DEĞERLİ okurlarım, bu bir ay içinde ekonomi ile ilgili olarak yazdığım dördüncü yazı. Ne yazık ki seçim döneminin belden aşağı cereyan eden çamurlu mücadelesi ekonomiyi gölgeledi. Bir de “seçim ekonomisi” adı verilen etik dışı har vurup harman savurmalar sanki ekonomide bir rahatlama varmış havası da uyandırıyor. Milli gelir ve işsizlik takamları da tek başına değerlendirildiği zaman aynı görüntüyü veriyor. Doğal olarak ilgi de ekonomi dışı konulara kayıyor.
Halbuki dünyanın en önde gelen yayın organları “New York Times” ve “The Economist” türk ekonomisinin ciddi bir risk ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Ben de ortaya çıkan tehlikeye bir kere daha değinmek ihtiyacı duydum.
Türkiye’de dış ticaret açığının cari açıktan daima daha büyük olmasına alışkınızdır. Çünkü mal ithalatı, ihracatından daha fazladır ama turist dövizleri ve yurt dışından gelir transferleri (örneğin işçi dövizleri) bu açığı küçültür. Ancak bu yılın ilk üç ayında cari açık, mal açığından da daha büyük oldu. Bu durum sanırım çok uzun zamandır, en azından benim hatırladığım dönem içinde bir ilk! Merkez Bankası’nın cari açık rakamları şöyle:
Özay Şendir
İlkbahar sonu savaş senaryosu
20 Nisan 2025
Abbas Güçlü
Aynı dili konuşamıyoruz
20 Nisan 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcının rotası denge ve seçicilik
20 Nisan 2025
Ali Eyüboğlu
“Yarım asrı geçti hâlâ şarkılarımız dillerde!”
20 Nisan 2025
Güldener Sonumut
Brexit, konfederasyon modeli ve Kıbrıs sorunu
20 Nisan 2025