarih boyunca kadın-erkek kimliği üzerinden yapılan tartışmalara daima “insan” odaklı yaklaşmanın önemine vurgu yaparak mesafeli durdum.

Kadına sözlü ya da fiziksel şiddet uygulayan, kadını aşağılayan, alay eden küçümseyen erkek zihniyetini ve de erkeğin bu dilini kanıksayan kadınları sorgulamadan, erkekle aynı aşağılama dilini kullandığınızda, onları kendileriyle yüzleştirmek mümkün mü? Yüzleşme kültürünün olmadığı bir toplumda olsa olsa yüzgöz olursunuz. Erkeklerin bu cinsiyetçi dilinin oluşmasında kadınların hiç mi payı yok?

Kampanyayı destekleyenler farklı düşüncede. Onlara göre bu ironik dille konuya dikkatleri çekmek, erkeklerin empati kurmasını sağlamak, sarsmak, irkiltip kendilerine gelmeleri amaçlanıyor. Psikolog Aysen Ertur, bu kampanyanın erkekler ve kadınlar üzerindeki etkisini gözlemleyenlerden. Şöyle diyor:

Haberin Devamı

“… Bu bir ayna! Birçok arkadaşımın ister istemez irkildiğini, farkına bile varmadan diline ve düşüncesine sinen ‘maço’luğun, aynadan bakınca ne kadar korkunç göründüğünü fark ettiğini gördüm. Öte yandan, bu ataerkil dili neredeyse içselleştirmiş kadın arkadaşlarımın da ‘normal’ karşıladıkları cümlelerin aslında hiç de normal olmadıklarını fark ettiğini gözlemledim. Yalnızca erkekler açısından değil, kadınlar açısından da uyandırıcı oldu bence.”

Umarız olmuştur.