En Sevilen İngilizce Şarkılar da birbirinden güzel sözler yer almaktadır. Siz de eğer İngilizce şarkı sözlerini kullanmayı seviyorsanız veya sevdiğiniz kişilere gönderebilmek için İngilizce şarkı sözleri arıyorsanız doğru yerdesiniz demektir. Sizin kullanabilmeniz için en güzel İngilizce şarkı sözlerinden oluşan içeriğimize göz atabilirsiniz. Böylece en sevilen İngilizce şarkıların en güzel sözlerine ulaşarak siz de istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Son zamanların en güzel İngilizce şarkılarının sözlerine ve tüm zamanların en çok beğenilen ve ilgi gören İngilizce şarkılarının sözlerine siz de tek bir site üzerinden ulaşım sağlayabilirsiniz. En sevilen İngilizce şarkıların sözlerini sizin için bir araya getirdik.
I said, ooh, I’m blinded by the lightsNo, I can’t sleep until I feel your touch(Dedim ki, ooh, ışıklar yüzünden kör oldumHayır, senin dokunuşunu hissedene kadar uyuyamıyorum)
When she was just a girl She expected the world But it flew away from her reach So she ran away in her sleep And dreamed of para- para- paradise(O sadece bir kızkenDünyadan beklentileri vardı Ama avuçlarının arasından kayıp gitti.Uykusunda dünyadan köşe bucak kaçtıVe cenneti düşledi)
Feeling my way through the darkness Guided by a beating heart I can’t tell where the journey will end But I know where it starts(Karanlık boyunca yolumu bulmaya çalışıyorumAtan bir kalbin öncülüğündeYolculuk nerede bitecek söyleyememAma nerede başlar biliyorum)
It starts with one thing I don't know whyIt doesn't even matter how hard you tryKeep that in mind:I designed this rhyme to explain in due time(Her şey nedenini bilmediğim bir şeyle başladı.Ne kadar çabaladığın hiç önemli değil.Şunu aklında tut:Bu şiiri doğru zamanda okumak için yazdım.)
There lived a certain man in Russia long agoHe was big and strong, in his eyes a flaming glowMost people looked at him with terror and with fearBut to Moscow chicks he was such a lovely dear(İşte çok eskiden Rusya’da bir adam yaşadıAdam iri yarı ve güçlüydü,gözlerinde alevli bir parıltı (vardı)Pek çok kişi ona dehşet ve korkuyla baktıAma o,Moskova’nın güzel kızlarına göre çok hoş bir sevgiliydi)
It’s been a long day without you, my friend And I’ll tell you all about it when I see you again We’ve come a long way from where we began Oh, I’ll tell you all about it when I see you again When I see you again(Sensiz uzun bir gündü dostumVe seni tekrar gördüğümde her şeyi anlatacağımBaşladığımız yerden bugüne çok yol kat ettikAh seni tekrar gördüğümde her şeyi anlatacağımSeni tekrar gördüğümde)
I didn't want to be the one to forgetI thought of everything I'd never regretA little time with you is all that I getThat's all we need because it's all we can take(Unutulacak biri olmayı istemedimAsla pişman olmadığım herşeyi düşündümSahip olduğum herşey seninle az bir zamanİhtiyacımız olan herşey bu çünkü elde edebildiğimiz herşey bu)
Shut the gates and sunsetAfter that you can’t get outYou can see the bigger Picture(Kapıları ve günbatımını kapatırlarDışarı çıkmadan önceBüyük resmi görebilirsin)
I want to break freeI want to break free from your liesYou're so self satisfied I don't need you(Kurtulmak istiyorumYalanlarından kurtulmak istiyorumKendini sana ihtiyacım olmadığına öyle ikna etmişsin ki)
And I ran, I ran so far away.I just ran, I ran all night and day.I couldnt get away.(Ve koştum, uzaklara koştum.Sadece koştum, gece gündüz koştum.Uzak kalamadım.)
Like the legend of the phoenix All ends with beginnings What keeps the planet spinning The force of love beginning (Anka kuşu efsanesindeki gibiHerşey başlangıcıyla son bulurGezegeni döndürmeye devam ettiren nedir İlk aşkın gücüdür)
And when the broken hearted people living in the world agreeThere will be an answer, let it beFor though they may be parted, there is still a chance that they will seeThere will be an answer, let it be(Ve tüm kalbi kırık insanlarKabul ettiklerindeBir yanıt olacak,bırak olurunaBirbirlerinden ayrılmış olsalardaHala bir şansları varBir yanıt olacak,bırak oluruna)
Don't woory,Be happy(Endişelenme,mutlu ol)
Lay it, lay it down, let me see your handShow me what you gotYou're always talking, but you're not playingIt doesn't match your faceGotta find my way, away from this placeCan you take me now(Ser onu, bırak onu, bırak elini göreyimElinde ne olduğunu gösterHep konuşuyorsun ama oynamıyorsunYüzünle eşleşmiyorYolumu bulmalıyım, bu yerden uzaktaBeni şimdi alabilir ve götürebilir misin)
I can sing you a song, take you home But I can’t seem to find my ownI can sing you a song, take you homeBut I can’t seem to find my own...(Ben seni evden alırken sana bir şarkı söyleyebilirAma ben kendi yolumu görememBen seni evden alırken sana bir şarkı söyleyebilirAma ben kendi yolumu göremem)
I saw a friend today it had been a whileAnd we forgot each other's namesBut it didn't matter because deep insideThe feeling still remained the same(Uzun zaman sonra gördüm bir arkadaşımıUnutmuştuk oysa ki isimlerimiziAma bu hiç önemli değildiÇünkü hissettiğimiz şeyler hala aynıydı)
I know what it is to be youngBut you don't know what it is to be oldSomeday you'll be saying the same thing(Bir gün , sende aynı şeyleri söylüyor olacaksınBen genç olmanın ne olduğunu biliyorumFakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin)
Your breath is sweetYour eyes are like two jewels in the skyYour back is straight your hair is smoothOn the pillow where you lie(Nefesin tatlıGözlerin gökyüzündeki iki mücevher gibiSırtın düz, saçın pürüzsüzYattığın yastıkta)
I see trees of green, red roses tooI see them bloom for me and youAnd I think to myself what a wonderful world.(Yeşil ağaçları görüyorum, kızıl gülleri deSen ve ben için açtıklarınıVe düşünüyorum kendi kendime ne harika bir dünya diye.)
