Ankara’daki Yaşama Tutunan Patiler Derneği’nin başkanı Buket Özgünlü, kız kardeşi Demet Kılıç ve eniştesi Ertan Işık tutuklandı.
Haklarındaki iddiaları okuyunca kanım dondu.
Sahipsiz köpeklere sahip çıkmak için kurulan bir derneğin yolsuzluk merkezi ve zenginleşme aracı olması inanılır gibi değil.
Bakar mısınız Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü hakkındaki iddialara:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü soruşturmada Yaşama Tutunan Patiler Derneği yöneticilerinin toplanan paralarını uhdelerine geçirerek haksız kazanç elde ettikleri tespit edildi.
Toplanan deliller ve Sayıştay uzman denetçilerinden alınan bilirkişi raporuna göre yaklaşık 20 milyon lira haksız kazanç söz konusu.
Şüpheliler, derneğe ait barınaktaki hayvanların mama ve diğer ihtiyaçları için topladıkları paraları kurdukları şirketler üzerinden amacı dışında kullanıp haksız kazanç sağladı.
İnsanoğlunun interneti icat etmesinden bu yana bir dizi platform ve uygulama girdi hayatımıza... Önce bu mecraların kuruluş tarihlerini paylaşacağım, sonra hayata etkileri üzerine çarpıcı birkaç örnek vereceğim.
1994 - Yahoo
1998 – Google
2003 – Skype
2004 - Facebook
2005 – Youtube
2006 – Twitter
2009 – Whatsapp
“Dünyaca ünlü modacı Donatella Versace, sosyal medya hesabından Hande Erçel’in fotoğrafını yayınladı.”
Bu haberi okuduktan sonra Donatella Versace’nin 20 fotoğraflı postunda Hande Erçel’den başka kimlere yer verdiğine baktım, o ünlülerin takipçi sayılarını merak ettim ve ortaya şöyle bir liste çıktı:
Karol G: 70.4 milyon
Jennifer Lopez: 250 milyon
Lewis Hamilton: 38.1 milyon
Hande Erçel: 31.5 milyon
Lily Collins: 29 milyon
Joe Jonas: 12.4 milyon
Kurup, yönettiği silahlı suç örgütü sayesinde yıllarca krallar gibi bir hayat yaşayan Adnan Oktar, Temmuz 2018’den beri hapiste. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Adnan Oktar ve suç örgütü üyelerine verdiği cezayı Yargıtay 1. Ceza Dairesi onadı.
Adnan Oktar’ın suç örgütü kurma ve yönetme, cinsel istismar ve cinsel saldırı, eğitim öğretim hakkının engellenmesi, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından aldığı toplam ceza 8 bin 463 yıl 4 ay hapis.
Kesinleşen yargı kararından sonra Adnan Oktar’ın Silahlı Suç Örgütü’nün 2 milyarı bulan serveti hazineye geçti. Adnan Oktar’la hapisteki suç örgüt üyeleri için yolun sonu geldi, ama dışarıdaki yandaşlarının ümitleri henüz tükenmedi.
Türk Ceza Kanunu Madde 215’e göre, “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar
“Bu ülkenin seliyle, yangınıyla, tufanıyla ben niye mücadele ediyorum abi? Bu işin birimleri var. Eşimin karnı burnunda, biz arabayı hazırlıyoruz Kahramanmaraş’a gideceğiz yardıma, karım telefonda ‘Vinç ayarlayabilir miyiz?’ diyor. Ulan ‘Bir dakika’ dedim, benim karım doğuruyor. Benim karım doğururken benim Kahramanmaraş’ta ne işim var? Tamam deprem oldu bu acıyı yaşıyoruz o yüzden oradayız zaten ama biz bunu neden yapıyoruz, neden yani? Saat sabah dört, akıl alır gibi değil, diğer çocuğum yukarıda uyuyor. Burada hata yapıyoruz, biz bu manipülasyona neden kapıldık ya? Biz neden koşturuyoruz? Elimizde kovalarla ormana falan...”
Oyuncu Ali Atay’ın bu sözlerine sosyal medyada tepki yağınca onun gibi düşünenler hemen karşı atağa kalktı.
“Ali Atay, Gezi Parkı eylemlerinden arkadaşımız onu kimseye yedirmeyiz” diyecek yürekleri yok, ama “Yanlış anladı, aslında söylemek istediği şu” veya “Ciddi bir sistem eleştirisi yapan Ali Atay’ın sözlerini tercüme etmek bana düştü” diye yazıyorlar.
İnsanları
6 Şubat depremlerinden sonra devlet adına bir yetkili, halkı yardıma çağırdı mı?
Hayır...
Çünkü devletin ilgili tüm kurumları bölgeye akın etti...
‘Asrın felaketi’ olarak adlandırılan 6 Şubat depreminin kurtarma çalışmaları sırasında elbette ki aksaklıklar, hatalar oldu. 11 ildeki on binlerce enkazı kaldırıp, insanları kurtarmak kolay bir iş değildi çünkü...
Deprem sonrasında sosyal medyada yazılanlar neydi?
“Devlet nerde?”
“Çocuklar kaçırılıyor.”
“Enkazlar soyuluyor.”
Pınar Altuğ, iki gündür X platformunda gündem. Altuğ’u, insanların diline dolamasının sebebi yaptığı şu açıklama:
“Bu tipin müsaade edeceği ters köşe olabilir ancak... Kötü kadın olur ancak. Hep iyi bir kadın, anne filan falan oynadım, ama -atıyorum- benden köylü kadını çıkmaz.”
Ne var bunda?
Ülkemizde o kadar çok haddini bilmeyen var ki o yüzden Altuğ’un bu sözleri onlara garip geldi.
Oyuncunun bu sözlerinden köylü kadınlarını küçümsediğini çıkaranlar oldu.
“Oyunculuk yeteneğim yok bu sebeple köylü kadını oynayamam diyememiş, benim tipim köylü kadını oynamaya müsait değil demiş” diye yazan bile var.
Yıllarca giydikleri kıyafetlerle köylü kadınını canlandıracağını sanan botokslu, dolgu dudaklı, silikonlu oyuncular izledik. Hepsi de yetenekli oyunculardı, ama hiçbir zaman canlandırmaya çalıştıkları köylü kadın imajı izleyenlere geçmedi.
90’lı yıllar ve pop müzik deyince akla gelen şarkıcı Aşkın Nur Yengi’yi Sezen Aksu’ya vokalistlik yaptığı dönemden tanırım… Sezen Aksu ekolünün ilk öğrencisi “Sevgiliye” adlı albümüyle yaptığı çıkıştan bu yana yakından takip ettiğim bir şarkıcı. Çünkü şarkıcı, sadece başarılı bir yorumcu değil, işini iyi yapmaya çalışan ve müzik dünyasında kimseyle kavga etmeyen iyi bir insan… Haluk Bilginer’le 16 yıl süren evliliğinden olan 17 yaşındaki kızı eğitimini İngiltere’de sürdürdüğü için sıkça Londra’ya gidip gelen şarkıcıyla 90’lı yıllardan günümüze ufuk turu yaptık. Aşkın Nur Yengi’yle kızı Nazlı, eski eşi Haluk Bilginer’le ilişkilerini ve son zamanlarda müzik adına yaptıklarını konuştuk.
1990’da yayınlanan “Sevgiliye” adlı albümle büyük bir çıkış yapan ve popun patladığı 90’lı yılların ilk yıldızısınız. Aradan geçen 34 yılda birçok isim kayboldu. Siz ayakta kalmayı nasıl başardınız?
Çok