Kılıç'ın açıklamalarından satır başları şöyle; Görevimiz gereği tüm bu konuları özellikle dış politika güvenlik konularını yakından takip ediyoruz. Süreçlerin içerisindeki gelişmelerin içerisinde olarak sayın Cumhurbaşkanımızın bu noktada bize vermiş olduğu görevi ifa etmiye çalışıyoruz. Yine Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan bey ile ve tüm bürokrasideki arkadaşlarla yakın bir temas ve mesai içindeyiz.
KKTC'deki güvenlik güçlerine ve oradaki yaşanan olaylarla ilgili BMGK üyesi ülkelerde bir kınama yayımlaması oldu ama şunu görmek lazım... Kıbrıs adasında KKTC ile Rum tarafındaki anlaşmazlık diyelim uzun yıllardır devam ediyor. Burada belli bölgeler var ki maalesef Rum kesiminin kendi vatandaşlarına yönelik olarak yapmış olduğu adımları tamamen destekler mahiyetinde yaklaşımlar görüyoruz.
Avrupa Birliği'ne zaten Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tüm adayı temsilen üye olması büyük bir hataydı. Bu hatayı en üstseviyede de eski Almanya Şansölyesi sayın Merkel dile getirdi. Baktığınız zaman 'Tamam, hataydı' ama durum şöyle bir şey gelişiyor, Maalesef Avrupa Birliği'nin dış politikayla ilgili diğer konularla ilgili birliktelik yaklaşımı yani AB üyesi olan ülkeyi destekleme, dayanışma yaklaşımı bir takım olumsuzlukların yaşanmasına sebebiyet veriyor.
"ŞUNUN GÖRÜLMESİ LAZIM..."
Çünkü üzülerek belirtiyorum ki Güney Kıbrıs Rum Kesimi yönetimi bu dayanışmayı suistimal ediyor belli noktalarda. Tabi ithilafın olması arada anlaşılamayan konuların olması bazen bir takım istedemediğimiz durumların yaşanmasına sebebiyet verebiliyor. Böyle bir durumun yaşanmasını istemeyiz tabi. KKTC, adadaki vatandaşlarını, soydaşlarımızı haklarını ve hukuklarını korumak için son derece kararlı olduğunu her platformda dile getiriyor. Biz de bu noktada sayın Cumhurbaşkanımızın da uluslararası toplantılarda dile getirdiği Kıbrıs Türk halkının uluslararası haklardan kaynaklanan haklarını ve bu noktadaki özellikle elde edilmiş olan kazanımlarını korumak konusunda kararlı olduğumuzu dile getiriyoruz.Mevcut durumda yaşanan ithilafın çözümü için şu an birçok farklı kurumlar, farklı ülkeler devrede. Ama burada şunun görülmesi lazım. Orada yaşayan Türk vatandaşlarının, KKTC vatandaşlarının, soydaşlarımızın temel ihtiyaçlar var.
"ASKERİ PROJE DEĞİL, İNSANİ PROJE"
Aslında ayrıştıkları konu şu; Rum tarafı 'askeri bir proje' diyor. Biz de diyoruz ki; 'hayır, insani bir proje'
Bu konu için söylüyorum... Burada suyun ulaşımı, sağlık hizmetlerinin ulaşımı.. En temel ulaşım hakkının engellenmesi söz konusu Türk tarafının. Çünkü karışık bir köy. Hem Türk vatandaşlarımızın yaşadığı hem Kıbrıslı Türklerin yaşadığı hem Rum tarafının yaşadığı karma bir köy.
Biz burada çok net bir şey söylüyoruz. Bu asla ve asla askeri bir proje değil. Bu insani bir proje. Bununla ilgili olarak BM nezdinde zaten bildirim yapılmış. Bununla alakalı bir ilerleme olacağı söylenmiş. Bu noktada kesin ve net olarak bunun herkese aslında hizmet edeceği de ortadayken Kıbrıs Rum Kesimi'nin tabiri caizse sürekli konuyu dile getirip farklı noktalarda müdahale isteğiyle bulunmasıyla sonucunda neticesinde BM'nin oradaki personeliyle bizim oradaki KKTC güvenlik güçleri karşı karşıya gelmiş durumda. Bunu çözmek için çalışıyoruz, destek anlamında.
Biz her zaman diyoruz ki; vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın haklarını ve hukukunu korumak konusunda kararlıyız. Bu tabi farklı noktalarda müzakere etmemizin, farklı konularla ilgili iletişimimizin olmasında asla önünde bir engel değil.
Uluslararası camiada her şeyin birbirini etkileme durumu var. Tabi ki ümidimiz Rum tarafının da BM'nin de insani anlamdaki bu projenin gerçekliğini görüp bunun suhuletle çözüme gidilmesi.