Hükümetin IMF ile anlaşma yapmamış olmasını. IMF’nin öne sürdüğü şartlara direnmiş olmasını. IMF ile müzakerelerin bitmiş olmasını, içtenlikle onaylıyorum.
Bu müzakereleri yürütenleri de kutluyorum!
Yazılarımın çoğunlukla eleştirel olduğunu bilen okurlarım, şaka yaptığımı zannetmesinler. Gerçekten IMF’nin boyunduruğundan kurtulmuş olmamıza sevinmeliyiz.
Ancak bunun kalıcı olması için gereki önlemleri de almalıyız.
Senelerdir, IMF’nin bize dayattığı reçetelerde, ihracat, üretim, istihdam yaratacak, ülkemize döviz kazandıracak ilaçların bulunmadığını yazdım.
Bu reçetelerin Türkiye’yi krizlerden korumadığını, krizlerden çıkmamızı da hızlandırmadığını, aksine geciktirdiğini haykırdım.
IMF, Türkiye’nin direksiyonunda iken ülkemizin 1998, 2000, ve 2001 krizlerine saplandığını yazdım.
Bu krizlerin IMF reçetelerini uygulamadığımız için değil, tam aksine o reçeteleri uygularken ve IMF yetkilileri bizi alkışlarken geldiğini söyledim.
IMF reçetelerinin krizi tedavi etmediğini, aksine ekonomimiz korku ve panik içindeyken, talep durmuşken, piyasalarda yaprak kıpırdamazken, kapasite kullanımı yüzde 70’lerin altına inmişken, işsizlik yüzde 15’lere yükselmişken, IMF’nin bize devlet harcamalarını da kıstırdığını, para musluklarını kapattırdığını, banka kredi musluklarını kıstırdığını, vergi oranlarını arttırdığını, bütün bunların krizleri daha da derinleştirdiğini yazdım.
Gerçekten de dünyanın gelişmiş ülkeleri son global kriz başladığından beri vergileri indirdiler, bununla kalmadılar tüm ailelere doğrudan para yardımı yaptılar, para matbaalarını çalıştırıp piyasalarına trilyonlarca dolar ve euro sürdüler, devlet harcamalarını artırdılar, bütçe açıkları verdiler.
Neden?
Azalan talebi, ekonominin duran çarklarını yeniden harekete geçirmek için.
Ancak şimdi, talep yeniden canlanırken, yavaş yavaş kısıtlamalara gidiyorlar.
Yani IMF bize ne önermişse bütün dünya ekonomi yöneticileri kendi krizlerinde tersini yaptı. Global boyuttaki çok büyük bir kriz de iki yıl içinde toparlanmaya başladı.
IMF reçeteleri Türkiye’de ve diğer az gelişmiş ülkelerde, devletin ve özel şirketlerin varlıklarının el değiştirip yabancılara geçmesinden başka hiç bir işe yaramamıştır. IMF’nin yöneticileri daima kendi zengin ülkelerinin ve o ülkelerin mali ve sanayi kuruluşlarının avukatları olmuşlar, onların çıkarlarını korumuşlardır.
Peki IMF’siz yaşanabilir mi?
Evet yaşanabilir!
Ancak bu “sıcak para” tuzağından kendimizi kurtarabilirsek.
“Sıcak para” dediğimiz virüsün, dünya finans kurumlarının ve IMF’nin bir oyunu olduğunu da defalarca yazdım.
Bu büyük global oyunu ve IMF’siz yaşayabilmek için bu virüsten de kurtulmamız gerektiğini gelecek yazımda ele almak istiyorum değerli okurlarım.