Kanal D’nin yeni sezon dizisi ‘Dilek Taşı’, ikinci haftasında üç kulvarda da reytinglerini artırdı. Televizyon sektöründe bir dizinin ilk bölüm reytingi yapılan tanıtıma, sonraki bölümlerin reyting başarısı veya başarısızlığı ise bizzat yapıma fatura edilir.
O yüzdendir ki, ikinci bölüm reytingi ilk haftadan daha iyi olan yapımlar yürür gider... Yaşar İrvül ile Efe İrvül’ün yapımcı olduğu; Salih Bademci, Hazal Subaşı ve Ozan Dolunay’ın başrollerini paylaştığı ‘Dilek Taşı’ için öngörüm, bu dizi her hafta üstüne koyar ve yürür giderdi.
Nitekim ‘Dilek Taşı’nın ikinci bölüm reytingleri yanıltmadı beni...
İşte dizinin ilk iki bölüm reytingleri:
1. Bölüm, Total: 3.92,
2. Bölüm, Total: 4.65,
1. Bölüm, AB: 4.09,
2. Bölüm, AB: 5.22,
Dünyada ne İstanbul gibi üç imparatorluğa başkentlik yapmış kadim kültüre sahip bir şehir, ne de Boğaziçi gibi Asya ile Avrupa kıtası arasını süsleyen bir güzellik yok...
İstanbul ve Boğaziçi’nin marka değeri çok, ama kıymetini biliyor ve hakkını teslim ediyor muyuz?
Maalesef hayır...
İstanbul’un ve Boğaziçi’nin marka değerine her yıl kendi çapında katkı sağlayan bir organizasyon var; Bosphorus Cup...
Boğaziçi’nde rengarenk onlarca yelkenliyi yarışırken izlemek, fotoğraflarına bakmak bile başlı başına bir keyif...
Bu yıl 21-23 Eylül tarihlerinde yapılacak Bosphorus Cup’a 11 ülkeden (İtalya, İsviçre, İngiltere, Fransa, Romanya, Rusya, Bulgaristan, Yunanistan, Slovenya, Gürcistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) yarışmacı katılacak. Geçen yıl 75 teknenin yarıştığı Bosphorus Cup’a bu yıl 40’ı yabancı olmak üzere, toplam 85 tekne katılacak.
Yazar Murathan Mungan, ölüm yıl dönümünde Yılmaz Güney için şunları yazdı:
“Yılmaz Güney’in ölümünün 37’nci yılı. İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmanın yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi.
Bir daha kimse boynunu hafifçe yana kırarak, hüzünlü bakarken, içimizin en ücra yerine dokunamadı.”
Yazar Murathan Mungan’ın Yılmaz Güney tweet’ine ilk ciddi itiraz beklenmedik bir isimden, oyuncu Farah Zeynep Abdullah’tan geldi:
“Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği! Kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim.”
Yılmaz Güney, Murathan Mungan’ın yazdığı gibi “Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği” midir?
Bunu bilmiyorum, ama şunu biliyorum.
Yılmaz Güney, Murat Mungan’ın yazdığı gibi iyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu ve iyi bir senarist miydi?
Oyuncu ve yönetmen olarak çok beğendiğim Clint Eastwood’la ilgili okuduğum bir haber çok şaşırttı beni.
Neden ki?
93 yaşındaki oyuncunun yaptığı eylemle Amerikan Yönetmenler Birliği’ni kızdırıp, Hollywood’da ‘Eastwood Kuralı’ uygulattığını bilmiyordum.
Sanatçı bunu nasıl mı başardı? ndyturk.com’daki habere göre şöyle:
Clint Eastwood, kovboy filmlerinde canlandırdığı karakterlerle kimliğini inşa ederek adını duyurdu. Yönetmen olarak benzersiz çekim tarzıyla ün ve ödül kazandı.
Tom Hanks’in yönetmenlik tarzını anlatırken, “Oyuncularına at gibi davranıyor” diyen Eastwood, Hollywood’un iç işleyişini önemli ölçüde değiştiren kişi aynı zamanda...
‘Kanunsuz Josey Wales’ (The Outlaw Josey Wales) ve ‘The Rebel Outlaw: Josey Wales’ adlı romana dayanıyordu ve Clint Eastwood kitabın haklarını almak için gereken miktarın büyük bir kısmını kendi ödemişti.
