04.09.2021 - 09:06 | Son Güncellenme:
Avrupalılar tarafından Prens Adaları olarak anılan ve İstanbul'un en nezih ilçelerinden biri olan Adalar, havaların gezinti yapmak için daha elverişli bir hale geldiği şu dönemde yeniden revaçta. Ağırlıklı olarak Osmanlı'nın son döneminde devrin zenginlerinin inşa ettirdiği görkemli konakların bulunduğu adalar, İstanbul'da tarihi dokunun en iyi korunduğu yerler arasında bulunuyor.
Toplam dokuz adadan oluşan ve bunlar arasında Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ile Sedef Adası'nda yerleşimin bulunduğu ilçede Sivriada, Yassıada, Tavşan Adası ve Kaşık Adası ise Prens Adaları'nda yerleşimin bulunmadığı noktalardır. Adalar'da yerleşik nüfusu 16 binin biraz üzerinde olmakla birlikte özellikle hafta sonu bölgeye gelen turistlerin sayısı çok daha fazladır.
İstanbul'un doğası ve tarihi dokusu en iyi korunmuş yerleri arasında bulunan Adalar, koyları, kumsalları ve ormanlarıyla kentin içinde en ideal kaçış rotası olarak karşımıza çıkmakta. Hatta öyle ki Adalar'ın bazı yerlerinde kendinizi bir tatil yöresinde hissetmeniz bile mümkün. Büyükada ve Kınalı ada başta olmak üzere dikkat çekici plajlara ev sahipliği yapan Adalar, yaz aylarında denizin keyfini çıkarmak isteyenlerle de dolup taşıyor.
O halde yavaş yavaş Prens adaları içinde keşif yolculuğuna başlayalım. Tarihi adıyla Prinkipo ya da bizim günümüzde kullandığımız şekliyle Büyükada, yüzölçümü ve nüfus bakımından Prens Adaları'nın en büyüğü olma özelliği taşıyor. Adaların en doğusunda bulunan Büyükada tıpkı diğer komşuları gibi tarihi yapıları ve doğasıyla öne çıkıyor.
Diğer adalara olduğu gibi Büyükada'ya Kabataş ve Kadıköy'den kalkan vapurların yanı sıra deniz otobüsüyle de ulaşmak mümkün. Bununla birlikte Bakırköy ve Bostancı'dan kalkan deniz motorlarıyla da Büyükada'ya gelebilirsiniz. Özellikle yaz aylarında yaşanan yoğunluğu da düşünecek olursak farklı alternatiflere yönelmek yerinde bir karar olacaktır.
Avrupa'nın en büyük ikinci ahşap yapısı olan Rum Yetimhanesi, Büyükada'nın en ünlü yapılarından biri olma özelliği taşır. Ünlü mimar Alexandre Vallaury'nin imzasını taşıyan tarihi yapıda geçtiğimiz günlerde restorasyon çalışmalarının da ilk adımı atıldı. Beş kattan oluşan ve adanın neredeyse tamamına hakim bir konumda yer alıyor.
Osmanlı'nın son döneminde Batılaşma hareketleriyle birlikte yeni tip konutların artmaya başlamasıyla Büyükada görkemli köşklere ev sahipliği yapmaya başlar. Rizzi Köşkü gibi ikonik yapılar, dönemin en zengin isimlerinin yaşamayı tercih ettiği yerler oldu. Bununla birlikte Büyükada, 20. yüzyılın önemli siyasi figürlerinden Leon Troçki'nin İstanbul'da geçen sürgün günlerde bir müddet yaşadığı yer olma özelliği de taşıyordu. Konak günümüzde harabe halindedir.
Büyükada'da köşklerle dolu tarihi sokaklarda gezerken artan eğimle birlikte yürüyüş temponuz biraz azalacaktır. Bu noktada imdadınıza Büyükada'nın yemyeşil doğası yetişecektir. Hatırlatmakta fayda var; Büyükada'da bir süre önce fayton kullanımı yasaklandı. Bisiklet dışında elektrikli araçlar Büyükada'daki ulaşımın en önemli seçenekleri konumunda. adanın merkezinden biraz uzak bir konumda bulunan Dilburnu, doğa tutkunlarının mutlaka görmesi gereken yerlerden biri olma özelliği taşıyor. Girişin ücretli olduğu bu alan piknik için de ideal rotalardan.
Prens Adaları içinde en büyük olan nam-ı diğer Prinkipo aynı zamanda bölgede en fazla konaklama seçeneğine sahip olduğunuz yer. Beş yıldızlı otellerin yanı sıra irili ufaklı pansiyonlar da adada sadece günübirlik değil yatılı konaklamak isteyen ziyaretçilerin de faydalanabileceği yerler arasında bulunuyor. Ada özellikle 23 Nisan'da Aya Yorgi tepesine çıkıp dilekte bulunan binlerce ziyaretçi ile dolup taşmakta.
Büyükada'dan sonra rotamızı daha batıdaki Heybeliada. Prens Adaları'nın en büyük ikinci adası olan bu tarihi bölge, Deniz Lisesi, Aya Triada Manastırı ve sanatoryuma ev sahipliği yapmaktadır. Bununla birlikte Heybeliada da tıpkı Büyükada gibi çok sayıda tarihi köşke ev sahipliği yapmakta. Ada sokaklarında dolaşırken kendinizi tarih içinde bir yolculukta hissetmeniz mümkün.
Adalar içerisinde en yeşil diyebileceğimiz bölge olan Heybeliada, doğa yürüyüşü yapmak için de en ideal yerlerden biridir. Heybeliada'ya ulaşmak için tıpkı Büyükada'ya olduğu gibi Kabataş ve Kadıköy'den kalkan vapurları kullanmak gerekiyor. Heybeliada bu rotada sondan ikinci durak olma özelliği taşıyor.
Yeşilin bol olduğu bir ada olan Heybeliada, denize girmek için de en ideal rotalardan biri olma özelliği taşır. Büyükada'nın aksine konaklama için fazla seçeneğin bulunmadığı Heybeliada'da ulaşım ağırlıklı olarak bisikletlerle sağlanmakta. Heybeliada da tıpkı diğer adalar gibi motorlu taşıtların bulunmadığı bir yerdir.
Burgazada denince akla ilk gelen yerlerden biri kuşkusuz ünlü yazar Sait Faik Abasıyanık'ın yaşadığı ve günümüzde de bir müze olarak kullanılan evidir. Bununla birlikte İstanbul'un en köklü deniz kulüplerinden birine de ev sahipliği yapan Burgazada, diğer iki adaya nazaran ziyaretçi sayısının daha düşük olduğu bir yerdir.
Adalara doğru yola çıkanların ilk durağı olan Kınalıada, iskelesinin hemen yanında bulunan plajıyla dikkat çeker. Yaz aylarında çok sayıda İstanbullu ve yabancı turistin denize girmek için tercih ettiği Kınalıada, Sedef Adası'nı saymazsak en az yerleşimin olduğu ada konumundadır.