29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarınca kurulan Türkiye Cumhuriyeti artık 100 yaşında...
Bir ülkenin 100’üncü yılını kutlamak, her kuşağa nasip olmaz...
Bu gururu yaşayan şanslı bir nesiliz.
T.C. 100, ben ise 62 yaşındayım.
Kendimi bildim bileli vatan, bayrak, Atatürk, Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi kırmızı çizgilerim, Allah, Peygamber ve Kur’an en kutsallarım oldu.
Atatürk’ün, “Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz!” dediği nesiller, demokrasiye vurulan darbelere, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarına rağmen başardı bunu.
Atatürk’ün, “Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek”le görevlendirdikleri, Ulu Önder’in ‘Gençliğe Hitabesi’nde de dikkat çektiği gibi, ‘dahili ve harici bedhahlar’lara inat bir asırdır “İlelebet Cumhuriyet” dedi, demeye de devam edecek.
Dünyada Cumhuriyetle y&ou
29 Ekim’de 100’üncü yılını kutlayacağımız Cumhuriyet için bir dizi eser yazıldı, bestelendi, yorumlandı ve klibi çekildi.
Bu eserlerin hepsi bu konuda en büyük jüri olan halkın önüne çıktı.
Hangileri mi onlar?
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına özel bir marş için düzenlediği yarışmaya katılan 400 eser arasından söz ve müziği İlker Kömürcü’ye ait ‘100. Yıl Marşı’ birinci seçildi. Eser ilk kez Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri’nde kamuoyuna tanıtıldı.
Fazıl Say, Cumhuriyetin 100’üncü yılı anısına Ayten Mutlu’nun ‘Ver Elini’ şiirini besteledi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Fazıl Say piyanosunun başına geçip çaldı, ona eşlik eden koro da marşı ilk kez söyledi.
Erol Evgin, sözlerini Dr. Selma Çuhacı’nın yazdığı ‘100 Yılda Yüz Akıyla’ marşını besteleyip, okudu ve ona klip çekti.
Tarkan
Pazar günü Güngören 100. Yıl Kitap Fuarı’ndaydım... Güngören Belediyesi’nin düzenlediği, Belediye Başkanı Bünyamin Demir’in büyük önem verdiği fuara gitmemin sebebi söyleşiydi. Radyoseverlerin ‘Onur’un Taksisi’ programından tanıdığı Onur Sakar ile Seher Kılıç sordu, ben de mesleki tecrübelerimi anlattım.
Reyonları dolaşıp, benlik kitap bakmak için biraz erken gittim fuara. 29 Ekim’e kadar sürecek fuar, hafta sonu ve havanın güzel olması nedeniyle bayağı kalabalıktı.
Bütün standları dolaştım, Yasemin G. İnceoğlu ve Savaş Çoban’ın derlediği, yeni bir yayın olan ‘Popülizm ve Medya’yı bulamadım, ama elim boş dönmedim fuardan.
Güngören 100. Yıl Kitap Fuarı’nda, Kieron Connolly’in yazdığı, Mehtap Gül Ayral’ın Türkçe’ye çevirdiği ‘Hollywood’un Karanlık Tarihi’ adlı şahane bir kaynak kitap buldum.
Marilyn Monroe’un, “Hollywood, öpücüğünüz karşılığında 1000 dolar, ruhunuz içinse 50 sent
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say’ın, İsviçre’nin Zürih, Bern, Cenevre ve Luzern’de vereceği konserler Filistin’e destek açıklamaları nedeniyle iptal edildi. Sanatçı, yaşadığı şaşkınlığı sosyal medyasından yaptığı şu açıklamayla dile getirdi:
“Migros (İsviçre) firması yetkilileri sebep olarak, İsrail-Filistin gerilimi konusunda sosyal medyamda yansıttığım fikirlerimi gösterdiler. Tüm yazdıklarım hiçbir değişiklik olmadan sosyal medyamda durmaktadır. Ben barıştan yanayım. Tüm açıklamalarım da barış içindi. İsrail’e 24 yıldır giden biriyim. Hepimiz gibi terör olaylarından üzüntü duydum. Netanyahu’nun hiçbir geleceği olmayan savaş siyasetini, çok yanlış ve canice bulduğumu da yazdım. Ve son olarak; Erdoğan’ın bu konudaki yaklaşımını, her iki tarafa karşı da ‘sağduyulu ve barışçıl’ buldum, destekledim. Ben Avrupa’da ifade özgürlüğüne güven duyulur, karanlık ve anlayışsızlık yaşanmaz diye bilirdim. Bu rahatsız edici olay babında güvenim oldukça
Hamas’ın yaptığı baskında sivilleri öldürmesi, rehin alması gibi o günden bu yana Filistin’e bomba yağdıran İsrail’in başta çocuklar olmak üzere binlerce masumu katletmesi, Gazze’de hastaneyi ve çocukların sığındığı BM okulunu bombalaması insanlık suçu...