Yesterday, all my troubles seemed so far awayNow it look as though they're here to stayOh, I believe in yesterdaySuddenly, I'm not half the man I used to be(Dün, sorunlarım çok uzak görünüyorduŞimdi kalmak için buradalarmış gibi görünüyorOh, düne inanıyorumBirdenbire, eskiden olduğum kişinin yarısı bile değilim)
Oh, a storm is threatningMy very life todayIf I don't get some shelterOh yeah, I'm gonna fade away(Ah bir fırtına tehdit ediyorTam da benim hayatımı bugünBir sığınak bulamazsamAh evet, ölüp gidicem' ben)
Goodbye my darling hello Vietnam a hill to take a battle to be wonKiss me goodbye and write me while I'm gone goodbye my sweetheart hello Vietnam(Güle güle sevgilim Merhaba Vietnam bir tepenin bir savaşta kazanmak için almak içinBana hoşça kal öpücüğü ve ben yokken bana hoşça kal benim tatlım Merhaba Vietnam gitti)
Mama please stop cryin'I can't stand the soundYour pain is painful and it'sTearing me down(Anne lütfen ağlamaBu sese dayanamıyorumAcın acı verici ve beni kopartıyor)
I see a red door and I want it painted blackNo colors anymore I want them to turn blackI see the girls walk by dressed in their summer clothesI have to turn my head until my darkness goes(Kırmızı bir kapı gördüğüm zaman siyaha boyalı olmasını isterimSiyaha dönüşmesini istediğim başka bir renk yokYazlık giysileriyle yürüyen kızlar gördümKaranlığım gidene kadar başımı döndürmek zorundayım)
There is a house in New OrleansThey call the Rising SunAnd it’s been the ruin of many poor boyDear God I know I was one(New Orleans’ta bir ev vardır“Doğan Güneş” dedikleriVe o birçok zavallı çocuğun yıkımı olmuşturUlu tanrım biliyorum biri de benim)
I can't see where you comin' fromBut I know just what you runnin' from:And what matters ain't the "who's baddest" butThe ones who stop you fallin' from your ladder(Geldiğin yeri görememAma neden kaçarsın bilirimVe "en kötü kim" hiç önemli değil bilakismerdivenden düşmeni önleyenler)
I, I will be kingAnd you, you will be queenThough nothing will drive them awayWe can beat them, just for one dayWe can be heroes, just for one day(Ben, kral olacağım benVe sen, kraliçe olacaksınBelki hiçbir şey onları uzaklaştıramaz amaOnları yenebiliriz, bir günlüğüne bile olsaKahraman olabiliriz, bir günlüğüne bile olsa)
Winters citysideCrystal bits of snowflakes all around my head and in the windI had no illusionsThat Id ever find a glimps of summers heatwaves in your eyes(Şehrin kenar mahallelerinde kışlarBaşımda kar tanelerinden kristal parçalarıHayal görmüyordumGözlerinde yazıların sıcak dalgalarının bir pırıltısını bulduğuma dair)
Don’t worry about a thing Cause every little thing is gonna be alrightSinging: “Don’t worry about a thingCause every little thing is gonna be alright!”(Hiçnir şey için endişelenmeÇünkü her şey yoluna girecekHaydi söyle; “Hiçbir şey için endişelenmeÇünkü her şey yoluna girecek!”)
I am lost, I can't even remember my name(Ben kayboldum, adımı bile hatırlayamıyorum)
I hurt myself todayto see if I still feelI focus on the pain(Bugün canımı yaktımhâlâ hissediyor muyum diyeacıya odaklandım)
You're my heart, you're my soul(Kalbimsin , ruhumsun)
Can I borrow a kiss? I promise I’ll give it back.(Bir öpücük ödünç alabilir miyim? Geri vereceğime söz veriyorum.)
Dance me to the end of love (Dans et benimle aşk sona erene dek)
In the white room with black curtains near the stationBlack roof country, no gold pavements, tired starlingsSilver horses ran down moonbeams in your dark eyesDawn light smiles on you leaving, my contentment(İstasyonun yanında siyah perdeleri olan beyaz odadaSiyah çatılı ülke, altın kaldırımlar yok, yorgun sığırcıklarGümüş atlar, karanlık gözlerinde ay ışığına doğru koşuyorŞafak ışığı seni terk ederken gülümsüyor, hoşnutluğumla)
Against the windWe were runnin' against the windWe were young and strong, we were runnin' against the wind(Rüzgara karşıRüzgara karşı koşuyordukGenç ve güçlüydük, koşuyordukRüzgara karşı)
Anlamlı En Güzel Sözler için TIKLAYINIZ