Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Müzisyenlikte 30 yılı geride bırakan Burak Kut, TV8’deki O Ses Türkiye Yılbaşı Özel programındaki performansıyla boş yere müzik dünyasının Bebeto’su olmadığını gösterdi ve sosyal medyada en çok konuşulan isim oldu. İsmini ilk öğrendiğimde 90’lı yılların başında henüz lise öğrencisiydi. Şarkıcı, muhabir olarak takip ettiğim Milliyet Liseler arası Müzik Yarışması’nın favori solistiydi. Güçlü sesiyle Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’ni iki yıl üst üste birinci yapan Burak Kut, üçüncü yıl Kabataş Erkek Lisesi adına yarışıp solist dalında yine birinci olmuş liseli bir müzisyendi. Burak Kut’la 90’lı yıllardan günümüze uzanan müzik yolculuğunu, evliliğini ve yılbaşı gecesinden sonra sosyal medyada hakkında yazılanları konuştuk.

Haberin Devamı

Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’

“Çağdaşlarına oranla yeterli üretim yapmıyor” eleştirilerine hak veren Burak Kut’un sevenlerine müjdesi var. Pandemi döneminde yaptığı “olgunluk dönemi” şarkılarını bu yıl single olarak peş peşe yayınlayacak sanatçı, müzikteki 30’ncu yılı için çok özel bir albüm hazırlayacak. Burak Kut, bu albümde sevilen şarkılarını müziğin yeni yıldızlarına okutacak.

- 1994’ten bu yana profesyonel şarkıcılık yapan Burak Kut, bugünden geriye dönüp baktığında 30 yılın Z raporunu çıkarsa neler söyler?

30 yılı birkaç cümleyle anlatmak hakkını vermemek olur. Çünkü hayatım mucizelerle, çıkışlarla ve inişlerle dolu… İyi bir şey olmayacak derken inanılmaz güzel şeyler görüp, tamamdır dediğimde o işlerin öyle olmadığını gördüğüm, kadersel açıdan da çok yaşamışlığım var. Bazısı çalışmaktan kaçar ya, ben müzik konusunda çalışmaktan kaçan biri hiç değildim. 1994’ten bu yana çok güzel bir giriş yapabiliriz, çünkü çok güzel bir hatırat anlattınız bana. Ben iki yıl üst üste birinci olunca Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’nda, üçüncüsünde diğer okullardan, “Bu çocuk yine mi gelmiş. Allahım Yarabbim ne yapacağız. Birinci kesin ikinci kim olacak?” diyenler oldu. O yaştaki öğrenciler arasında birbirlerine saldıracak şekilde taraftarlık vardı. Üçüncü sene provada bohem veya rapsodi söylerken bütün okulların beni alkışladığını görünce, bana çok enteresan gelmişti. Çünkü taraflı geldikleri için dedim ki herhalde zirve bu. Ancak sonrasında anladım ki mevzu öyle değilmiş ama bugünlere kadar geldik şükürler olsun. Aralarda 7, 8 sene boşluklar oldu gibi görünse de ben o dönemde de popüler olmayan güzel işler yaptım.

Haberin Devamı

Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’

Paradigmalar oynadı!

- 30 yıl önce Bebeto olarak hayatımıza giren Burat Kut, 31 Aralık akşamı çıktığı O Ses Türkiye’de bir anda en çok konuşulan insan oldu. Böyle bir reaksiyon bekliyor muydunuz?

Bende, bir çıkacağım ve insanlar beni konuşacak hırsı hiç yoktur. Medya dâhisi diyebileceğim Acun (Ilıcalı), “Yaparsa bu yapar mı?” dedi bilmiyorum. Beni aradığında öyle hazırlık süreci falan da yoktu. Stüdyolarda TV şovu yapmak bazen diz titretir. Allah’tan tecrübe büyük bir yol arkadaşı olduğu için bende, bir anda kafamda şimşekler çakmaya başladı, ne yapmalıyım diye. Allah da nasip etti. Ortak bir paydada buluşabildiğimizi gördüm. Bu beni mutlu etti, yüreğimi ferahlattı.

Haberin Devamı

- “Burak Kut bebeleri pistten aldı”, “Şarkıcılık dersi verdi” gibi yorumlar vardı. Onlara “Ben de bebeydim bir zamanlar”, “İlham verebildiysem ne mutlu” şeklinde mütevazı bir karşılık verdiniz. İnsanlar mı abarttı yoksa siz, büyüdükçe küçülmenin peşinde misiniz?

