Altan Altın

Altan Altın

Altan.Altın@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Burunlarımız çağla bademin kokusunu aldı artık... Baharın iyice kendini hissettirdiği, ruhlarımızın tazelendiği günlerdeyiz.

1972 yılıydı. Küçücük bir çocuktum. Üst rafları file şeklindeki eski bir otobüsün penceresinden gördüm İzmir’i ilk defa. Herkes çayırlardaydı. Çocuklar sağa sola koşturuyor, uçurtmalar uçuruluyor, kimisi de çimenlerin üstünde yemek yiyordu.

Her yer cıvıl cıvıldı. Çocuk aklı işte... İzmirliler, her gün piknik yapıyorlar zannetmiştim.

Bahar

Meğer ‘Mart Dokuzu’ şenlikleriymiş.

Sonraki yıllardan hatırlarım... Şimdiki Bornova Evka 3 Metro durağı ve çevresi, 70’lerde tamamen tarla ve zeytinlikti. 21 Mart sabahı, ellerinde torbalar, küçük tüpler ve mangallarla akın akın evimizin önünden geçerdi piknikçiler. Öğle saatlerinde hiçbir ağacın altı boş kalmazdı.

Haberin Devamı

Rumi Takvim’e göre 9 Mart, Miladi Takvim’e göre 21 Mart... Gece ile gündüzün birbirine eşitlendiği, kışın bahara döndüğü, toprağın uyandığı gündönümü...

Orta Asya ile Anadolu arasındaki tüm coğrafyada farklı isimlerle, ama aynı inançla kutlanan yeniden diriliş; Anadolu’da Yılsırtı, Günsırtı, Mart Dokuzu, Sultan Nevruz, Nevruz, Bahar Bayramı, Gün Dönümü ve Yenigün isimleriyle anılır.

Türklerin bilinen ilk takvimi olan On İki Hayvanlı Türk Takvimi’nde yılbaşı 21 Mart’tadır.

Yeni yılın başlangıcı

Çin kaynaklarında MÖ 3. yüzyılda, yani Mete Han döneminde gün dönümüne dair inanış ve uygulamaların varlığından söz edilir.

Selçuklular döneminde Sultan Celalettin Melikşah’ın kurguladığı Celali Takvimi’nin yeni yıl başlangıcı 21 Mart’tır. Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ün ‘Siyasetname’ adlı eserinde ve Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ü Lügati’t Türk adlı eserinde 21 Mart’ın yılbaşı olduğundan bahsedilerek kutlamalar yapılır ve o gün ‘artut’ adıyla hediyeler anlatılır. Osmanlı döneminde de 21 Mart, kutlamaların günler öncesinden başladığı özel bir gündür. Baharın gelişiyle, topraktan tazelerinin çıkacağı düşüncesiyle eski kuruyemişler eşe dosta dağıtılır, komşulara hediyeler verilirdi.

Kurtuluş sürecindeki ilk Nevruz kutlamaları, TBMM’nin açılışından 11 ay sonra yapıldı. Ama en görkemli kutlama, 1922’deydi. O gün Taşhan (Hâkimiyet-i Milliye) Meydanı’nda coşkuyla düzenlenen törenlerin onur konuğu Gazi Mustafa Kemal Paşa’ydı. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Nevruz kutlamalarına Ergenekon Bayramı adıyla devam edildi. Ne oldu da Ergenekon Bayramı unutuldu bilmiyoruz ama bu coğrafyanın binlerce yıllık geçmişinde izleri olan Nevruz, 2010 yılında Birleşmiş Milletler Konseyi tarafından alınan kararla ‘Dünya Nevruz Bayramı’ olarak kutlanmaya başlandı. Belki o da unutulacak ama her 21 Mart’ta doğa uyanmaya, biz de onun sevincini yaşamaya devam edeceğiz.