“Ne kadar bağırırsan bağır, ölenler Müslüman, öldüren İsrail ise dünya sağır” gerçeğiyle bir kez daha yüz yüze geldiğimiz bu günlerde ‘@gal_gadot’ adlı Instagram hesabı, “I stand with Israel” (İsrail’in yanındayım) sloganı altında İngilizce paylaşım yaptı:
“Ben İsrail’in yanındayım, siz de olmalısınız” çağrısını beğenenler arasında Burcu Esmersoy da vardı. Sunucu bu yüzden büyük tepki toplayınca, sosyal medyasından şu açıklamayı yaptı:
“Çok üzgünüm. Gazze’deki El Ehli Hastanesi’nde meydana gelen 500’e yakın sivilin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı saldırı dahil olmak üzere yaşanan bu korkunç kıyıma ve suçsuz, masum insanlara
Duygu Nebioğlu’nun sosyal medyasından yazdıkları, Kanal D’deki ‘Neler Oluyor Hayatta’ programında anlattıkları ve Metin Akpınar’ın açıklamasından sonra ortaya çıkan tablo şu:
30 Mayıs 1988’de Suphiye Oran, ikizleri Duygu ve Sevgi’yi dünyaya getirdi. Anne çocuklarını altı aylıkken Çocuk Esirgeme Kurumu’na verdi. Öksüz ikizleri altı yaşına geldiklerinde öğretmen Emine-Özdener Nebioğlu çifti, evlat edinip öz çocukları gibi baktı, özel okullarda okuttu.
10 Eylül’de ikiziyle fotoğrafını paylaşıp, altına “Var bizim de bir hikâyemiz” notu düşen Nebioğlu, ekimde o hikâyeyi açıklayınca okuyanlar şoke oldu:
“Adım Duygu Nebioğlu, 88 yılında Antalya’da yaşama tutundum. Bebekliğim, çocukluğum zor şartlar altında geçti. 94’te Nebioğlu Ailesi tarafından evlat edinildim. Serüvenimin devamında biyolojik ailemin ve soy ağacımın merakına düştüm. Bu düşünce beni Türk toplumuna mal olmuş Sayın Metin Akpınar’a ulaştırdı.
Metin Akpınar’ın babam olduğu yargı kararı
Diyarbakır Sur Kültür Yolu Festvali’nde ilgimi çeken etkinliklerden biri, ‘Fark Yaratan Kadınlar Sergisi 2023’tü... Türkiye Jokey Kulübü’nün düzenlediği sergide, fotoğrafları ve hikâyeleri yer alan kadınlar; otomobil tamirciliği, boyacılık, kamyon şoförlüğü, erkek berberliği, nalbantlık ve seyislik gibi erkek egemen iş alanlarında kendilerini gösterenlerdi.
TJK fotoğraf sanatçısı Kadir Çivici’nin hepsini atlarla çektiği, erkeklerin işlerini elinden alan o kadınlar şunlardı:
* Seyis Özlem Akça.
* Jokey Sinem Aydın Özen.
* Boyacı ve duvar ustası kardeşler; Duru Tümer ile Merve Karahan.
* Süpürgeci Hanife Kaçmaz.
* İzmir’in kadın itfaiyecileri; Bahar Akdağ, Aslısüsen Oktay, Binnaz Baykal, Devrim Özdemir ve Gülşah Demirel.
Sur Kültür Yolu Festivali için cuma gününden beri Diyarbakır’dayım... Geçen yılki festivale, 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden gelmiştim. Bu yılki planım da öyleydi, ama 7-14 Ekim arasında yapılması planlanan 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali malum, ‘Kanun Hükmü’ belgeseline kurban edildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en eski film festivalini yapamadı ama bu yıl ‘100 günde 11 festival’ parolasıyla yola çıkan Kültür ve Turizm Bakanlığı, ilkine oranla Diyarbakır Sur Kültür Yolu Festivali’nin içeriğini daha da zenginleştirerek başlattı. Ancak bakanlık ilk gün akşamüstü festivalin süreceğini, ama tüm konser ve gösterilerin iptal edildiğini açıkladı.
14 Ekim’de başlayan ve dokuz gün sürecek festival; ziyaretçilerini, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yapay zekâ ürünü fotoğraflarıyla karşılıyor. Cumhuriyet Müzesi’nden alınan binin üzerinde Atatürk fotoğrafı ‘Bir