13.12.2024 - 16:47 | Son Güncellenme:
Hilal BEKYÜREK-Ataberk KURT/İSTANBUL (DHA)-
Program kapsamında, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin ve dünyanın ekonomi ve finansal açıdan büyümesine yönelik stratejiler üzerine konuşuldu. Konferansa CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Sarıyer Belediye Başkanı Oktay Aksu, Eski Bogota Belediye Başkanı Enrique Penalosa, Nobel ödüllü Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Gazeteci Deniz Bayramoğlu, çok sayıda iş insanı, akademisyen ve gazeteci katıldı. ‘Kent Ekonomilerinin Yeni Dinamikleri’ , ‘Kent Ekonomilerinin Dönüşüm Süreçleri ve Deneyimleri’ , ‘İstanbul Çevre Düzeni Planı, Stratejik Sektörel ve Mekansal Tercihler’ başlıklarıyla düzenlenen paneller, hediye takdiminin ardından son buldu.
İMAMOĞLU: İSTANBUL, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YÜZDE 31’İNİ OLUŞTURUYOR
Konferansta konuşan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Temiz enerjiye geçiş, tedarik zinciri esnekliği arayışları, dijitalleşme, biyoteknoloji devrimi ve yapay zeka dönüşümü itici güçler olacak. İstanbul, Türkiye ekonomisinin yüzde 31’ini oluşturuyor. Türkiye'de toplanan vergilerin yüzde 40’tan fazlasını, alınan patentlerin de yüzde 40’ını İstanbul sağlıyor. Ülkemiz ihracatının yarısına yakınını İstanbul şehri sağlıyor. İstanbul adına övünülecek bir durum olsa da Türkiye'miz adına çok tartışılacak ve üzerinde düşünmemiz gereken bir durum. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2023 yılına ilişkin il bazında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) istatistiklerine göre İstanbul, 8 trilyon 60 milyar 358 milyon lira hasıla etti. Bu rakamla birlikte GSYH’dan yüzde 30,4 pay alan bir pozisyona emretti. GSYH içinde de hizmetler sektörünün payı yüzde 35,7 olarak gerçekleşti. İstanbul'un toplam GSYH içerisindeki sanayi sektörü ise pay olarak yüzde 17,2 olarak gerçekleşti. Mesleki İdari ve Destek Hizmet Faaliyetleri ise yüzde 7.8 olarak yer almakta. Yıllık GSYH’nın zincirlenmiş hacim endeksiyle bir önceki yıla göre yüzde 5,1 artış var. En çok katkı veren il ise yüzde 1,65 ile İstanbul olmuş. Bakanlığın verilerine göre ise bu yılın nisan ayı faaliyetleri ihracat sıralamasında İstanbul 1’inci sırada bitirerek yine bırakmadı. İstanbul’un Türkiye ihracatındaki payı ise yüzde 21’dir. Yine Ticaret Odası'nın verilerine göre ülkemiz ekonomisinin katkısına baktığınızda bir tek İstanbul, 68 şehrin sunduğu katkı kadar fayda sağlıyor. 2020 yılında Türkiye'de yapılan 139 milyon dolarlık melek yatırım ve girişim sermayesi yatırımlarının 124 milyon doları İstanbul'daki girişimlerle yapmış. Yine aynı dönemde İstanbul'un Portekiz, Macaristan, Mısır ve İzlanda'dan daha çok yatırım çektiği görülüyor. Ülkelerin önünde 2021 yılının ilk çeyreğinde ise İstanbul, Avrupa'da melek yatırım ve girişim sermayesi yatırımları açısından 7'nci sırada yer alan şehir olmuş. Son üç yılda Türkiye'de kurulan 25 girişim sermayesi fonunun büyüklüğü yaklaşık 737 milyon dolar. Bu tutarın yüzde 92’si İstanbul merkezli olanlara ait gözüküyor. Bu da özellikle İstanbul'un diğer şehirlerdeki girişimlere göre daha avantajlı konumda olduğunu gösteriyor” dedi.
‘İSTANBUL, TAM KAPASİTEDE DEĞİL’
İstanbul’un Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı konumunda olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Yüzyıllar boyu dünyanın önde gelen ticaret, eğitim ve inovasyon merkezlerinden birisi olmayı başaran İstanbul, son yıllarda oluşan fırsatları kaçırmamak adına, hızlı bir yapısal dönüşüm yaşamakta ve çok yönlü uluslararası ağları, İstanbul'umuzu belki de göbeğine, merkezine oturtacak şekilde, modern bir kent ekonomisini bu şehirde var etme konusunda güçlü adımları atmaktadır. Bilgi temelini ve yüksek katma değer üreten sektörlerdeki kümelenmelerde dahi, onlar da dahil olmak üzere, birçok yenilikçi sektör sayesinde kent ekonomisi, girişimciler ve yatırımcılar için oldukça cazip olan bir altyapıya sahip bir çeşitliliğe sahip. İstanbul, yüksek katma değer üreten yenilikçi ve yaratıcı ekonomisiyle, Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı konumundadır, olmak zorundadır. Olduğu ortamdan ve konumdan da henüz elbette ki tatmin olmuş değiliz, memnun değiliz. Daha üst seviyeleri yakalamak zorundayız. İstanbul, tam kapasitede değil. Ama öyle olmasa da girişimciler için her tür imkan ve fırsatın olduğu ve o altyapıya, o kapasiteye sahip, dünyanın nadir, belki de ilk üç-beş şehrinden birisidir. Girişimcilik kültürü, nitelikli eğitim veren üniversiteleri, özgür üniversiteleri, genç ve dinamik nüfusu, kuluçka merkezleri, hızlandırma programları, melek yatırım ağları, girişim sermayesi fonları, pazar gümrüğü gibi olanakların yanı sıra, bu güzel şehrimiz, dünyanın merkezi olan bu güzel İstanbul'umuz, girişimcilerin bürokratik ve yasal işlemlerini kolaylaştırmak için, gelişkin bir destekleyici hizmet ağını sunabilmeyi, en üst seviyede kolaylaştırabilmeyi de sağlama yolunda ilerlemektedir. Sahip olduğu tüm bu üst düzey hizmetler ile İstanbul'un günümüzde girişimcilik ve inovasyonun tetiklendiği, kesinlikle doğal, kendi ruhunda olduğu bir karakteriyle çekim merkezidir. İstanbul'un bu niteliğini pekiştiren, şehrimize büyük değer katan iki ilçemiz de tam da bu yönüyle birbiriyle bağ kurarak, bu gelişimi daha marka bir seviyeye taşımak konusunda bilinçli bir adım atmıştır” açıklamalarında bulundu.