Yönetmeni kovdurdu
Spotify, dünyada ve Türkiye’de en çok dinlenen şarkıları açıkladı. Listeye görenlerin çoğunlukla, “Bunlar kim? Bir, iki şarkıcının dışında hiçbirini tanımıyorum” diyeceğine eminim.
Spotify abonesi değilseniz İrem Derici, Simge ve Emir Can İğrek dışındaki isimler tanıdık gelmeyebilir size...
Neden mi?
Çünkü dijital müzik platformlarının abonelerinin ezici çoğunluğu gençler ve çocuklar...
Her dönem yetişkinlerle gençlerin müzik zevkleri farklıydı. Dijital dünyada her şey kayıt altında olunca aradaki fark daha net ortaya çıktı...
Bu yaza damga vuran şarkı veya şarkıcılar çıkmadı... O yüzden koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denmesi gibi bir şey bu liste.
Listenin ikinci ve üçüncü sırasındaki şarkılara dikkatinizi çekmek isterim.
Kanal D’nin ilk bölümünü bu akşam yayınlayacağı dönem dizisi ‘Dilek Taşı’nı salı sabahı izledim.
Ön izleme için The Marmara Oteli’nin içindeki Okra İstanbul’a gittiğimizde masalarda bizleri 43 yıl öncesine götüren Hürriyet gazetesinin tek yaprak ve iki sayfalık nüshası vardı.
Dizi için özel hazırlanan gazetenin manşetinde ise Gülden Karaböcek’in ‘Dilek Taşı’yla rekor kırdığı haberi vardı.
Gazetenin tarihine baktım; 7 Eylül 1980...
Türkiye için çok önemli bir aydır 1980’in eylülü...
Demokrasimize büyük bir darbe vuran ‘12 Eylül İhtilali’ o ay yapıldı çünkü...
O günleri yaşayan biri olarak Kenan Evren’in TRT’de okuduğu darbe bildirisi aklıma geldi.
Birincisi gibi ikincisi de büyük ilgi gören FoodFest Antalya’da ‘Gastronominin Nobeli’ olarak adlandırılan 2023 Bask Dünya Aşçılık Ödülü’nü kazanan Ebru Baybara Demir’le karşılaşınca, merak ettiklerimi sordum.
Ebru Baybara Demir, Ali Eyüboğlu
Demir, kazandığı bu ödülden çok önce İskenderun’da depremzedelere dağıttığı aşlarla gönlümüzü fetheden bir şef. Temmuz sonuna kadar yemek, o tarihten bu yana günde bir-iki TIR soğuk su dağıtmaya devam eden şefe, bundan sonra deprem bölgesinde yapacaklarını sordum, şunları söyledi:
“Geçen ay İskenderun Kaymakamlığı, İskenderun Belediye Başkanlığı, Çeçen Vakfı ve AFAD’la protokol yaptık, İskenderun İbrahim Çeçen Vakfı Konteyner Kent Sosyal Tesisleri bize tahsis edildi. 15 Eylül’den sonra da orada olacağız.”
Geçen eğitim öğretim döneminde depremzede öğrencilere kahvaltı veren şef, aynısını yapmaya devam edecek mi? İşte Demir’in yanıtı:
“Bir öğretmenin bize, ‘Çocuklar okula aç
‘2. FoodFest’ için Antalya’ya giderken seyahat kitabı olarak yanıma Ece Soyer Demir’in yazdığı ‘SMA Bir Umuttur Yaşatan İnsanı’nı aldım...
AnadoluJet’in uçağı Antalya’ya indiğinde kitapla birlikte ben de bitmiş gibiydim!
Neden mi?
Bebeklerine SMA teşhisi konulduktan sonra 27 yaşındaki öğretmen bir anneyle meslektaşı eşinin yaşadıkları çaresizliği ve döktükleri gözyaşlarını ağlamadan okumak elde değildi çünkü...
Genç anne yaşadıklarını öylesine içten ve öylesine duygusal ve dokunaklı yazdı ki, gökyüzünde süzülen uçakta değil; Mehmet-Ece Soyer Demir çifti ve bebekleri Cemil Meriç’le birlikte hastane koridorlarında dolaşıyordum sanki...
Doktorun, “Aklımda bir hastalık var, umarım o değildir” diyerek yaptırdığı tetkikler, 2.5 aylık bebeklerinin ölümcül bir hastalık olan SMA’lı (Spinal Musküler Atrofi) çıkınca dünyaları başlarına yıkıldı ailenin...
Çocuklarının iyileşmesi için hiçbir şey yapamamak...