Şanlıurfa’da haftalık Arapça yayınlanan ‘Ayn Vatan’ gazetesinin yazı işleri müdürü İbrahim Abdulkadir ile muhabiri Firaz Hamadi bıçakla boğazları kesilerek öldürüldü.
Gazetecilerin bir yıl kadar önce Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye geldiği, Özgür Suriye Ordusu’na üye oldukları, IŞİD aleyhine haber yaptıkları ve bu yüzden tehdit aldıkları öne sürülüyor.
Hemen hemen bütün gazete ve televizyonların ilk gün geçtikleri haberin özeti bu...
Gazeteciler duyumlardan hareket eder, olgulara dayalı habercilik yapar. Komplo teorileri üretmek bizim işimiz değil... Ama uluslararası derinliği olabilecek böyle bir olaya ilişkin akla gelebilecek her türlü soruyu sormak da gazetecinin görevidir.
Her zaman ilk bilgiler emniyet kaynaklı olacağı için haberi çok taraflı bir süzgeçten geçirmek, dezenformasyondan korunmanın başlıca yoludur. Muhabir haberde geriye düşmemek için kaçınılmaz olarak emniyet yetkililerine başvurur. Ancak ‘resmi kanallardan gelen her bilgiyi doğru olarak kabul etmek’ zorunda değildir. Başka kaynaklara da yönelmesi gerekir.
Arapça yayımcılık
Türkiye’de gazete ve dergi vb. süreli yayın çıkarmak herhangi bir izne tabii değil. Ancak yayın öncesinde bölgede bulunan Cumhuriyet Başsavcılığı’na beyanname vererek “bildirim” yapma zorunluluğu bulunuyor.
Suriye’deki savaştan kaçıp gelen bir yıldır Türkiye’de bulunan şahısların gazetecilik geçmişi nedir? Arapça yayımlanan Ayn Vatan gazetesi ne zamandan beri çıkmaktadır? Hedef kitlesi kimdir? Nasıl bir yayın politikası izlemektedir, bilmiyoruz.
Ama şunu biliyoruz; yabancı uyrukluların çalışma izni alması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iznine bağlı. Yabancıların çalışma izinleri hakkında kanun uyarınca medya sektöründe istihdam edilmek istenen yabancı uyruklulara verilecek çalışma izinlerine esas olmak üzere Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün görüşlerini talep eder.
Mülteci Örgütü’nün (UNHCR) Haziran 2015 verilerine göre tüm dünyada bulunan 4 milyon 13 bin Suriyeli mültecinin, 1 milyon 805 bin 255’inin Türkiye’ye sığınmış durumda. Haliyle bu insanların yaşamlarını kolaylaştıracak Arapça gazete artık bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor ve çıkmalıdır da...
Yabancı olmak!
Ancak sorun şu ki; tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz tehlikeli hassas bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’nin son beş yıldır gündemi Arap dünyasına ve Ortadoğu’ya kilitlenmiş durumda. Dolayısıyla bölgenin etkileri, bizim kendi ekonomik, sosyal, kültürel hayatımızı, ülke güvenliğimizi tehdit ederek değil, aksine onların bu ülkeye uyumunu sağlayacak, hayatlarını kolaylaştıracak bir çizgiye çekilmelidir.
Ancak öyle olmadığı ortada. İki gazetecinin öldürülmesiyle ilgili gelen son bilgiler katil zanlılarının İŞİD üyesi olduğu, iki ay önce giriş yaptıkları, öldürülen bu iki gazetecinin iki arkadaşını da üç ay önce Rakka’da öldürdükleri belirtiliyor. Ve listesinde dört Suriyeli gazeteci daha var. Onlar nerede gazetecilik yapıyor bilmiyoruz.
Batman’da Çağdaş Gazete’sini çıkartan Arif Aslan da yıllar önce bölgede gazete çıkartmak istediklerinde iki yıl bekletildiklerini, bölgenin güvenliği ve hassasiyeti gibi gerekçelerle gazeteci kimliklerinin soruşturmaya konu olduğunu ve önlerine çok ciddi engeller çıkartıldığını hatırlatıyor. Üstelik Kürtçe bile değil Türkçe bir yayın için...
Türkiye medyası üzerinde bu kadar baskı varken, Avrupa’dan gelen gazetecilere bölgede onca zorluk çıkartılırken, Arapça yayın yapan medyanın cinayetlere varan ‘denetimsizliği’ düşündürücüdür. Bu sadece kendi güvenliklerini değil, hepimizin güvenliğini tehdit eden bir duruma da işaret etmektedir.