DEĞERLİ okurlarım, bu gün Atatürk’ün “naçiz vücudu”nun ölüm yıldönümü... Ben, itilmeye çalışıldığımız ekonomik, siyasi, etnik, dinsel keşmekeş içinde Atatürk’ü, fikirleriyle yaşatacak desteğin kaybolmasından korkuyorum. İşte o zaman gerçekten başımız sağ olsun.
* * *
Başbakan, Prof. Doğu Ergil’i Dolmabahçe Sarayı’daki çalışma odasında kabul ederek “Kürt Açılımı”yla ilgili istişare etti. Prof. Ergil’in, Başbakan’a söylediklerini bulamadım ama Fadime Özkan’la yaptığı uzun söyleşide bu konudaki tüm görüşleri var.
Prof. Ergil’in önerilerinin temelindeki görüş kendi cümleleri ile aynen şu:
“Biz, bir ulus yaratamadık aslında. Çeşitli cemaatlerden oluşan, birbirinden kuşku duyan, çatışan, parçalı bir toplum olarak geldik bugüne. Yahu bu ülkede Müslim ile gayrimüslim, Alevi ile Sünni küs, Kürdü’yle Türk’ü savaşıyor..”
Prof. Ergil’in düştüğü hata burada yatıyor. Eğer siz yola halk arasında etnik kinlerin, etnik çatışmaların varlığından yola çıkarsanız, doğal olarak bu kin ve çatışma içindeki etnik grupların birlikte yaşayamayacağı, onları birlikte yaşatacak yeni bir düzene gereksinme olduğu sonucuna varırsınız. Gerçekte ise, Ergil’in varsayım olarak kabul ettiği “etnik kin ve nefret”, 30 senedir PKK ve yandaşlarının yaratmaya çalışıp da ‘başaramadığı’dır...
Türkiye’de etnik gruplar arasında kin ve nefret yoktur, aksine sevgi ve dayanışma vardır. Böyle bir kin ve nefret olan ülkelere bakınız: Bosna’da Müslümanlara yapılanları anımsayın. Kuzey İrlanda’da onlarca yıl, Protestan ve Katolik halklar birbirini öldürmüştür. IRA’nın, terör örgütlerinin yaptıklarını söylemiyorum. Sokaktaki halk birbirini öldürmüş, mahallelerine hücum etmiş, kundaklamış, yakmışlardır. Amerika’da beyaz halk devletin gözü önünde zencilere karşı nefret örgütleri kurmuşlar, zenci mahallelerine saldırmışlar, evleri kundaklamışlar, zenci aileleri yakmışlardır.
Türkiye’de PKK 30 yıldır terör yapıyor, halkı ayaklanmaya teşvik ediyor. Kürt kökenli vatandaşların çoğunlukta olduğu bölgelerde, Türk yerleşimlerine karşı tek bir halk kıyımı yaratabilmiş midir? Ya da büyük şehirlerde yaşayan Kürt kökenli ailelere, onların yaşadığı mahallelere, evlere Kürt kökenli olmayan halkın tek bir saldırısı var mıdır?
Türkiye’de hepimizin hortumculukla, haksızlıkla, hoyrat devlet idaresi ile demokrasi eksikliğiyle ilgili ciddi şikâyetlerimiz var. Bunları, burayı kendi ülkemiz, tümümüzü de kendi milletimiz olarak benimseyerek düzeltmeye hepimiz varız. Devlet, Küt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Türk’üyle hepimizin devleti. Onu daha iyi yönetmenin yolu, hiçbir ayırım yapmadan, hepimiz için adalet, hepimiz için dürüst devlet, hepimiz için daha adil gelir dağılımı istemektir. Bizi birbirimize düşmüş gibi gösterip, bundan çıkar umanların yapmaya çalıştıkları hiç birimize yarar getirmez.
Beni üzen ve şaşırtan, değerli okurlarım, ülkemizin önemli bilim adamlarının bu gerçeği nasıl görmedikleridir.