Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Bu salgın bize din, dil, ırk ayrımı gözetmeden tüm insanlığın aynı kaderi paylaştığını, aynı gemide olduğunu hatırlattı.
Dış ticaretimizin de salgın sürecinde ağır bir tahribat yaşamaması için ticaretin kolaylaştırıcı, teşvik edilmesi için tedbirleri hayata sokmalıyız.
Helal gıda standardı ve belgelenmesine yönelik faaliyetleri uzun süredir devam ettiriyoruz. Ama ülkeler arası arzu ettiğimiz koordinasyon hala yok. Müslümanlar olarak sadece salgınla değil, batı ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığıyla da mücadele ediyoruz.
Salgının ekonomik etkilerini azaltmak, üretim ve talebin devamlılığını sağlamak için elimizdeki imkanları seferber etmeliyiz.
Birçok batılı devlette müslümanlara yönelik saldırılar sıradan hale gelmiştir. İslam düşmanlığı kimi ülkelerde devlet başkanlığı seviyesinde destekleniyor. Sessiz kalmamız mümkün değil.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'daki Musevilere karşı yürütülen linç ve nefret kampanyasının aynısına Müslümanlar muhatap olmaktadır. Milyonlarca insanımızın hak ve hukukunu, kifayetsiz siyasetçilerin ihtiraslarına kurban edemeyiz.
İslam ve Müslüman düşmanlığı, kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde himaye edilen bir politikaya dönüşmüştür. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı ile mücadele etmek, o topraklarda yaşayan kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.
Hukuk ve demokrasi içinde uluslararası platformları da kullanarak Batı'yı veba gibi saran kültürel ırkçılıkla mücadele etmek durumundayız. Hiç şüphesiz bunun yolu da güç birliği yapmamızdan geçiyor.
Milli paralarla ticaret gibi ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak özgün çalışmalara hız vermeliyiz. Geleceğin dünyasında faize ve tahakküme dayalı mevcut ekonomik sistem, yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığa bırakacaktır.