DEĞERLİ okurlarım, Olayı artık hepimiz biliyoruz. Erzincan Başsavcısı iki dini cemaatı incelemeye alıyor. Buna Erzurum “özel yetkili” savcılarından itiraz geliyor, “Terör olaylarını incelemek bizim görevimiz. İncelemeyi durdur, dosyaları bize gönder.”
Bir rivayet: hükümetteki bakanlardan biri de Erzincan Başsavcısı’na telefon edip konuyu kapatması için baskı yapıyor. Sonuçta dosyalar Erzurum’daki özel yetkili Savcılara gönderiliyor. Ama konu burda kapanmıyor! Özel yetkili Savcılar, Erzincan Başsavcısı’nın makamını ve evini aramak için karar çıkartıyor ve aramayı yapıyor. Sonunda Erzincan Başsavcısı’nın tevkifini istiyorlar. Başsavcı tutuklanıp hapse konuluyor.
Ancak Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bu duruma müdahale ediyor. Erzincan savcısının sorgulanıp gözaltına alınması işlemlerinde Özel Yetkili Savcıların yetkilerinin dışına çıktıklarını belirterek bu savcıların yetkilerini kaldırıyor.
“Kızılca kıyamet” de kopuyor! Hükümet ve iktidar partisi, çeşitli ağızlardan HSYK’yı “kanunsuzluk”, “yetki gaspı”, “yargıya müdahale” gibi çok ağır, yasalarımızda ceza gerektiren suçlarla itham ediyorlar.
Gelin görün ki ülkenin en üst yargı organları, Danıştay, Yargıtay, Yargıtay Başsavcılığı peş peşe açıklamalar yapıyorlar; HSYK’nın kararının hukuka uygun olduğunu, Erzurum özel yetkili Savcılarının ise haksız olduğunu hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde anlatıyorlar.
Şimdi biz hukukçu olmayanlar için konunun bir tarafında her davada son söz sahibi olan en yüksek mahkemeler var. Bu hakimlerin olayda hiç bir çıkarları yok. Erzurum’daki özel yetkili Savcılara garezleri yok, onlara karşı çıkmakta, cemaatları kızdırmakta politik çıkarları yok, beklentileri yok. Bu günün Türkiye’sinde Hükümetten ve cemaatlardan yana tavır almak belki de hayatlarını daha rahat geçirmelerine neden olacak. Ama onlar HSYK’yı haklı, özel yetkili Savcıları haksız buluyor.
Konunun diğer tarafında da hükümet ve iktidar partisi var. Her dönemde, Hükümetlerin ve politik partilerin, cemaatları kendi yanlarına almalarının büyük bir oy deposunu yanlarına almak gibi bir çıkarları var. Ayrıca muhtemeldir ki gerek parti yöneticileri içinde gerekse hükümet içinde bu cemaatlerin üyesi olanlar da bulunabilir. Olabilir diyorum, öyledir demiyorum!
Ayrıca, bugünkü özel yetkili savcıların yetkilerinin kaldırılmasına bu şiddetli itiraz neden? Onların yetkileri kalkarsa, yerlerine yeni savcılar yetkilendirilir ki öyle de olmuştur! Yetkileri kaldırılan savcıların bir özel durumu mu var? Endişe “Ya yeni gelecek savcılar tarafsız hareket ederse!” korkusu mudur? Yoksa Erzurum’da belirli bir organizasyon vardı da onun bozulmasından mı endişe duyulmaktadır?
Doğrusu hukukçu olmayan sokaktaki sade vatandaş olarak bu şüpheleri duyuyoruz.
Bu düşüncelerle ben de HSYK ve Yüksek Yargı Organlarının görüşlerini daha inandırıcı buluyorum, değerli okurlarım.