Orman yangınlarını söndürme-ye gelen Azerbaycan askerleri için söyledikleri yüzünden büyük tepki çeken estetik doktoru Nüket Eroğlu, bir video daha çekti ve ilginç açıklamalar yaptı. Eroğlu, Instagram’ından video’sunu paylaşırken de şunları yazdı:
“Talihsiz bir saldırıya cevabımdır. Ülke mahşer yeri. Sanırım gündem benimle değiştirilmek isteniyor. Uçak yok. Kiralıklar da bozuk. Seyrediyoruz haliyle. Bu ucuz manipülasyonla dikkat dağıtacaklar akıllarınca. Türk milleti bu kara algı yönetimini yemez.”
Amacım Eroğlu’nun söylediklerini deşifre edip, yayınlamak ve ardından görüşlerimi yazmaktı. Eroğlu’nun sözlerini yazıya dökünce mümkün olmadı bu. Alice’nin tamamını ayırsam Karadağ’da coşan Eroğlu’na yetmeyecekti bu… O yüzden söylediklerinden en ilginçlerini seçip yorumlamaya karar verdim. İşte Eroğlu’nun açıklamaları, işte gerçekler:
‘Simsiyah medya’
“Ormanlarımız yanıyor, canımız acıyor, biz birbirimize düşüyoruz
İnsanların bir günde “kahraman” bir günde “hain” ilan edildiği Türkiye’de oyuncu İbrahim Çelikkol, Marmaris’te katıldığı yangın söndürme çalışmasıyla birçok insana ders verdi.
Nasıl mı?
Benim gibi merak edenler sosyal medya hesaplarına girip bakabilir İbrahim Çelikkol’u yangın sürecinde neler paylaşmış diye?
Çelikkol’un Facebook hesabı yok ama Twitter ve Instagram hesapları var.
Başta Mustafa Sandal olmak üzere İbrahim Çelikkol’un bir itfaiyeci ve ormancı gibi yangın söndürmeye çalıştığı dönemde çekilip, sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videolara rastlamak mümkün.
Ancak İbrahim Çelikkol’un yangın söndürme çabalarını anlatan bir tane paylaşımı yok.
Alevler ormanları ve içindeki canlıları yakarken birileri gibi işin şovunda değil, yangını söndürmenin peşindeydi de ondan.
Sabahtan akşama yangınla mücadele ettikten sonra, “Bugün de buralarda mücadele ettik alevlerle” deyip çektiği videoyu paylaşsa kim ne diyebilirdi?
Türkiye, bir yandan orman yangınlarıyla mücadele ederken öte yandan Kovid-19 yine hortladı. Vaka sayıları üç haftada üç kat arttı.
Koronavirüse iki silah var elimizde; tedbir ve aşı…
Maalesef ikisi de ihmal ediliyor bizde.
Türkiye’de 18 yaş üstü nüfusun henüz yüzde 45.3’ü ikinci doz aşı oldu.
Uzmanların bu konuda dediği ne?
“Salgını önlemek için toplumun yüzde 70’inin aşılanmış olması şart.”
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, “Çift doz aşı yaptıranların sayısı salgınla mücadele için henüz yeterli değil. Daha önemlisi ilk dozu erteleyenlerin sayısının 20 milyon 570 bin olması” diyerek insanları aşıya davet ediyor, ama nafile.
Küresel bir sorun
Sorsan hepsi, “Her birey düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli” der, ama aralarında sanatçıların da olduğu geniş bir kitlenin maalesef karşı fikre tahammülü sıfır.
Yangınların bir türlü söndürülememesi üzerine sosyal medyada başlatılan ‘Help Turkey, Global Call’ kampanyasına çoğu ünlü katıldı. Sadece dört ünlü, kendilerine özgü gerekçelerle bu paylaşımı yapmadığını açıkladı. İşte o ünlüler ve gerekçeleri:
Şehrazat: “Ağırıma gitti bu yurt dışı yardım çağrısı.
Onun için paylaşmayacağım.”
Nilgün Belgün: “Benim de ağırıma gitti, ben de paylaşmayacağım.”
Nilüfer: “Benim içime sinmedi, paylaşmadım. Türkiye’nin dünyaya karşı böylesine aciz durumda görünmesi benim milli duygularımı yaralıyor. Bunu yapacaksa diplomatik yolla devlet yapmalıdır diye düşünüyorum.”
Mehmet Ali Erbil: “Kimseye ihtiyacımız yok. Başımızda devletimiz var.”
TRT Haber Koordinatörü Yahya Bostan, kurum olarak karşı karşıya kaldıkları haksızlık ve ahlaksızlığı Twitter’dan şöyle duyurdu:
“TRT Haber’in deneyimli muhabiri Bülent Güler yayın yapıyor, bir cümleyi kesip dolaşıma sokuyorlar. TRT Haber yalan söylüyormuş, yangını gizliyormuş gibi yapıyorlar. Oysa aşağıda video’sunu koyduğum o yayın, durumun ne olduğunu ortaya koyuyor. Büyük bir ahlaksızlıkla karşı karşıyayız.”
