“ERGENEKON/BALYOZ” vs gibi adlarla anılan ve bir hukuk olayı olmaktan süratle uzaklaşan bu “soruşturma/kovuşturma” nereye kadar devam edecek? Ben bu yaşıma geldim, çok ülke gezdim böylesine açıklanamaz, hiç bir mantık ve muhakemeye gelmez olayın peş peşe yaşandığını görmedim.
ABD’de Cumhurbaşkanı Richard Nixon’u görevden almaya ve mahkum etmeye yönelen savcılık soruşturmaları ve yargı süreci, makul, mantığa uygun, sistemli bir biçimde ve toplum doğru bilgilendirilerek yürütülmüştü. Nixon mahkum olmaktan ancak Başkanlık görevinden istifa etmek, daha sonra da yerine tayin edilen Başkan Gerald Ford’un çıkardığı “kişisel af” ile kurtulmuştu. Tarihe Watergate Skandalı olarak geçen bu olaylar, Amerikan siyasi tarihinin o zamana kadar da, ondan sonra da bu güne kadar karşılaşılmamış en girift, en olağan dışı ve en büyük hukuk/siyaset olayı idi.
O olayda dahi hiç kimse; ne Nixon yandaşları, ne karşıtları, ne Cumhuriyetçi Parti mensupları ne Demokratlar bu olayda, “Adalet mekanizması olması gerektiği gibi işlememiştir, haksızlıklar yapılmıştır” diyememiştir. Mahkemeleri siyasetin etkisi altına almak için girişimlerde bulunmamış, anayasa değişiklikleri geçirmeye çalışılmamıştır. Kimse, “10 tane atanmış adam nasıl millet iradesi ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanını muhakeme edebilir?” diye yaygara koparmamıştır. Mahkemeler bağımsız, tarafsız, hukukun, aklın ve muhakemenin hakim olduğu bir düzen içinde çalışmışlardır.
Ama bakın bu gün Türkiye’de olanlara:
- Profesörler, rektörler, doktorlar, gazeteciler, generaller, subaylar, astsubaylar sürüler halinde göz altına alınıyor. Günlerce sorgulanmak için bekletiliyor, tutuklanıyor, aylarca tutuklu olarak yargılanmayı bekliyorlar. Bu dönem içinde yaşlı başlı insanlar, hastalanıyorlar, ölüyorlar, haksızlıklara dayanamayıp intihar ediyorlar.
- Bazen avukatların itirazı ile serbest bırakılıyorlar. Evlerine gidip sevinemeden bir takım başka hakimler tarafından yeniden tutuklanmalarına karar veriliyor.
- İstanbul’da savcılar amirleri olan başsavcıyı polise dinletiyor! Bir başka kentte savcılar gene başka bir kentin başsavcısını tutuklatıyor. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bu tutuklamayı yaptırtan savcıların yetkilerini kaldırıyor. Buna kızan iktidar, HSYK hakkında söylemediğini bırakmıyor.
- Savcılar 90 kişinin gözaltına alınmasını istiyor, medya buna “Üçüncü Balyoz Dalgası” diyor. Ancak operasyonu başlatan savcıların amiri olan başsavcı operasyonu durduruyor, Savcıları da görevden alıyor.
- Tarafsız yargı sanki kendi içine sızmış ya da sızmak isteyen bazı “taraf” akımlarla mücadele ediyor. Böyle “taraf savcılar”, “taraf mahkemeler” ya da “taraf yargıçlar” görüntüsü, gerçek olmasa dahi, yargının güvenilirliğini de, bizim bildiğimiz anlamda “devlet”i de en ağır biçimde yıpratır!
- Anayasa Mahkemesi Başkanlığı da yapmış eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer “Hukuk ayaklar altında” diyor.
- Eski Cumhurbaşkanı Demirel de, anayasa ile ilgili olarak “Bu şekilde giderseniz, ‘devleti ele geçiriyorlar’ ithamından kurtulamazsınız!” diye ikaz ediyor...
Hukukun üstünlüğü böyle sağlanamaz, değerli okurlarım!