DEĞERLİ okurlarım, 6 Temmuz 2007 tarihinde yazdığım bir köşe yazısı geçti elime. O yazımda bir çocuk masalı nakletmişim. Son zamanlarda suikast iddiaları, ihtilal iddiaları, tutuklanan aydınlar, subaylar, intaharlar Türkiye toz duman. Bu cumartesi o yazımda naklettiğim çocuk masalını bir kere daha yazayım dedim. Belki üzerinde düşünmeye vaktimiz olur diye!
* * *
Bir otlakta büyük bir yaban öküzü sürüsü yaşarmış... Yaşarmış yaşamasına ama civardaki aslanlar da hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye... Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları...
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı... “Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor” demiş aslanlardan birisi... “Nereye gideriz” diye düşünürlerken “Bir dakika” diye bir ses duymuşlar gerilerden... Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan... “Hayır” demiş, “Hiçbir yere gitmiyoruz... Ben hallederim bu işi...”
“Haydi bir şans verelim ne çıkar” diye düşünmüşler... Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına... Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini... Topal aslan “Saygıdeğer öküz efendiler” diye başlamış lafa:
“Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik... Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden... Onun rengi aklımızı başımızdan alıyor... Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz... Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!..”
Bütün öküzler de sıcak bakmışlar bu teklife... Bir tek yaşlı benekli öküz “Olmaz” demiş ama kimseye dinletememiş sözünü...
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara... Bütün sürünün selameti için bir öküz... Gerekliymiş bu... Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış... Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra...”Acıktık” demişler
Topal aslan boz öküzün yanına giderek “Selam” diye girmiş söze: “Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz... Yalnız büyük bir problemimiz var!.. Şu sizin benekli öküz” demiş topal aslan:
“Öyle alacalı ki rengi nereden baksak görünüyor... O salındıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor... Gözümüz dönüyor... Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım... Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün...” Hepsi de “Verelim gitsin” demişler...
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar... Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar.... Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler... Aslanlarsa küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış... Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış... “Verin bize şu öküzü sonra karışmayız” derlermiş sadece...
Zavallı öküzlerin “Hayır” diyebilecek güçleri kalmamış... “Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük?” diye sormuş biri boz öküze... “Biz” demiş boz öküz, sesi pişmanlıkla titreyerek, “Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu kavgayı!..”