Bebe olduğum zamanları sen bilirsin abi… Paradigmaların yerinden oynadığının farkındayım. Demek ki oynaması gerekiyormuş, ben de vesile olmuşum.

- Açıklamanızdaki, “Yaptığın işi sevince, sesi bir enstrüman gibi düşünüp, çalışınca oluyor” cümleniz midir sizin sırrınız?

Mesleki sırrım diyebiliriz. Bazen bana soruyorlar, “Sen niye yoksun?” diye. Bundan anlıyorum ki aktif olarak hep ekranlarda olmak gerekiyor. Ancak ben yıllar önce sessizliği seçtiğim için o yönden çok aktif olamadım. Oysa ki askerlik dönemimde kışlalara, dağ karakollarına gittim. Oradaki insanlara moral vermeye çalıştım. Beni piyasada yok zannettikleri dönemlerde TRT’nin Okul televizyonunda ‘Biz de varız’ diye sosyal sorumluluk projesi yaptım, otistik çocukların katıldığı. Çok zor bir projeydi. Senfonik konserler verdim. Hocalarım bana çok kızardı, “Dünya çapında bir tenor olacakken sen gittin pop işlerine elini kolunu kaptırdın” diye… Onlarla ödeşebilmek için senfonik konserler yaptım.

- “Enstrüman gibi düşünmek” ne demek?

İşinde virtüöz olabilmek için bu işe başladığı ilk gün gibi her gün sekiz saat boş tel çekiyor. Adam virtüöz olmuş ama öyle kalabilmek için her gün çalışması gerekiyor. Ses de bir enstrüman. Uzunca bir süre çalışmayıp birden bağırdığın zaman ses telleri sana karşılık vermez. Ben bunu yıllar önce öğrendim. İnternetin hayatımıza girmediği yıllarda Pavarotti’nin ses temrinlerini Amerika’dan fakslatırdım kendime. Notalarını, nasıl çalıştığını öğrenmek için. O kadar uğraş verdim işim için.

Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’

MEB yazısıyla transfer oldum!

- Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi öğrencisiyken, Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’na Kabataş Erkek Lisesi’nin solisti olarak katılmanız nasıl oldu?

O yıllarda Kabataş Erkek Lisesi’nin yatakhanesinde kalıyorduk. Rahmetli babam, amcam Kabataş Lisesi mezunu. Onların okuluna ödül kazandırmam ayrı bir gururdu benim için. Tıpkı bir futbolcu transferi gibi olmuştu. Güzel Sanatlar’dan beni Milli Eğitim Bakanlığı’nın transfer yazısıyla Kabataş Lisesi adına sahneye çıkarttılar. Çünkü bizim ve Kabataş’ın müzik hocası aynıydı. Rahmetli Faris Akarsu, bana müziği derinlemesine öğreten insandır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın transfer yazısıyla Kabataş Erkek Lisesi adına yarıştım ve o yıl da birinci olmuştum.

Şarkıcı olmadan önce çocuk oyunculuk yaptım

- Burak Kut şarkıcılığın dışında birçok film ve dizide oynadı. Oyunculuk sizin için hobi mi yoksa ikinci bir meslek mi? Vücudunu enstrüman gibi kullanan bir oyuncu musunuz?

Sayılır… Müzikte ben oldum diye bir şey yok. Müzik eğitimimde sahne üstünde replikler söyleyip, dansla birleştirdiğim için oyunculuk gönlümde yatan aslanlardan biriydi. Benim oyunculuğum şarkıcılıktan eski bu arada. Rahmetli babam beni keşfetmişti. O zaman ünlü oyuncuların muhasebeciliğini yapardı. O oyunculardan biri de Cihat Tamer’di… Beni ona götürmüşlerdi Bakırköy’de. Fotoğraf çektirmişlerdi ‘Bu çocuk artist olur’ diye… Hatta Cihat Tamer’in “Üçüz” diye bir filminde oğullarından birini oynadım. Bir lira vermişti bana, tadı hâlâ damağımda. 1992 falandı. Sonra oyunculuğumu kliplere aktardım. “Yaşandı Bitti” ilk örneğidir bunun. Oyunculuğu seviyorum. İyi bir proje gelirse oyunculuğa devam edeceğim. Yönetmenlerin çalışma disiplinimden dolayı gelip beni tebrik ettiğini bilirim. Bir şarkıyı bestelerken bile sahnede nasıl dururum, klibinde nasıl oynarım gibi kendi kendime ayakta dolaşır, yaşarım onu. Dışarıdan biri görse, “Deli midir nedir bu? Evde bir oraya gidiyor, bir buraya” der.