Kanal Koordinatörü Yahya Bostan’ın “Büyük ahlaksızlık” dediği bu olayı anlatmak için önce TRT Haber’deki haberi aktarayım, sonra algı için bunun nasıl değiştirildiğini.
Turunç’tan yapılan yayını TRT Haber, “Marmaris’ten orman yangınları... 7 mahallede ekiplerin yangınla mücadelesi sürüyor” alt yazısıyla ekrana taşırken, muhabir Bülent Güler olan biteni şöyle anlatıyordu:
“Özellikle Turunç, Hisarönü ve Orhaniye Mahallesi ve yükseklerinde alevler hala etkisini sürdürüyor. Şu an kameraman arkadaşım Turunç’un üst
Ülkemizin dört bir yanındaki yangınlardan canlarını kurtarıp hayvanları dahil her şeyini kaybeden insanlar gözyaşı dökerken sosyal medyaya baktığımızda Türkiye’nin ilginç yanları çıkıyor ortaya.
Türkiye yanarken olan bitene hâlâ kayıtsız kalanlar var Instagram’da.
“Türkiye yanarken konser olmaz” diye iptal edilen başka etkinlikler var mı bilmiyorum. Kartepe’de olduğum için biliyorum, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi “Yaz Neşesi” etkinlikleri kapsamında 31 Temmuz’da Gölcük’teki Ekin Uzunlar ile bugün Dilovası’nda yapılması planlanan Bilal Sonses konserlerini yangınlar yüzünden iptal etti.
Her konuda her şeyin en iyisini bilenler, her zamanki gibi yine döktürüyor Twitter’da.
Niye TT oldu?
Türkiye’de “yardım” ve “kampanya” denince artık çoğu insanın aklına gelen ilk isim olan Haluk Levent, Twitter’da TT olunca şu paylaşımı yaptı:
“Ben neden TT oldum ki? Bu orman yangınlarını söndürmede bir gram payım yok. 9 ailenin hayatına dokunabildik sadece.
“Merhaba! Size yaşadığım süreci anlatmak istiyorum. Ben Ecem, 22 yaşındayım, İstanbul’dayım. Üç yıl önce dört kişi tarafından tecavüze uğradım. Üç yıldır hukuk mücadelesi veriyorum, ama adalet onları serbest bıraktı.”
Sarıyer’de sabah işe giderken başına gelenleri anlattığı bir dizi tweet atan Ecem’in tek isteği şuydu insanlardan:
“Benim için sadece ‘Ecem yalnız değilsin’ derseniz çok mutlu olurum, başka bir şey istemem.”
75 kişinin takip ettiği @ecemgucluk’ün çağrısı, Twitter Türkiye’nin gündemine oturdu.
60 bin hesabın #EcemYalnızDeğilsin diye yaptığı paylaşım 35 milyon sosyal medya kullanıcısına ulaştı.
Ecem erkek çıktı
Yazılanların çoğu kadına şiddetin ve adaletsizliğin geldiği nokta olunca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesindeki dezenformasyonla mücadele ekibi İçişleri ve Adalet Bakanlıklarından araştırdı konuyu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yaptığı açıklamaya göre ne Ecem Güçlük diye biri vardı ne de Sarıyer’de yaşanan
Bergüzar Korel, ailece gittikleri plajda çocuklarının izinsiz fotoğraf ve video’larını çekip sosyal medyada paylaşanlara isyan etti:
“Gittiğimiz plajda, basındaki arkadaşlar hassasiyetimizi bilip çocuğumuzu çekmemiş ve yayınlamamışken, halktan birçok insanın Han ve Ali’nin bir sürü video’sunu programlara servis ettiklerini öğrendik.
İşleri bu olmasına rağmen, çocuğumuzun fotoğrafını, video’larını yayınlamayan bu sağduyulu arkadaşlarımızın tam tersine hangi hisle acaba bizim çocuklarımızın video’ları çekilip yayınlanıyor bu sayfalara, inanın anlamıyorum. Nasıl bir tatmin duygusudur bu? Fark edip uyarıda bulunduğumda ise ne yanlış anlamışlığım kalıyor, ne ben kimim ki ne sanıyorum kendimi ne de naletliğim. Bu ciddi bir mesele. Hiçbir çocuğa izinsiz dokunmayın. Fotoğrafını, video’sunu çekmeyin. Buna hakkınız olmadığını bilin artık.”
Oyuncu yerden göğe kadar haklı, ama ‘halk gazeteciliği’nin yarattığı sorunlardan biri bu. ‘Haberci’ olmadıkları halde daha çok takipçi ve beğeni için