13 Mayıs’ta (bugün) başlayacak 78. Cannes Film Festivali ile ilgili çok ilginç bir haber okudum dailymail.co.uk’de... Habere göre festivali organize edenler, geçmiş yıllardaki gibi giydikleri aşırı dekoltelerle galasına katıldıkları filmleri gölgede bırakacaklara Cannes’da izin vermeyecekler.
Yeni kıyafet kuralları ilk kez Fransız yönetmen Amélie Bonnin’in ‘Leave One Day’ adlı filminin galasında uygulanacak.
Organizatörlerin kırmızı halıda ünlülerin giydiği ‘çıplak elbise’ trendini (başka bir deyişle, gizlediğinden çok daha fazlasını ortaya çıkaran kışkırtıcı kıyafetler) engelleme girişiminin yanı sıra yayınlanan kıyafet kuralları listesinde, “Kırmızı halının yanı sıra festivalin diğer alanlarında da çıplaklık yasaktır” ifadesi var.
Buna göre, festivalde karşılama yapan ekipler, bu kurallara uymayanların kırmızı halıya girmesini yasaklamakla yükümlü olacak.
Cannes Film Festivali’nin yeni kıyafet uygulamasını geniş şekilde işleyen haberde şu ilginç ayrıntılar da var:
“Bu ikonik mekânın artık daha muhafazakar bir kıyafet kuralı benimsediği, manşetlere konu olacak kıyafetler yerine genellikle takım elbise, smokin ve yerlere kadar uzanan gece elbiselerinin tercih edildiği anlaşılıyor.
Klasik küçük siyah elbiseler, kokteyl elbiseleri, pantolon takımlar, şık üstler ve topuklu veya topuksuz şık sandaletler de giyilebilecek.
Daha katı bir politikanın uygulanması kararı ilk kez alınacak olsa da, çıplaklık yayınlamaktan çekinen Fransız televizyonu France Télévisions yönetiminin bu kararın uygulanmasında bir rol oynayıp oynamadığı bilinmiyor.
Son zamanlarda oyuncu ve film yapımcılarından daha çok model ve influencer’ın boy göstermesi nedeniyle kırmızı halıdaki çıplaklık moda oldu.”
Hakkını aradı diye ‘namussuz’ oldu!
TGRT Haber’deki ‘Stüdyo Futbol’ programının yorumcularından Bülent Uslu’nun, hakkını hukuk yoluyla arayan bir hakem için söylediklerine bakar mısınız?
“Bir tane hakem, baş harflerini söylesem zaten ortaya çıkar da 30-32 yaşlarında bir hakem diyeyim, kendisine 60 bin TL tazminat almış, Twitter’da yazmış olduğu bir yazıdan dolayı. Tam 1.750 kişiden bu şekilde tazminat kazanmış. Kendisi 60 bin lira verdiğini söylüyor. 40 bin ile 60 bin lirayı 1.750 ile çarpın ne kadar yapar? Bakın burada hakemler haksız servet edinmeye başlamış. Biz de sosyal medyamızdan çok ağır küfürler yiyoruz. Bülent Uslu olarak bugüne kadar bir kişiye bir kuruşluk tazminat davası açtıysam namerdim. Açsaydım o hakemlerden 100 kat daha fazla para kazanırdım. O hakem 1.750 kişi yakalamış, ben 100 bin kişi yakalardım. Abartmıyorum ha... Ama bu namussuzluktur, namertliktir.”
Yayın videosundan deşifre ettiğim Bülent Uslu’nun anlaşılması zor cümlelerinin özeti şu:
Bir hakem, kendisine sosyal medyadan küfür ve hakaret edenlere tazminat davası açmış, kazanmış. Yargı yoluyla hakkını arayan hakemleri eleştiren yorumculara göre, bazıları bu işi geçim kaynağı hâline getirmiş. Sosyal medya aracılığıyla küfür ve hakaret edenleri eleştirmek yerine, bu ahlaksızlığı destekleyip, hakkını arayan hakemlerin tazminat kazanmasını ‘namussuzluk’ olarak nitelendirmek nedir?
İsmini vermediği için o hakem Uslu’ya tazminat davası açmayabilir, ama Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) bu konuyu gündemine alıp, bu yorumcuya ekran yasağı getirmesi gerekir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Dedikodu basit insanların eğlencesidir.” (Jean Racine)