Sezen Aksu’nun “15 yıl sonrasının” dediği şarkı

- “Yaşandı Bitti Saygısızca” hem şarkı hem de söz olarak insanların diline pelesenk oldu. İlk başta aldığın reaksiyonla bugünkü arasında fark var mı?

Var, çünkü bu benim yıllarca kafama takılmış bir konudur. Kendi çapında iyi bir şey yaptığında buna olumsuz tepki gelemez herhalde diye düşündüğünde şaşırıyorsun hâliyle. Gençlik yıllarımda olumsuz eleştirilere canım çok sıkılıyordu. Biraz sabretmek gerekiyormuş! Kendini metheden biri değilim ama ben zamanın ötesinde olduğunun farkındaydım o şarkının. O zaman cep telefonları yaygın değildi. Sezen Aksu beni ev telefonundan aradı. “Oğlum sen ne yapmışsın öyle? 15 yıl sonrasını yapmışsın” dedi. 30 sene sonra bu şarkıyı konuşuyoruz. Bu şarkıyı 94’te bestelemeye başlamıştım, 95’te de çıktı. Tutkuyla yazıldı o şarkı. “Yaşandı Bitti”nin bugün bile konuşuluyor olması bir besteci olarak beni çok mutlu etti, amacıma ulaşmış gibiyim.

“30’ncu yıl albümümde yeni yıldızlar da olacak”

- Yeni nesil şarkıcılardan beğendikleriniz var mı?

İsim saymaktan yana değilim. Birini unuttuğun zaman hak geçiyor gibi oluyor çünkü. Müzikteki 30’ncu yılım nedeniyle özel bir proje, bir saygı albümü yapmayı düşünüyorum. O arkadaşlarla o projede bir araya geleceğiz. 2010’lar veya 2020’lerde çıkanlar da dahil olmak üzere önce bir albüm, sonrasında da bir gösteri yapma niyetindeyim. Daha çok yeni arkadaşlar olacak ama 90’lardan da bu insan nerede, bize bir şarkı söylesin diyeceğim dostlarım da var.

Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’

“Tarihi fırsattı”

-  Şimdiye kadar Sarah Brightman, Mehveş Emeç, Sakis Rouvas ve Meyra ile düet çalışması yapan Burak Kut’un bundan böyle düet yapmak istediği kimler var?

Şu an bir düet planı yok kafamda. Bu sanatçıların hepsi kıymetli ama Sarah Brightman olayı bambaşka. Çünkü klasik müzikle ilgilenenler bilir ki, Sarah Brightman bir idoldür o dünyada. Benim 25-26 yaşında onunla yan yana gelme cesaretini göstermem ve başarılı ayrılmam büyük olaydır. Beni yeni hazırladıkları bir müzikal için Londra’ya davet ettiler, tarihi bir fırsattı ama inanın vaktim yoktu. Bir yıllık programım ve sözleşmeli işlerim olduğu için gidemedim. O yıllarda ben bir içecek firmasıyla çalıştım. Şirket benim motosiklete binmemi yasaklamıştı, sözleşmeye bunu madde olarak koymuşlardı. Ama ben ne yaptım? O ana kadar kullanmadım ama konsere motorla çıktım.

“Ailemle huzur içindeyim”

- 14 yıl önce Dr. Cansen Yeni ile yaptığınız evlilik ve 13.5 yaşındaki kızınız Aden hayatınıza neler kattı?

Ben aileci biriyim zaten. Hep bir ailem olsun isterdim. Eşim de çok başarılı bir doktor. Evlat sevgisi bambaşka. Düzen ve huzur açısından ev bambaşka. Göz önünde olan insanlar için nefsine ve içindeki ego canavarına kolay kolay hakim olamayacağın çok hikâyeler yaşanıyor. “Para ve şöhretin gücünü birine verip test etmek lazım” derler, ben oralardan başarıyla çıktığımı düşünüyorum. En önemli özelliklerimden biri ailemle huzur içinde yaşamam olabilir.