Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları

DEĞERLİ okurlarım, Angela Merkel daha muhalefetteyken Türkiye’ye gelmiş, Türk hükümetini Avrupa Birliğine tam üyelik sevdasından vaz geçirmeye çalışmıştı. Merkel o tarihte de bize, “Sosyal Demokratların kapı arkasında konuştukları ile yüzünüze söyledikleri farklı. Tam üyelikte israr etmeniz sizin için iyi olmayacak” diyordu! Bizim yetkililerimizin ise, “Yahu nedir kapı arkasında konuşulanlar? Onlar söylemiyorsa sen söyle!” demek akıllarına gelmiyordu.
Nitekim o gün bu gündür ülkemizin başı dertten kurtulmuyor:
* Neredeyse bölünmeyi kanıksar hale geldik. PKK önce terör eylemlerini tırmandırdı, sonra ortaya “Özerk Kürdistan” projesini attı. Bu projeyi ülkemizin okumuş yazmış takımından bir bölümü ile toplantılar yaparak tartıştırdı,
* Kollarını doktorlardan subaylara, savcılardan üniversite profesörlerine, gazetecilere kadar atmış bir Ergenekon projesi ile silahlı kuvvetler, yargı, basın gibi ülkeyi bir arada tutan, demokrasiyi koruyan kurumlar hızla yıpratılıyor,
* İçki yasalarında değişiklikler yapılarak, polislerle restoranlara baskınlar yapılarak, okullarda kız erkek öğrencilerin davranışları baskı altına alınarak, televizyon dizileri sansürlenerek demokrasimizin özgür yapısı adım adım değiştiriliyor,
* Bir ülkede demokrasinin var olduğunu söyleyebilmek için en önemli ön koşullardan biri olan yargı bağımsızlığı anayasa değişiklikleri ile ciddi biçimde zedeleniyor,
* İnsanlar yıllarca hüküm giymeden hapishanelerde çürütülüyor,
* Cumhuriyetimizin kurucuları en ağır biçimde hücumlara uğratılarak yıpratılıyor,
* Cumhuriyet düşmanlığı ile sarmal olmuş bir “Neo Osmanlılık” özlemi yaygınlaştırılmaya çalışılıyor, Türkiye batısı ile olan bağlarını gevşeterek doğusu ile daha sıkı ilişkilere giriyor,
* * *
Ülkemiz yavaş yavaş bir Demokratik Avrupa Devleti olma niteliğini ve bunun da doğal sonucu olarak Avrupa Birliğine tam üyelik iddiasını yitiriyor.
Ben de düşünüyorum: Acaba seneler önce Angela Merkel’in kapalı kapılar ardında konuşulduğunu söylediği komplolar, bizim için iyi olmayacak gelişmeler bunlar mıydı? Acaba Türkiye’nin Avrupa Birliği iddiasının bu şekilde yok edilmesi için bir proje mi kurulmuştu?
Angela Merkel’in iş başına gelmesinden bu yana Almanya’nın Türkiye ile ilgili tek bir olumlu karar ve davranışını görmedik. Şimdi aynı Merkel, Güney Kıbrıs’a gidip oradan çok açıkça bütün gerçekleri saptırarak Rum tarafına şunları söylüyor:
“Siz onurlu bir uzlaşmaya hazırken, Türk tarafının sizin adımlarınıza karşılık vermediğini tespit ettik!”
* * *
Utanmasam “Yuh artık!” diyeceğim. 1959 - 60 Londra Zürih anlaşmaları ile kıbrıs Anayasası kabul ediliyor. Sorun çözüldü diye Türkiye’de ve Kıbrıs Türkleri arasında Bayram var! Rum tarafı ise gizli bir yeni örgüt kuruyor! Adı “Akritas!” Bu örgüt Türklere sağlanan tüm anayasal hakları yok etmek için içerde silahlı bir kampanya ve yurt dışında da yoğun bir propaganda başlatıyor. Ve sonunda fiilen bu hakları ortadan kaldırıyor. Türk mahallelerine defalarca Akritas’ın saldırıları oluyor, Türkler katlediliyor. Türkiye 1974’e kadar 14 yıl sabrediyor! Nihayet 1974 yılında Makarios Yunan askeri cuntasının yaptığı bir ihtilalle devrilip, Türklere karşı nihai bir etnik temizlik ve soykırım başlatılınca, diğer iki garantör devlet de kıllarını kıpırdatmayınca, Türkiye Londra ve Zürih Anlaşmalarından doğan haklarını kullanarak adaya asker çıkartıyor. Ve en sonunda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Koffi Annan’ın tek yanlı hazırlanmış, Kıbrıs türklerini 1960 anlaşmalarının gerisine götüren Planı’nı Kıbrıs Türkleri bağırlarına taş basıp onaylıyor. Ama Rum tarafı reddediyor!
Şimdi Merkel’in bu sözlerine siz de kendinizi tutun da sakın “Yuh!” demeyin değerli okurlarım!

Haberin Devamı

BLOG
A.LEVENT NEVŞEHİRLİ VEZİROĞLU: Sayın Kubalı. Sayenizde Prof.Kitsikisi tanımış oldum ve çok sevindim.Onun Türk- Yunan düşüncesini çok doğru buldum. Bunu yaymak için bir çalışma oluşturulabilir mi? Düşüncesi bile beni heyecanlandırmaktadır.