01.07.2025 - 16:10 | Son Güncellenme:
İlk olarak, yağmur suyundan başlayalım. Yağmur, gökyüzünden tertemiz bir şekilde düşer. Ancak bu suyun denizleri tuzlu yapabileceğini biliyor muydunuz? Yağmur damlaları gökyüzünde süzülürken havadaki karbondioksit gazıyla karşılaşır. Bu buluşma, yağmur suyunu biraz asidik yapar. Yani yağmur, yere düştüğünde hafif ekşimsi bir hale gelir. Ortaya çıkan mineraller ise nehirler ve akarsular aracılığıyla denizlere taşınır. Böylece denizler, bu minerallerle dolup tuzlu bir hale gelir.
Derinlerde “menfez” denen özel yerler var. Menfezler, deniz tabanındaki yarıklar ya da çatlaklar gibi düşünebilirsiniz. Bu çatlaklar, Dünya’nın iç kısımlarına yakın olduğu için çok sıcak. Deniz suyu bu çatlaklara girip çıktıkça kaynar ve kayalardaki mineralleri çözer. Bu mineraller suya karışır ve deniz daha da tuzlu olur.
Biliyor musunuz, denizlerin altında “tuz kubbeleri” denen çok özel yapılar da var. Bunlar, milyonlarca yıl önce oluşmuş, mineral açısından çok zengin kaya yapıları. Akıntılar bu tuz kubbelerini aşındırdığında, içlerindeki mineraller suya karışır. Bu da denizin tuz oranını artırır.
Fark ettiniz mi, bazı denizler diğerlerinden daha tuzlu. Mesela Akdeniz, Karadeniz’den daha tuzlu. Bunun sebebi ne olabilir? Daha sıcak bölgelerde, mesela Akdeniz’de, su daha çok buharlaşır. Su buharlaşırken tuz geride kalır, bu yüzden deniz daha tuzlu olur. Karadeniz ise daha serin ve yağmurlu bir bölgede olduğu için tuzu daha azdır. Yani her denizin tuzluluğu, bulunduğu yere göre değişir.
Ya denizler tuzlu değil de tamamen tatlı olsaydı? Kulağa güzel gelse de, bu durum dünyayı tamamen değiştirirdi. Tuz, sadece yemeklerimize tat veren bir şey değil, aynı zamanda canlılar için çok önemli bir mineral. Denizlerdeki balıklar, yosunlar, mercanlar ve diğer canlılar, bu tuzlu ortamda yaşamak için evrimleşmiş.