DEĞERLİ okuyucularım, “misyoner” sözcüğü genelde insana tatsız bir duygu veriyor. Biz onu “Hıristiyanlık propagandası yapan din adamı!” gibi algılıyoruz. O da doğrudur. Yani kendisini Hıristiyanlığı yayma misyonuna adamış olan insanlara da misyoner deniyor. Ama “misyoner” daha genel anlamlı bir sözcük. “Misyonu olan insan, kendine bir misyon seçmiş, ve ömrünü o misyona göre şekillendirmiş insan” olarak anlamalıyız misyoner sözcüğünü.
Türkiye’de de bu anlamda misyonerler var. Örneğin İKSEV Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü Kenan Gökkaya kendilerini toplumumuzda müzik, sanat ve kültürün yaygınlaşmasına adamış İzmirli iki misyonerdir. Ben de zaman zaman ufak bir teşekkür olsun diye bu misyonerlerimizden söz ederim.
Bugün de böyle kendini bir misyona adamış İzmirli bir hemşehriden söz edeceğim:
Dr. Selim Amato! Arkasında hiçbir büyük sermaye olmadan, doktorların ve hastanelerin çok büyük zorluklarla karşı karşıya oldukları bu dönemde bir hastaneyi yaşatıyor ve büyütüyor. Sigortanız varsa 8 lira katkı payı ödeyerek en zor ameliyatları ve her türlü tedaviyi yaptırabileceğiniz modern ve bir daha vurguluyorum büyüyen bir hastane.
Selim Amato, bütün hastanelerin kapanmakta olduğu bu ortamda büyük bir eksiği giderecek bir yeni hastane yapmak istiyor. Bu hastane, depresyon, bipolar bozukluk, panik atak, alkol ve madde bağımlılıkları, yaşlıların psikolojik bozuklukları gibi göreceli olarak hafif psikolojik bozuklukları tedavi edecek bir sağlık kompleksi olacak. Bunu geniş bir arazi içine dağılmış, hastaların kimliklerinin gizli tutulacağı bir ortamda yapmak istiyor. Bu suretle bütün Türkiye’de bu tür rahatsızlıkları olanların güvenle gelip, yatıp rehabilite olacakları büyük bir merkez oluşmuş olacak.
Türkiye’de sık sık depresyonlu hastaların intihar haberlerini okuyoruz. Çünkü tedaviye uygun tesis yok. Bugün tüm Türkiye’de, yatarak tedavisi gerekli bir depresyon hastası derin psikolojik bozuklukları olan, hatta artık tedavi olamayan hastalarla bir arada tedavi ediliyor.
Selim Amato bu amaçla kent dışında aldığı araziye izin alamıyor. Daha doğrusu tüm kurumlardan izin almış ama belediyeden izin alamamış. Belediyemiz arazide spekülasyon ve rant sağlanacağını düşünüyor olabilir. Ancak verilecek izin, arazinin başka amaçlarla kullanılmasını en sert önlemlerle engelleyecek şartlarla verilemez mi?
Burada Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek bir yatırımdan söz ediliyor. Herhalde bu yatırımın yapılmasını sağlayacak bir yöntem aranmalıdır. Selim Bey’in davet edilip konunun birlikte derinlemesine irdelenmesinin iyi bir başlangıç olacağı düşüncesindeyim, değerli okurlarım.