Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’nin hafta sonu Ankara’da gerçekleşen eğitim zirvesi Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde başladı, Genel Merkez’de sona erdi. Çözümden daha çok, sorunların tespitine yönelikti. Adı zirve olsa da sonraki bir dizi çalışmanın bir ön toplantısı niteliğindeydi…

CHP’nin 1,5 günlük eğitim çalıştayında çok önemli konular ele alındı, üç saatlik grup çalışması ve üç dakikalık sunumlarla tamamlandı.

Verimli miydi, verimliydi. Çok daha iyisi olamaz mıydı, olurdu. Eğitimin dışlanmasına, sorunların göz ardı edilmesine, öylesine alıştırıldık ki, bu kadarı bile umut ışığı oldu. Darısı diğer partilere...

Haberin Devamı

200’ü aşkın akademisyen ve diğer eğitim paydaşlarının katıldığı toplantılarda 21 farklı alanda grup çalışması yapıldı. Gruplardan kimi iki, üç kişi kimi de 10, 12 kişiydi. Öğrenci hiç yoktu, sahada görevli öğretmen ve okul yöneticisi de yok denecek kadar azdı. Konu başlıkları ilginçti ama eğitimin finansmanı, yönlendirme, dijital bağımlılık ve eğitimden beklentiler başta olmak üzere çok daha farklı gruplar olabilir, sınav odaklı eğitimden üretim ve istihdam odaklı eğitime geçiş, insan gücü planlaması gibi önemli konular daha farklı başlıklara ele alınabilirdi.

“Ama bu kadarına da şükür” noktasına geldik.

Gelin önce isterseniz hangi gruplar vardı ona bir göz atalım: Köy Enstitüleri, Öğretmen Yetiştirme, Orta Öğretim, Mesleki Eğitim, Yerel Yönetimler, Eğitim Mekanları, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri, Hayat Boyu Öğrenme, Okul Aile Birliği, Kapsamı Eğitim, Okul Öncesi Eğitim, Hukuk, Teftiş, İç Denetim, Ölçme Değerlendirme ve Sınava Hazırlık, Özel Eğitim ve Rehberlik, Temel Eğitim, Özel

Öğretim Kurumları, Din Öğretimi, Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim, Eğitim Yönetimi.

Siyaset gölgesi

Her ne kadar eğitim partiler üstü denilse de zirveyi düzenleyen siyasi bir parti ve sunumların gerçekleştiği yer de bir siyasi partinin genel merkezi olunca ister istemez siyasetin gölgesinden kurtulmak mümkün olmadı. Çok değerli eğitimciler vardı, çok kısa sürede, çok önemli konuları ön rapor haline getirmeye ve 3 dakika içerisinde de onları sunmaya zorlansalar da iyi iş çıkarttılar. Aslına bakarsanız her bir konu için en az üç günlük bir çalıştay ve üç saatlik bir sunum ve bir o kadarlık da tartışma süresinin olması gerekir ama devamı gelecekmiş.

Haberin Devamı

Her ne kadar “Burada konuşulanlar, bizi bağlamaz, söyleyenlerin görüşüdür, üzerinde daha çok çalışılacak” denilse de genel bakış açısından söz etmekte yarar var... İktidar bardağın boş tarafını görmezden gelerek hep dolu tarafını anlatıyor, muhalefet ise tam tersini yapıyor. Bu arada eğitim sorunları da dağ gibi yığılmaya devam ediyor.

* Örneğin iktidar bugünkü öğretmenlerin tamamına yakının kendi dönemlerinde atandığını söylerken, muhalefet bu gidişle, bu bakış açısıyla atama bekleyen öğretmenlerin yarım asır daha bekleyebileceklerini söylüyor.

* Örneğin iktidar öğrenci burslarını onlarca kat artırdıklarıyla övünürken, muhalefet alım gücü açısından bakıldığında o günkü 45 TL’lik bursun, alım gücü açısından bugünkünden çok daha yüksek olduğunu söylüyor.

* Örneğin iktidar Cumhuriyet tarihi boyunca okul, derslik ve yurt sayısının toplamından daha fazlasını yaptıklarını iddia ederken ana muhalefet okul ve yurt açığının hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu, okullara üç, dört tabela birden asıldığını ve yarım gün eğitim yapıldığını söylüyor...

Haberin Devamı

Daha onlarca madde sıralanabilir ve herkes de kendisine göre haklı olabilir ama eğitimin hali ortada!..

Üniversite eğitimi?

CHP’nin 70 yıllık bir gecikmeyle de olsa bu konuda çaba içerisine girmesi sevindirici.

Umarız sürdürülebilir olur ve umarız çok daha katılımlı ve çok daha uzun sürelerde, sorunların tespiti için değil de çözüm yolları için kafa yorulur.

Ve bazı konular var ki diğer siyasi meselelerle karıştırılmayacak kadar önemli ve ayak üstü söylemlerle geliştirilmeyecek kadar da hassas.

Örneğin iktidarın “üniversiteler iş kapısı değildir” söylemi çok eleştirilmişti, her ne kadar kişisel görüş olarak altı çizilse de CHP’de de benzeri görüşlerin hakim olması kafaları karıştırmaya yetti de arttı.

Peki o zaman gençlerimiz, iş için değilse niye sınav köleleri haline geldiler? Diploma ve kazanılan yetkinlikler iş bulmaya yaramayacak da ne işe yarayacak? Entelektüel birikim elbette önemli ama çok daha önemli olan istihdam asla göz ardı edilmemeli!..

Anekdotlar

Eğitimin finansmanı hiç konuşulmadı ama üzerinde fazlasıyla polemik yapıldı. İktidar bütçeden en büyük payın eğitime ayrıldığını söylüyor, muhalefet ise yeterince kaynak ayrılmadığı iddiasında. Okullardaki hijyen koşullar, güvenlik, temiz içme suyu ve yemek konuları çok konuşuldu.

CHP’li başkanların okullara sebil dağıtma yarışına girdikleri söylendi. Keşke asıl işleri olan musluklardan içilebilecek temiz su getirme konusunda da böylesi bir yarışın içerisine girseler!..

Maliye Bakanlığı’nın söylediği gibi “Emekli olan kadar öğretmen alındığı” taktirde ”65 yıl yetecek kadar öğretmenimiz var. Bu böyle gitmez” denildi ama çözümü ne, o pek konuşulmadı!

Bir ara CHP iktidarının ilk haftasında tüm sözleşmeli, ücretli öğretmenler kadroya alınacağı da dile getirildi. Belli ki üzerinde yeterince çalışılmamış!

Bu arada okul öncesi eğitim zorunlu olacak, iki yıla çıkarılacak, köy okulları yeniden açılacak, tüm okullarda tam gün eğitime geçilecek sözü de verildi ama nasılına hiç girilmedi!

12 Eylül’den sonraki tüm siyasi partiler ve tüm muhalefet liderleri YÖK kaldıracak sözü verdi, çoğu gitti YÖK hâlâ duruyor!.. Rektörlerin öğretim elemanları, öğrenciler ve mezunların oyu ile seçileceği söylendi ama aday olma kriterlerinden hiç söz edilmedi! Oysa asıl önemli olan oydu!..

Özetin özeti: Özgür Özel, Mansur Yavaş ve Gölge Bakan Suat Özçağdaş’ın tespitleri, hayalleri, vaatleri ve temennileri önemli. Umarız hayata geçirebilirler...