“BURSA-İnegöl” ve “Hatay-Dörtyol” olayları ne büyük tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Bu nedenle “ayrışma” konusu üzerinde bir kere daha durmayı gerekli buldum. 12 Ocak’ta yazdığım bir yazıdan alıntılar yapmak istiyorum. Ne yazık ki o gün söylediklerim bugün geldiğimiz noktayı yansıtıyor.
Yazının başlığı, “Et kemikten ayrılıyor”...
“Bence büyük tehlike Türk milletinin sosyal fay hatlarından ayrışmaya başlamış olmasıdır. Ayrışmanın da ötesinde anlamsız bir kızgınlık ve sevgisizlik baş gösterdi. Yurt içinde ve dışında yabancılara yaptığım konuşmaları önüme alıp yeniden okuyorum. Hepsinde şunu anlatmışım:
Evet, Türkiye’de önemli terör olayları vardır. Bu terör 1980 öncesinde ağırlıklı olarak sağ ve sol odaklı çatışmalar şeklindeydi. PKK tarafından yürütülen etnik terör ise sonuçta sağ-sol çatışmalarından çok daha kanlı olarak onbinlerce cana mal olmuştur.
Bütün bunlar gerçektir. Ancak Türkiye’de halka, sokaktaki vatandaşa inmiş bir karşılıklı nefret yoktur. Böyle bir nefrete dayalı halk olayları yoktur. Türkiye’deki en kalabalık etnik gruplar olan kendilerini Türk kökenli sayanlarla kendilerini Kürt kökenli sayanlar arasında tek bir toplumsal olay yoktur.
Bunun ne denli istisnai bir durum olduğunu anlatırım. Batı ülkelerinde çağımızda cereyan eden halka inmiş kanlı etnik ayırımcılığı anlatırım: Kuzey İrlanda’daki Katolik-Protestan, Amerika’daki zenci ayırımcılığından ve hemen bütün Avrupa ülkelerinde Türklere karşı yürütülen kanlı ateşli nefret kampanyalarından örnekler veririm.
Değerli okuyucularım ben şimdi korkuyorum ki bu dik başlı, gururlu duruşumu sergileyemez olacağım. Ülkemizde de nihayet halk arasına ayrılık sokmayı başardılar.
Halbuki bakın Anadolu Ateşi’nin yaratıcısı milletçe öğündüğümüz, Kürt kökenli sanatçı Mustafa Erdoğan sahneye koyduğu Truva’yı anlatırken ne diyor:
‘Ahmet Cevat Emre’nin İlyada çevirisinde, Anadolu kıyılarını kuşatan Akhalar’la yurdunu savunan Troya (Truva) birliklerinin karşılaşması anlatılırken, ‘Anadolulular bir nara attı, içinde 25 ayrı milletin sesi vardı. Her birlik kendi dilinden haykırdı. Akhalar titremeye başladı’ deniyor. Anadolu hangi dönemde birlik olmuşsa o zaman çok güçlü olmuş. Hititler, Troya, Selçuklular, Osmanlılar ve Kuvayı Milliye. Tarih bize doğru adresi gösteriyor aslında.’
Tarihin gösterdiği adresi görecek gözlerimiz olmalı.”
Bırakınız politikacılar ne yaparlarsa yapsınlar değerli okurlarım, biz vatandaşlar olarak birbirimize olan sevgimizi yitirmeyelim. Teröre terörle cevap vermek, nefret olayları, linçler Türkiye’yi bölmek, zayıflatmak isteyenlerin bizi getirmek istedikleri noktadır.