19.04.2016 - 12:27 | Son Güncellenme:
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlileri hakkında açılan ve cinayete ilişkin ana dosyaya birleşen dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Hakim karşısına çıkan polislerden Muhittin Zenit, cinayetin işleneceği yönünde ilgili makamlara bilgi verdiğini savundu.
Cinayetin ardından Erhan Tuncel'le yaptığı telefon görüşme kaydının sızdırılmasına tepki gösteren Zenit, görüşmedeki amacının cinayetin failini öğrenmek olduğunu söyledi: "Bu görüşmeler sızdıranlar dikkati bu yöne çektiler. Herkes buraya bakarken gerçek suçlular gitti. Benim vicdanım rahat. Yapmam gereken her şeyi yaptım."
Zenit'in mahkemedeki ifadesi şöyle:
Dink cinayetini diğerlerinden ayıran tek fark, Dink'in öldürüleceğinin cinayetten 11 ay önce devlet kayıtlarına girmesidir.
Biri bir ateş yaktı herkes üzerine benzin döktü. Özellikle basınımız benzin dökerek milletin önüne attı. Ben Hrant Dink ismini ilk kez Erhan Tuncel'den duydum. Daha önce televizyonda, gazetelerde falan görüyordum ama önemsemiyordum. Allah aşkına soruyorum; Ben Hrant Dink'in öldürüleceğini raporlara başka nasıl yazabilirdim? Bu adam öldürmeye kesin kararlı, ne yaparsa yapsın öldürecek dedim. Ben hangi eylemimle Hrant Dink’in ölümüne neden olmuşum?
Topladığım bilgileri söyledim diye 9 yıl sonra tutuklandım. Ben eğer isteseydim Erhan Tuncel bana durumdan söz ettiğinde 'Erhan ben bunu duymadım, sende böyle birşey söylemedin' der ve istihbarat şubeden ayrılırdım. Gider karakolda paşa paşa nöbet tutardım. Orada da aynı parayı alıyorsunuz. Erhan Tuncel bana cinayetin nasıl işleneceğine ilişkin hiç bir şekilde bilgi vermedi. Hrant Dink bu ülkede birçok insandan daha şerefliydi. Bu insanı bile bile biz bu hale getirdik."
O telefon konuşması
Cinayet sonrası Erhan Tuncel ve Muhittin Zenit arasında geçen telefon konuşmasında şu ifadeler yer alıyordu:
Zenit: Ne oğlum, direkt kafaya sıkmışlar.
Tuncel: Öldü mü?
Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı.
Mahkeme salonunda kimler var?
Duruşmada dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay, Dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Ercan Demir, Muhittin Zenit, Özkan Mumcu, Erhan Tuncel, Osman Hayal ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu bazı sanıklar hazır bulundu.
Duruşmaya il dışında bulunan 4 sanık da SGBİS (Ses ve görüntülü bilişim sistemi) ile duruşmaya katıldı. Katil zanlısı Ogün Samast’ın mazeret sunarak katılmadığı duruşma sanık yoklaması ile başladı. Duruşmada azmettirici olduğu iddia edilen sanık Yasin hayal’in etrafında jandarmalarla önlem alındığı görüldü.
Hrant'ın arkadaşları: Hesap verilsin istiyoruz
Öte yandan duruşmanın başlamasından önce "Hrant'ın arkadaşları" üyesi bir grup Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. HDP Milletvekili Garo Paylan ve CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu'nunda destek verdiği grup adına basın açıklamasını okuyan Emel Kurma, “Biz adalet talep ediyoruz. Bu kalleş cinayete kim ortak olmuş her kim varsa hesap versin istiyoruz” dedi.
Gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde Agos Gazetesi önünde Ogün Samast tarafından vurulmuştu.