Toplumsal hayatın şiddeti; erkek, kadın, çocuk, engelli, mülteci tanımıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu bu insanların yaşadığı dramları paylaşmak, sorunlara çözüm üretmek ve bakanlık bünyesinde hayata geçirilen ve geçirilecek olan projeleri anlatmak için Beykoz Sabancı Öğretmen Evi’nde gazeteci kadın yazarlarla buluştu.
Toplantıda kadın gazetecilerin soru ve önerilerini not alan Bakan Ramazanoğlu; hepimizin sorularını tek tek yanıtladı. Ramazanoğlu’nun verdiği yanıtlar siyasetin arka kapısını da aralıyor. Öyle ki; bir partinin siyasi kimliği üzerinden siyaset yapmak yerine, insan odaklı politikalarla “vicdan ve adalet” üzerinden konuşturmayı tercih etmesi toplantıyı daha da anlamlı hale getirdi.
Destek programı
Bakanlığın artan yüzde 35 bütçesiyle araştırma uygulama ve yeni politikaların temelleri atılacak. Bakan Ramazanoğlu bu politikaları belirlerken ‘zihniyet değişimi’nin önemine vurgu yapıyor. Cinsiyet eşitliğindense fırsat eşitliği açısından cinsiyet adaleti kavramını tercih eden Bakan Ramazanoğlu aile içerisinde kadına daha ayrıcalıklı davrandıklarını belirtiyor.
Örneğin Diyarbakır’da 600 ev ziyaret edilmiş. 6.200 kişiyle tek tek yüz yüze görüşülmüş. Ekonomik, sağlık, sosyal ve eğitim alanında riskli aileler tespit edilerek bu risklerin ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi için çalışmalar başlatılmış. Bakan Ramazanoğlu’na göre “Sorunu çözemeyen erkek, sorunun çözümünü şiddet olarak algılıyor. ‘Sorunun sahibini ortadan kaldırırsam sorunu da ortadan kaldırırım’ diye düşünüyor. Biz olası sorunlara karşı önceden önlem almış olacağız, Bunun önemi şurada; ailelerin sosyal danışmanları olacak. Evdeki bireylerin sorun çözme kapasiteleri artırılacak.
Şiddeti önleme
Peki kamuoyunun şiddete yönelik bilinci artıyor mu? Geçen yıl 15 bin kadın şiddet önleme ve izleme merkezine başvurmuş. Bu yıl bu sayı 65 bin. Erkekler de bu oran 5 bin Şiddete uğradığı için merkeze başvuranlar arasında bilinç düzeyi en yüksek olan çocuklar. Geçen yıl 4 bin çocuk şiddete uğradığını merkeze bildirmiş. Bu yıl merkeze müracaat ederek şiddete uğradığını söyleyen çocuk sayısı 18 bin...
Bakanlık duruma göre hukuki, sosyal ve psikolojik destek sağlıyor. Bu tabloyu şiddetin artması olarak değil, aksine şiddete karşı bilinç düzeyinin yükselmesi olarak okumak gerekir. Yani şiddetin kaynağı ailenin içindeyse bu sorun için ailenin içine girilecek... Sayıları bini geçen psikolog, sosyolog ve eğitmeniyle...
Bakanlık sadece şiddet üzerinden değil, kadınların iş hayatının dışında hayatlarını daha iyi formüle etmesinin yollarını da açıyor. Esnek çalışma saatleri projesiyle...
Hâkimlere eğitim
Bakan Ramazanoğlu, medyanın şiddeti yeniden üreten dilini, yargının değişmeyen zihniyetini, yasaların ve kalıcı olmadığı sürece yapılan yardımların sorunları çözmekten uzak olduğunu da belirtirken çok önemli bir projeden de bahsetti: “Kanun çıkartmak yetmiyor. Zihinsel bir dönüşüm sağlamak gerekir. Medya STK ve Akademisyenlerin ortak işbirliği içerisinde hareket edeceğiz. Özellikle şiddet mağdurlarının bütün davalarında müdahil olmaya çalışıyoruz. En ağır cezaların verilmesi için. Yeterli mi değil. Bunun için ayrıca hakimler ve savcılara eğitim seminerleri verilmesi yönünde de bir çalışmamız olacak.”
53 bin kimsesiz çocuk
2 milyon 200 bin mültecinin önemli bir bölümünün kamp dışında, şehirler de yaşadığı, gettolar oluşturduğu, eğitim, sağlık, barınma iş gibi sorunlarla karşı karşıya kalındığı biliniyor, Bakan Ramazanoğlu bugüne kadar ihtiyaç ve taleplere göre çözüm üretildiğini ancak bunun yeterli olmadığını, bilimsel, sorun temelli, kurumsal çözüm arayışına girdiklerini ve bu nedenle Bakanlık bünyesinde göçmen idaresi Başkanlığı kurulduğunu belirtiyor.
53 bin Suriyeli çocuğun anne babası yok... Geçtiğimiz yıl 150 bin Suriyeli bebek dünyaya geldi. Bu çocukların başka amaçlarla kullanılmasının önüne geçmek, bu çocuklara sahip çıkmak, kayıt altına almak, eğitimlerini sağlamak için adım attıklarını söyleyen Bakan Suriyelilere çalışma izni verildiğini ve Türk vatandaşının ücret politikasının onlara da uygulanacağını belirtti.
Bunların hepsi bir gazetecinin takip etmesi gereken, üzerinde titizlikle durması, projelerin kamuoyunda tanıtılması, yeni bilinçli bir kamuoyu yaratılması açısından önemli bilgilerdi.
Bakan Sema Ramazanoğlu’nun en önemli duruşu ise gazetecilere ‘Biz şunu şunu yapıyoruz’ dememesi oldu, Siz bakanlıktan ne bekliyorsunuz? ne düşünüyorsunuz? neyi bilmek istiyorsunuz? Demesiydi. Bir bakanlığın kendisini soru üzerinden anlatması basın toplantısında benim gördüğüm bir ilkti...