
Suriye hükümeti ile terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı SDG arasında anlaşma imzalandı. SDG, devlet kurumlarına entegre olacak. Peki, Ankara bu anlaşmaya nasıl bakıyor? CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, edindiği bilgileri canlı yayında paylaştı.
Suriye Devlet Başkanı Eş Şara ve Ferhat Abdi arasında imzalanan anlaşma, dün Şam’da gerçekleşti. 8 maddelik anlaşmanın ana başlıkları Suriye’nin birliği ve ülkedeki etnik grupların haklarının korunmasından oluşuyor.
İmzalanan anlaşmaya göre; Esad döneminde herhangi bir anayasal güvence altında olmayan Kürt toplumu güvenceye alınacak. SDG'nin kontrol ettiği, petrol ve gaz sahaları ile sınır kapıları Suriye hükümetinin kontrolüne geçecek. Tüm Suriye topraklarında ateşkes ilan edilecek. SDG, Suriye ordusuna entegre edilecek. Bir de Suriye'nin güvenliğine ve birliğine yönelik tüm tehditlerle birlikte mücadele edilecek.
"TEMKİNLİ İYİMSERLİK İÇİNDE OLUNMALI"
Peki, Ankara anlaşmaya nasıl bakıyor? Kritik imzaların atılmasından sonra uygulama nasıl olacak? CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, edindiği bilgileri canlı yayında paylaştı:
Ankara'daki genel hava temkinli bir iyimserlik içinde olunması yönünde. Elbette bir anlaşmaya varılması önemli ama Türkiye uygulamayı da görmek istiyor.
ANLAŞMADAN KAÇAN SDG'Yİ MASAYA OTURTAN 3 OLAY
PKK benzer metinleri daha önce bu açıklıkla imzalamaktan kaçınmıştı. Peki bu defa ne etkili oldu? Şöyle sıralayabiliriz:
1- Türkiye'nin bölgede yürüttüğü terörle mücadele faaliyetleri. (Örgüt artık iyice sıkıştı. Hem Irak'taki Pençe Kilit operasyonları ile Kandil'le bağı zayıfladı hem de Suriye'de yeni yönetim ile birlikte kuzeyde SMO, aşağıda ise Arap aşiretlerince köşeye sıkıştırıldı.)
2- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın DEAŞ'a karşı bölgede yürüttüğü ittifak çabaları. Çünkü DEAŞ ile bölge ülkeleri mücadele ederse YPG'nin varlığı ve meşruiyeti ortadan kalkacak. Bu açıdan Ürdün'deki hafta sonu yapılan toplantı önemli. Orada Türkiye-Irak-Lübnan-Ürdün ve Suriye, ortak mücadele için bir koordinasyon merkezi kurma kararı aldı. DEAŞ kampları Suriye yönetiminde olacak, ona 4 komşu ülke destek verecek.
3- ABD'nin bu gelişmelerle birlikte DEAŞ ile bölge ülkelerinin mücadele edebilmesi sonrası, artık Suriye'de kalma eğiliminin olmadığı ortaya çıkıyor. Bu anlamda SDG'yi entegrasyon için teşvik etmiş olabilir.
Ki edindiğimiz bilgilere göre Mazlum Abdi o anlaşmayı imzalamadan evvel ABD ile temas içindeydi. Haseke'den Şam'a havayolu ile geçtiği bilgisi de var.
Peki, bu anlaşma istenilen yönde sonuç verebilecek mi? İşte o noktada ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olunması gerekiyor. Neticede anlaşmaya imza atan bir terör örgütü. Kendi içlerinde farklı kliklerin olduğu da biliniyor. Mesela PKK'nın Suriye sorumlusu Fehman Hüseyin'in ve ona bağlı grupların ne diyeceği ve ne yapacağı da önemli olacak. Anlaşmaya uygun hareket edecekler mi yoksa örneğin Suriye Devleti'ne bırakılan petrol bölgelerinde yarın bir gün pay talep edecekler mi? Şam'dan gelecek talimatları uyacaklar mı? Bunlar hep uygulamada görülecek.
"ANLAŞMADAKİ 4. MADDE KRİTİK"
Anlaşmadaki 4. madde kritik. "Kuzeydoğu Suriye'deki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahaları da dahil olmak üzere Suriye Devleti yönetimine entegre edilmesi." SDG'nin merkezi otoriteyi tanıması bakımından önemli bir adım ama dediğim gibi fiiliyatta bu nasıl ilerleyecek, SDG ismen ortadan kalkıp fiilen devam mı edecek bunların netleşmesi lazım.
Suriye Devleti'ne entegrasyon olacaksa hem askeri emir komuta hem sivil amir memur ilişkisi içinde rahatlıkla olabilmeleri gerekiyor. Bu açıdan anlaşmanın 1. maddesi de dikkat çekici. Tüm Suriyelilerin temsilde ve siyasi sürece katılımda haklarının güvence altına alınması ve devlet kurumlarının dini ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak ehliyet ve liyakat esasına göre inşa edilmesi. Bu da Kürtlere temsilde herhangi bir kota tanınmadığına işaret ediyor. SDG'nin birtakım talepleri vardı. Örneğin hükümette şu kadar Kürt bakana yer verilmesi gibi. İşte bu kotalar kabul görmedi. Irak'takine benzer 'Cumhurbaşkanı Arap olacak', 'Başbakan Kürt olacak', Meclis Başkanı şu, bu olacak' gibi bir yapılanma yerine dini ve etnik kökene bakılmaksızın temsil liyakat üzerinden sağlanacak denmesi kıymetli.
Askeri emir komuta zincirine dahil olmalarının yolu ise milli orduya tam entegrasyondan geçecek. Yani bir modül olarak ayrı grup halinde katılmaları ileride isyan riski doğurabilir. O bakımdan ayrı grup olarak kalmamaları tam entegrasyon olması önemli. Bir de tabi Suriyeli olmayanların ve PKK'lı komuta kademesinin Suriye'den çıkışı var. Bunların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği uygulama ile görülecek.
SURİYE İLE ASKERİ İŞ BİRLİĞİ OLACAK MI?
Zaman içinde Türkiye ile Şam arasında bir askeri işbirliği anlaşması olasılığı da var. Hatta askeri görüşmeler hızlanabilir ve önümüzdeki hafta Türkiye'den Şam'a bazı önemli ziyaretler gerçekleşebilir.
Bir kez daha vurgulamakta fayda var. Ankara'daki genel hava temkinli bir iyimserlik içinde olunması yönünde. Elbette bir anlaşmaya varılması önemli ama uygulama da önemli olacak.