DEĞERLİ okurlarım, mahkeme tarafından suçlu bulunup mahkum olmamış bir kişinin, terör suçları ile suçlanıyor olması halinde 10 yıl, terörden başka bir suçun zanlısı ise 5 yıl tutuklu kalabileceği sınırını getiren bir yasa çıktı. Yüksek yargı tarafından da yorumlanarak yürürlüğe girdi. Bunun sonucunda 5 ve 10 yıldır mahkum olmadan tutuklu bulunan bazı insanlar serbest bırakıldı. Doğal olarak süreleri dolmamış olanlar da hapiste tutulmaya devam edildi.
Bu durumun ve bu duruma doğan tepkilerin birçok “anormal” yanı var!
Kısa kısa özetleyeceğim:
1. Suçu mahkeme kararı ile kesinleşmemiş insanların tutuklanmaları normal birşey değildir. Ancak istisnai hallerde olması gerekir. Bu istisnai haller: ”A. Kaçma tehlikesi vardır (ki bugünkü teknoloji ile insanları her an izlemek mümkün olduğundan gelişmiş ülkelerde bu nedenle tutuklama çok azalmıştır), B. Delilleri ve şahitleri etkileme tehlikesi vardır.” Medeni dünyada artık fiili tutuklama yerine “elektronik gözetim” ve “kefalet” tercih ediliyor. Suçu kanıtlanmamış insanların tutuklanması gerçekten istisna oldu. Tutukluluğu 5 ila 10 yıl ile sınırlamak, hukuksuzluğun itirafından başka birşey değildir!
2. Yine medeni ülkelerde suçu kanıtlanmamış zanlılar tutuklandıkları zaman dahi, suçları kanıtlanmış, mahkemede ceza almış ve cezalarını çekmekte olanların kaldıkları ortamda tutulmazlar. Onlar oldukça konforlu, gazete okuyabilecekleri, televizyon seyredebilecekleri, aileleri ile serbestçe görüşebilecekleri bir ortamda tutulurlar. Çünkü amaç onları cezalandırmak değil, kaçmalarını ve delilleri etkilemelerini engellemektir.
Bizde ise suçu mahkemede kanıtlanmamış insanlar mahkum olmuş ve ceza çekmekte olan insanlarla aynı ceza şartlarında tutulmaktadırlar. Bu bir insanlık suçudur!
3. Söz konusu yeni mevzuat gereği bazı insanlar serbest bırakıldı. Buna şöyle bir tepki doğdu: “İnsanları domuz bağıyla bağlayıp işkenceyle öldürmüş vahşi suçlular serbest bırakılırken Gazeteciler, Profesörler hala içerde tutulmaktalar!” Bu tepki, ne yazık ki “Vay efendim bu caniler neden serbest bırakıldı? Kim serbest bıraktı bunları?” soruları etrafında müthiş bir polemiğe ve karşılıklı suçlamalara dönüştü. İktidar da bunu Yüksek Yargıyı yıpratmak için bir fırsat gibi kullandı.
Halbuki o tarihte serbest kalanlar suçları henüz kesinleşmemiş insanlardı ve on yıl gibi bir süre suçlularla aynı şartlarda yatırılmışlardı. Aslında yapılan itiraz bunların serbest bırakılmasına değil, senelerce suçu kanıtlanmadan ceza çekenlerin hala içeride olmalarına idi! Ama bu unutuldu! Serbest kalanlar için apar topar yeniden bir tutuklama kararı alındı.
4. Yasa çıkıp 10 yıl ve 5 yıl yatanlar serbest bırakılırken, bunların kaçmalarını engellemek için hiç bir önlem alınmadı. Bu önlemleri alacak olan polis veya Adalet Bakanlığı idi. Elektronik gözetim için gerekli hiçbir teknik araç gereç alınmadan, hadi bu yapılmadı onları takip için, hiç olmazsa ağır suç sanıklarını takip için, ekip görevlendirmeden bu insanlar derbest bırakıldı. Halbuki biz senelerdir bırakın salıverilen sanıkları, hiç suçu olmayan binlerce insanı takibe alabilmiş yetenekli bir polis gücüne sahibiz! Bu başı boş salıvermenin bilinçli yapıldığını düşünmekten başka bir alternatif göremiyorum.
Türkiye’de yüzeyde görülenden farklı birşeyler oluyor sanki değerli okurlarım! Uyanık olalım!