01.07.2025 - 11:50 | Son Güncellenme:
AA
Lübnan'da 1930'da doğan Adil Yağcı, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle çocuk yaşlarda annesi ve kardeşleriyle Türkiye'ye geldi.
Trablusşam'da kalan babasının yıllar sonra şehit olduğunu öğrenen Yağcı,1950'de 20 yaşındayken vatani görevini yapmak için Konya Muharebe Alayı'na gitti.
Yağcı, acemi birliğindeki eğitimin ardından Kore'ye gitmek için başvuruda bulundu.
Başvurusu kabul edilen Yağcı, aynı yıl İskenderun Limanı'ndan kalkan Türk askerlerinin olduğu gemiyle Kore'ye ulaştı.
Yağcı, 15 ay görev aldığı savaşta sele kapılması nedeniyle sağ kulağındaki işitme yetisini kaybetti.
Yaşamını Yenişehir ilçesi Pirireis Mahallesi'nde sürdüren 95 yaşındaki Yağcı, ülkesine döndüğünde gazilik madalyasıyla ödüllendirildi.
Yurdun çeşitli kentlerinden ve Güney Kore'den sık sık ziyaretçi ağırlayan Yağcı, yıllardır gururla koruduğu madalyasını yanından ayırmıyor.
"YEMEĞİMİZİ ORADAKİ ÇOCUKLARA VERİYORDUK"
Adil Yağcı, AA muhabirine, Kore Savaşı'nda bazı silah arkadaşlarının şehit düştüğünü söyledi.
Savaş öncesi Ankara'da 1 ay özel eğitim aldığını dile getiren Yağcı, "İskenderun Limanı'ndan bindiğimiz gemiyle 31 günde oraya vardık. Beni muharebe taburuna verdiler. Çok büyük savaş oldu. Yemeğimizi oradaki çocuklara veriyor, onları sırtımızda taşıyorduk." dedi.
"24 SAAT SUYUN İÇİNDE KALDIM"
Yağcı, savaşta şehit olan Albay Nuri Pamir'in emri altında görev yaptığını ifade ederek, "Komutanım çok değerli biriydi, orada şehit oldu. Muhabere yapmak için yanına gittiğimde bana 'Miğferin nerede?' diye sordu. 'Miğfer ağır, başım ağrıyor' diye cevap verince o da 'Seni doktora götürelim' dedi. Doktordan döndüğümde Albay Nuri Pamir'in şehit olduğunu söylediler. " diye konuştu.
Savaşın zorlu şartlarda geçtiğini anlatan gazi Yağcı, "Han Nehri taştığında her şeyimiz su altında kaldı. 24 saat suyun içinde kaldım, arkadaşlarım gelip kurtardı. Hastanede 'Artık kulağın duymayacak' dediler. O zamandan beri kulağım duymuyor." ifadesini kullandı.
"BABAM, ALBAY NURİ PAMİR'İ HİÇ UNUTMUYOR"
Gazinin 52 yaşındaki kızı Betül Ezerer de babasının Kore'ye gönüllü gittiğini vurgulayarak, şunları anlattı:
"Babam, Kore'ye gittiğini annesinden saklamış. O zamanlar annesine bir mektup bırakıp gönüllü olarak Kore'ye gitmiş. Babam, Albay Nuri Pamir'i hiç unutmuyor. Koreli askerler onu ziyarete geldiğinde çok duygulandı. Askerleri görünce 'Türkiye ve Güney Kore' diye haykırmaya başlayıp 'Siz bizim kalbimizde ve yüreğimizdesiniz' dedi. Ellerini hiç bırakmadı, defalarca teşekkür etti."