DEĞERLİ okurlarım, bugün kısa kısa üç konuya değinmek istiyorum.
Eşcinsellik hastalık mıdır?
Aile konularından sorumlu bakanımız kalktı, “Eşcinsellik hastalıktır, tedavi edilmelidir” diye beyanat verdi... Bu konu belki bundan 40 yıl önce Batı ülkelerinde de tartışılıyordu. Ancak o yıllarda bilim şöyle bir sonuca ulaşmıştı: Eşcinsellik bir hastalık olmadığı gibi (bugün Türkiye’de hala en toleranslı ağızlardan duyduğumuz şekilde) bir cinsel tercih de değildir. Nasıl çoğunluğumuz nedenini açıklayamadığımız şekilde karşı cinse ilgi duyuyorsak, insanların bir bölümü de, gene nedenini açıklayamadıkları şekilde, kendi cinslerinden insanlara ilgi duyarlar. Bu ne bir hastalıktır ne de bir tercihtir.
Beni üzen değerli okurlarım, ülkemin bir bakanının 40 yıl önce halledilmiş bir bilimsel konudan bu denli habersiz olmasıdır. Daha ötesi bu konuda bir söz söylemeden önce konuyu şöyle internetten dahi incelememiş olmasıdır.
Bir de şunu söyleyeyim, eşcinsellerin birbirleri ile evlenme talebi, miras hukukundan doğuyor. İki eşcinsel ömürlerini birlikte geçiriyorlar ama biri ölünce içinde yaşadıkları ev, eşyaları belki ölenin parası ve diğer varlıkları onu dışlamış, hiç aramamış kan hısımlarına kalıyor. Birlikte yaşadığı partneri de açıkta kalıyor.
Bizden olmayanlara da empati ve şefkat gösterebilmeliyiz. İnsanlık bunu gerektirir....
* * *
Gazetelerde tutuklu eski 1’inci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın yüksek tansiyon sorunu olduğunu okudum. Haber özetle şöyle: Orgeneral Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz kendisinin yüksek tansiyon hastası olduğunu daha önce de by-pass geçirdiğini anlatarak, “Cezaevi sağlık biriminden Doğan’ın ihtisas hastanesine kaldırılmasına ilişkin yazı aldık. Hastaneye götürülebilir ancak Çetin Doğan hastaneye gidişinin yanlış anlaşılacağı düşüncesiyle gitmeyi kabul etmedi” dedi.
Değerli okurlarım, ben konunun “suçludur-değildir” yönüne girmeyeceğim. Ancak şurası bir gerçek ki ülkemizin çok zor yetiştirdiği birçok aydın ve vatansever insanımız tutuklanma öncesinde, tutuklandıktan sonra da iddianame bekleyerek hapishanelerde hastalanıyor, ölüyor, bazıları psikolojik travmayı atlatamıyor canlarına kıyıyorlar. “Adalet dağıtma” mekanızması ve süreci suçlu suçsuz ayırmadan “cezalandırma” sürecine döndü. Bu yanlıştır, yetkilerin kötüye kullanılmasıdır. İnsan hakları suçudur!...
Orgeneral Doğan’a cezaevi doktoru da hastane demiş. Yüksek tansiyonun şakası yok! İnşallah yakınları kendisini ikna ederler, bir facia daha yaşamayız.
* * *
Polise yapılan isimsiz, sahte bir ihbarla silahlı kuvvetlerin yollarda sabotaja uğramaması için sivil kamyonlarla yaptığı bir mühimmat sevkıyatı durduruldu. Bu gizli kalması gerekli konu da ortaya çıktı. Polisimiz bugünlere kadar isimsiz ihbarlara itibar etmezdi. Hiç şüphe yok yukardan birileri onları zorluyor. Bunu yapanlar en iyi eğitimli polis birimlerimizin itibarını yıpratıyorlar, onları acemi konumuna sokuyorlar.
Yazık!....