Siyaset‘Artık bölgede kriz istemiyoruz’

‘Artık bölgede kriz istemiyoruz’

11.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Katar’la ilgili gerginliğin ivedilikle aşılabilmesi için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Artık bölgede krizler istemiyoruz. Bunları bir an önce aşalım istiyoruz” dedi.

‘Artık bölgede kriz istemiyoruz’

İstanbul’da düzenlenen 22. Dünya Petrol Kongresi’ndeki konuşmasında Katar krizine de değinen Erdoğan, Körfez bölgesindeki gerilimin bir an önce giderilmesini istedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
‘En ideal çözüm yolu’
“Katar’la ilgili gerginliğin ivedilikle aşılabilmesi için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Artık bölgede krizler istemiyoruz. Bunları bir an önce aşalım istiyoruz. Diyalog en ideal çözüm yoludur, diyoruz. Tüm tarafların meseleye sağduyuyla ve gerçekçi bir yaklaşımla bakarak diyalog kanallarını açık tutmaları gerekiyor. Dünyanın ve bölgemizin artık çatışmalara değil huzura, iş birliğine, birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Diğer yandan Suriye’de siyasi çözümün müzakere edilebilmesi için öncelikle sahadaki şartların düzeltilmesi gerekiyor. Bu amaçla gerek Cenevre sürecinde, gerek Astana toplantılarında aktif rol oynadık, oynuyoruz. Astana toplantılarıyla ateşkes rejiminin güçlendirilmesi yönünde kayda değer ilerleme sağlandı. Cenevre sürecinde de belli bir ivme yakalandığını görüyoruz. Amerika ve Rusya’nın Almanya’daki G20 Toplantısı’nda vardıkları netice, mutabakat bu olumlu sürecin devamı niteliğindedir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul’un DEAŞ’tan kurtarılması haberinin mutluluk vesilesi olduğunu, ancak Musul’un şu anda harabe bir Musul olduğunu söyledi.
“Bu harabe Musul’un yeniden Musul halkına kazandırılmasının maliyetini acaba kimler karşılayacak?” diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:
Barışın şartı
“Bu dönemde ülkenin toprak bütünlüğünü gözetmenin önemi giderek artıyor. Irak toplumunun dışlanmış kesimlerinin siyasi ve iktisadi sisteme tekrar dahil edilmeleri kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır. Bağımsızlık referandumu gibi tek taraflı girişimlerden kaçınılması, milli güçlerin etkilerinin azaltılması ve PKK terör örgütünün varlığına son verilmesi gibi hususlar da bu ülkenin geleceğinde belirleyici olacaktır. Zaten yeterince sıkıntıyla boğuşan Irak’ın başına yeni sorunlar açacak her adım istikrarsızlığı körüklemekten başka işe yaramayacaktır. Uluslararası toplumun bu konulardaki görüşlerini Irak’taki taraflara yüksek sesle ifade etmesi yerinde olacaktır.”