14.06.2025 - 17:29 | Son Güncellenme:
Kan, vücudumuzun süper kahramanı gibidir. Oksijeni, yani nefes aldığımızda akciğerlerimize dolan havadaki önemli bir gazı, vücudumuzun her yerine taşır. Oksijen, hücrelerimizin enerji üretmesi için çok önemlidir. Tıpkı bir arabanın benzine ihtiyacı olduğu gibi, hücrelerimiz de oksijene ihtiyaç duyar.
İnsanlarda ve diğer memelilerde oksijeni taşıyan molekülün adı hemoglobin. Bu molekülün içinde küçük bir demir atomu bulunur. Demir, oksijeni sıkıca tutar ve hücrelere taşır. Oksijenle birleştiğinde hemoglobin kırmızı bir renk alır. İşte bu yüzden kanımız kırmızı görünür.
Peki, salyangozlar, örümcekler ve ahtapotlar gibi canlılar neden mavi kana sahip? Çünkü onların kanında hemoglobin yerine başka bir molekül var: Hemosiyanin. Bu molekülün içinde demir yerine bakır atomu bulunur. Bakır, oksijeni tutarken mavi bir renk oluşturur. Hemosiyanin, tıpkı hemoglobin gibi, oksijeni vücuda taşır ama ışığı farklı bir şekilde yansıtır.
Şimdi aklınıza bir soru gelmiş olabilir: “Eğer bizim kanımız kırmızıysa, neden damarlarımız mavi görünüyor?” Bu genel olarak çok merak edilen bir soru. Aslında damarlarımızdaki kan kırmızı, ama cildimizin altında mavi gibi görünmesinin sebebi ışıkla ilgili. Güneş ışığı veya lambaların ışığı, tüm renkleri içerir. Bu renklerden bazıları, mesela kırmızı ışık, cildimizin derinlerine ulaşabilir.
Salyangozlar, örümcekler ve ahtapotlar gibi mavi kanlı canlılar, doğanın inanılmaz çeşitliliğini gösteriyor. Örneğin, ahtapotlar derin sularda yaşar ve hemosiyanin, soğuk sularda oksijeni taşımak için harika bir moleküldür. Örümcekler ise ağlarını örerken veya hızlıca hareket ederken enerjiye ihtiyaç duyar.