27.11.2024 - 17:19 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un açıklamaları şu şekilde: “Süreç denilen şey 1 Ekim sayın Bahçeli’nin DEM’lilerle tokalaşması ile başlayan bir dönemdir diye ifade ediliyor. Bunu süreç olarak tanımlamak yerine yeni bir aşama olarak tanımlamak lazım. Süreç denince akla çözüm süreci gibi tecrübeler geliyor.
Burada yeni bir aşama var. 1 Ekim’de Bahçeli’nin tokalaşması ile başlayan, bugüne kadar gelen bir aşamadan söz ediyoruz. Bu yeni aşama 1 Ekim’de başladı ama sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29 Ekim günü yaptığı konuşma ve 30 Ekim günü yaptığı konuşma ile devlet kararlılığı olarak ortaya kondu. Nedir bu? Terörsüz Türkiye hedefi.
‘TÜRKİYE, KÜRTLERİN DE ÜLKESİDİR’
Bunun üst adı terörsüz Türkiye hedefi. Terörsüz Türkiye’ye ulaşma amacına yönelik olarak Türkiye’de terörün etkili olduğu her mecrada, siyasi mecra, dil mecraları, kültürel mecralardan tasfiyesi, terörsüz Türkiye sadece istihbarat ve güvenlik boyutu ile terörün sıfırlanması çerçevesinde değil, teröre meşruiyet kazandırmaya çalışan her zeminde bunun tasfiye edilmesi. Bunun alt başlığı Bahçeli tarafından ifade edildi. Milli birlik ve kardeşliği güçlendirme. Peki bu ne anlama geliyor? Net biçimde Türkiye’nin Kürtleri üzerinden Türkiye’nin Kürtlerini istismar ederek terör siyaseti yapanların bu durumda kurtulmasına yönelik ciddi bir çağrı. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin de milli devletidir. Türkiye, Kürtlerin de ülkesidir.
‘BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞLARI TARİHSEL ÖNEMDE’
Bahçeli’nin çıkışları tarihsel önemde, cesur çıkışlar.
TERÖR ÖRGÜTÜNE SİLAHLARI BIRAK ÇAĞRISI YAPILIYOR, BU NASIL SAĞLANACAK?
Tabi ki silahların bırakılması çağrısı yapılacaktır. Bundan daha doğal bir şey yok. Terörle mücadelenin bir boyutu var. Eylemsel olarak terörle mücadele boyutu var. Ya silahları bırakacaklar ya da emperyalist güçlerin aparatı olduğu teşhir olacak. Türkiye’nin Kürtlerini istismar ettiklerini hatta baskıcı yöntemlerle Türkiye’nin Kürtlerinin demokratik siyaset süreçlerinde kendilerini özgürce ifade etmelerinin önüne geçtikleri gerçeğini ortaya çıkaracak. Ya silahlar bırakılacak ya da demokratik siyasetteki gölgeleri de ortadan kalkacak.
‘TERÖR YÜKÜNÜ SIRTLARINDAN ATMALARI LAZIM’
Zaten toplum, Türkiye’nin Kürtleri PKK ile arasına mesafe koymuş. Diğerleri kim? Sayın Bahçeli’nin açıklamalarında da vardı. Türkiye partisi olması gereken DEM Partisi ve diğer partiler. Bunlar da terör yükünü sırtlarından atmaları lazım.
GÜÇLÜ DEVLETLER BU TİP KARARLAR ALIR!
Türkiye partisi olması gereken DEM Parti ve diğer partilerin terör vesayeti yükünü sırtından atmalı. Devlet terörsüz devlet hedefine ulaşmak için kararlılıkta olduğunu gösteriyor. Devlet her türlü imkanı kullanabilir. Devlet, Öcalan'ın mektuplarını okutmuştu. Güçlü devletler bu tip kararlar alabilir.
BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI: VİZYONER ÖNERİLER OLARAK DEĞERLENDİRME GEREKİR
Sayın Bahçeli daha cesur bir değerlendirme de yapmıştır. Böyle bir sürecin gerçekleşmesi halinde umut hakkı bile tartışılabilir demişti. Son derece güçlü, cesaretli, vizyoner öneriler olarak değerlendirmek gerekir.
ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜLER SİLAHI BIRAKIN ÇAĞRISI GELDİ AMA SONUÇ ALINAMADI, O ZAMAN NE OLACAK?
Herkes Öcalan’ı bir şekilde istismar ediyor. Öcalan irademizdir diyor. En azından Öcalan’ı istismar ettikleri teşhir olur. Bu konuda samimi olmadıkları ortaya çıkar. DEM’de şapkasını önüne koyup düşünmek zorunda kalır. DEM’e oy veren demokratik siyasette karar kılmış, katılımla Türkiye’ye katkı yapmak isteyen DEM seçmenlerini de istismar ediyorlar. Bunun açığa çıkması önemli bir şeydir.
‘TÜRKİYE’DE İÇ KÜRT SORUNU KALMADI’ İFADENİZ VAR! AÇILIMLARIN GÜVENCESİ NE OLACAK?
Türkiye’de iç Kürt sorunu kalmamıştır demem. 1980’e kadar birçok olumsuz pratik yaşandı. Siyasi, kültürel tartışmalar oldu. Türkiye’nin Kürtleri de zaman zaman tartışmalarda referans noktalarından biri haline getirildi. Türkiye’nin Kürtlerine ilişkin sorunlardan söz edildi. 80’e kadar bir Kürt sorunu tarifi yapılmadı. Ortak sorun bir kimlik sorunu olarak tarif edilmeye çalışılıyordu. Kürt sorunu tarifi ne zaman yapıldı? 12 Eylül darbesinden sonra ciddi bir biçimde Kürtlerin inkarı üzerinden bir politika geliştirilmeye çalışıldı.
ERDOĞAN'IN YENİDEN ADAY OLMASI MÜMKÜN MÜ?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zaten başkanlık sistemi. 1960'tan sonra parti üyeliğine engel konulmuştur. Partili bir cumhurbaşkanı olması zorunluluk değil, imkandır. Partili cumhurbaşkanlığı diye bir sistem yok. Bizim sistemimiz başkanlık sistemidir.
Aday olması mümkün. 7 Mayıs 2028'den önce Meclis'te alınacak kararla Cumhurbaşkanımıza adaylık yolu açılabilir. Erdoğan, Türkiye'nin milli bir değeridir. Böyle bir değerimiz varken, güçlü bir liderimiz varken adaylık imkanının sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
İMAMOĞLU'NA 'SİYASİ YASAK' DAVASI
Siyaset, aktüel siyasetin dinamiklerini yargıya yüklemesin. Siyasi yasak gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz ki. O zaman tartışılır. Sürekli varsayım üzerinden niye tartışıyoruz. Eğer çıkarsa, yargının değil siyasetin konusu olur.
Muhalefet halkla kavga etmeye devam ederse hep kaybedecek. 2018'de bu sisteme geçildi mi, geçildi. 2023'te de halk devam etme kararı aldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konusunda muhalefet artık halkla kavga etmeyi bırakmalı."