ACEMOĞLU: TÜRKİYE’NİN GELECEK PROBLEMİ ENFLASYON DEĞİL
Türkiye ve dünya ekonomisine dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ise “Önümüzdeki seneleri en iyi özetleyecek kelime, belirsizlik. Hem jeopolitik hem enflasyon hem de yapısal değişimler fırsatlar sunsa da belirsizliği artırıyor. Bunların en başında verimlilik problemi de var. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa ve Türkiye bu konuda kötü bir durumda, son 30 sene içinde bu ülkeler üretkenliği düşük ekonomide ve büyümeleri eski hızında değil. Türkiye’de önemli olan ise ne kadar çabuk sonuca varacaklarıdır. Bu konuda gerçekçi değiliz. Çünkü sadece hükümet değil tüm partiler enflasyonu bir senede azaltacağını söylüyor. Yüzde 80-90’a çıkan enflasyonu bir senede azaltmak mümkün değil. Onu azaltmak için zaten çok sert politikalar kullanmak lazım. Şu anda bizim yaptığımız bayağı yumuşak politikalar. Tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Türkiye’de kamu harcamaları ve tüketim azalmıyor. Enflasyonun az olduğu yerlerde tüketimde büyük bir düşüş oluyor. Türkiye'nin gelecek problemi enflasyon değil. Türkiye'nin gelecek problemi çok daha verimli, adil, teknolojiye ve dışarıya açık, dinamik bir ekonomik kurmadır. Bu konuda bakarsanız 2010’lar tamamen kaybettiğimiz bir dönem oldu. 2010’larda Türkiye'nin önünde inanılmayacak fırsatlar vardı. Verimizde hiçbir artış yok, teknolojide büyük bir açılım olmadı, yabancı sermaye ve insan kaynakları daha iyi duruma gelmedi. 2020 fırsatlarını da değerlendiremezsek 20 sene kaybetmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
ŞAHAN: İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ YENİ BİR EKONOMİK KALKINMA MODELİ
Türkiye’nin yeni bir ekonomik kalkınma modeline ihtiyaç duyduğunu ifade eden Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan da “Cumhuriyetin kurucu iradesi, bu ulusun temeline ‘milli ekonomi’ anlayışını yerleştirdi. Bugün, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ihtiyaç duyduğumuz şey; aynı ruhla ‘yeni bir ekonomik kalkınma modeli’ zemininde hareket etmektir. 31 Mart 2024 tarihinden itibaren sosyal demokrat belediyeler olarak artık yerelde iktidar biziz. Bugün İstanbul'un ekonomik dönüşümünde Şişli'nin tarihsel, Ataşehir'in ise yeni giydirilmiş ‘finans merkezi’ rolünü konuşurken, öncelikle yapılan yanlışlara ve yapılacak doğrulara makro ölçekten bakalım isterim. İstanbul'un kentsel mekan ve ekonomi ilişkisi: ‘yaşamı; metrekareye, ekonomiyi; emlak rantına’ sıkıştırmış bir modeldir. Şişli ve Ataşehir, bu modelin en çok hırpaladığı ilçelerdendir. Sanayi ve ticaretin merkezi olarak bir asırdan fazladır bir finans kentidir” diye konuştu.
ADIGÜZEL: ŞİŞLİ VE ATAŞEHİR, İSTANBUL'UN EKONOMİK VE MEKANSAL GELİŞİMİNDE KRİTİK ROLDEDİR
İstanbul ekosistemi içerisindeki ekonomik konuma ve etkilere değinen Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel ise "Bugün burada, İstanbul’un iki önemli ilçesi olan Şişli ve Ataşehir’in gündemlerini, finans ve ekonomi bağlamında detaylı bir şekilde ele almak için toplandık. İstanbul’un küresel bir finans merkezi olma hedefi doğrultusunda bu iki ilçenin, hem tarihsel bağlamdaki dönüşüm süreçlerini hem de gelecekteki potansiyellerini değerlendirmek, bizler için önemli bir fırsat. Şişli’nin ticaret merkezli yapısı ve Ataşehir’in finans merkezi kimliği, İstanbul’un ekonomik ve mekansal gelişiminde kritik rolleri olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, bugün gerçekleştireceğimiz sohbetlerin, İstanbul’un ekonomik yapısının yeniden şekillenme sürecine farklı bakış açıları sunarak önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.