Bütünsellikten tekliğe doğru giden yolda her kim etrafında gördüğü her şeyi isim ve sıfatlarından tenzih ederek aşk adı ile anarsa bu yolcunun adı aşık olur.
Hiç neden demeden vardır bir sebebi diyenlerin ahlaklarının adı mı? Normal veya anormal koşullar içerisinde “ ben” yerine “sen” diyenlerin cömertliğinin adı mı? Toprak gibi koşulsuzca sevdiğinden sevgilinin yüzüne damlayan gözyaşlarında acı tadı olmayanların adı mı? Gül yüzlü, kokulu sevgiliden zaman ve mekansal uzak olsa da bülbül misali dilinden düşürmediği için her koşulda en yakınında olanın adı mı? Aşk’ı tadanlar onu uzun uzun anlatır, aşk’a aşık olanlar ise onu üç harf beş noktaya indirgeyerek sessizliğin serinliğinde aşk makamı elde ederler.
Esasında aşk davaya benzer cefa çekmek ise şahide; her kimin bu yolda şahitleri çok olursa o kişi nihayetinde davayı kazanır.
Aşk, seni sensiz sana gösteren pırıl pırıl bir aynanın adıdır; aşk her şeyi bir şeye indirgemeni sağlayan bilgeliğin kaynağının çıktığı yerdir; aşk neyim varsa senindir dedikten sonra “Hem sen bensin hem de ben senim” demenin en coşkulu birlikteliğidir.
Aşk’ı ilkbahar mevsiminde hava ve toprak, sonbahar ve kış mevsiminde ise su dile getirir. Lakin aşk sadece ateş ile her mevsim birliktedir. Onu bilen ateşinde arınır; onu bilemeyen ateşinde yanar.
Yaradan’ın tüm vahdet i mevcudiyetinin ortak adı aşktır. Bütünsellikten tekliğe doğru giden yolda her kim etrafında gördüğü her şeyi isim ve sıfatlarından tenzih ederek aşk adı ile anarsa bu yolcunun adı aşık olur. Aşık cemadat, nebadat, hayvanat ve insanoğlu ile sarmaş dolaş olmaktan kendisini alıkoyamaz. Özellikle de insanların meşrebine, kulaklarının değerine, gönüllerinin açıklığına göre söz ve hal perdesini ayarlayarak onları o’na yakınlaştırır.
Aşk insanı insanlara karşı cömert, doğru, adaletli, şefkatli ve merhametli yapar. Aşık ise kusur örter, doğruğu seçer, sabırla katlanır ve her zaman adaletle dağıtır. Dua etmekten öte kutsamayı öğrenmiş olan aşık herkes için en doğru olanın derdindedir.
Aşk yolcusu için en zor şey bu yoldan habersiz olan insanların arasında yaşamaktır. Zaman zaman kendi meşrebinden olan insanlarla yükselir tıpkı aynı cinsten olan kuşların birlikte yükselmeleri gibi. Toplum içinde olmak aşığın Yaradansal sorumluluğu olduğu için bu dert ile dertlenir, hüzün duyar, kibir ve haset ehli insanların davranışlarından gönlü yaralar alır kan revan içerisinde kalır. İki türlü dert sahibidir aşık. Bir derdi Yaradan’dan uzaklaşmış insanları Yaradan’a yaklaştırmak, diğeri ise Yaradan’ın tüm cömertliklerini seyredip şükrederek, hamdederek o’na onun her haliyle yaklaşmayı dert edinmek.
Aşk; adı külliyatı
Rengi kırmızı, makamı makamsızlık..
Dermanı derdimdir aşk’a aşık olan aşığın.
Dili bülbül vatanı gülistan elbet;
Yolculuğu kuzuların arasından göklerdeki aydınlık feneri olan seleneye
Menzili bir dereden diğerine, bir tepeden ötekine...
Aşık aşk yolunda dört yol ağzına gelir zaman zaman;
Mavi yolda iyi düşünür, beyaz yolda yiden iyiye dinlenir, yeşil yolda iyi iş yapar.
Dördüncü yolun adı kırmızıdır; yanar arınır, yakar arındırır...