AMERİKA Temsilciler Meclisi’nin arkasından İsveç Parlamentosu da Ermeni Soykırım İddialarını kanıtlanmış bir gerçekmiş gibi kabul etti. Biz bir taraftan, Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’nin, B.M. Medeniyetler İttifakı girişimi’nin eşbaşkanı olmakla övünürken..... Diğer taraftan İsrail’e karşı Hamas’tan yana; Sanayileşmiş Batı’ya karşı da Ahmedi Nejat’tan yana tavır alıp mücadele vermekle meşgulken.... Dünya ülkeleri birer birer Ermenilerin soykırıma uğradıkları iddialarını gerçek olarak parlamentolarında tasdik edip, bir de üzerine bu ispatlanmamış iddiayı red etmeyi suç haline getirmekteler.
Biz ise ne yazık ki karşı mücadeleyi en “bayat” yöntem olan paralı “lobbyist” ler tutarak yapmaya çalışıyoruz. Tuttuklarımız da ikinci kalite. Halbuki dünyada bizim tezlerimizi bizden çok daha etkili savunan, bize göbekten değil yürekten bağlı, uğradığımız haksızlıklara isyan eden çok etkili insanlar var. Bunlardan dört tanesini saymak istiyorum:
1) Yunanlı Yazar Dr. Georgios Nakratzas: “Anadolu ve Göçmenlerin Kökeni: 1922 Emperyalist Yunan Politikasi ve Anadolu Felaketi” adlı eserin sahibi. Yunanistan Kültür Bakanı, bizi “Yunanlılara da soy kırım yaptılar,” diye tescil ettirmeye çalışırken Dr. Nakratzas isyan ediyor, Yunan Kültür Bakanına yazdığı zehir gibi bir açık mektupta Yunan Ordularının 1919 -22 arasında Anadolu’da Türklere yaptıkları mezalimi teker teker sıralıyor!
2) Alman Araştırmacı Margret Spohn: “Herşey Türk İşi (Alles Getürkt)” adıyla yayınlanan araştırmasında Türk milletinin nasıl orta çağlardan beri en haksız bir biçimde kiliselerin, tarih kitaplarının ve okul kitaplarının aracılığı ile tarihin en uzun ve acımasız ırkçı karalamasına tabi tutulduğunu açıklıyor!
3) Yunanlı Tarihçi Prof. Dr. Dimitri Kitsikis: Türkçede “Türk Yunan İmparatorluğu” adıyla yayınlanan Osmanlı tarihinde, Osmanlı topraklarındaki azınlıkların ne denli adil ve katılımcı bir yönetimle yönetildiğini en bilimsel bir biçimde açıklıyor! Bu gün dahi en büyük idealinin Türkiye ve Yunanistan’ın bir konfederasyon kurması olduğunu güçlü biçimde yazıyor.
4) Yahudi kökenli Türk işadamı, Rafael Sadi: kurduğu internet yazışma grubunda kendisi ve orada yazışan diğer Yahudi kökenli olan ve olmayan Türkler eliyle Ermeni soykırımı iddiaalarının en çarpıcı ve yaşanmış örnekleri ile çürütülmesine vasıta oluyor! ABD deki kendi cemaatındaki dostları ile birlikte Şikago kentindeki bir “Ermeni Desenformasyon Merkezi” ni ifşa ediyor ve çökertiyor.
Peki biz bu dostlarımıza sahip çıkıyor muyuz? Onların samimi inançlarla yazdıklarının dünyada yayılıp duyulmasını sağlıyor muyuz? Hayır!
Ya ne yapıyoruz?
Bu günlerde uygar dünyanın yüzyıllar önce “çözüp kenara koymuş olduğu” demokrasinin en temel prensibi olan “kuvvetler ayrılığı” prensibi ile ilgili olarak birbirimizi yiyoruz!