22.11.2024 - 11:37 | Son Güncellenme:
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911 yılında Karadeniz’in güzel ilçesi Görele’de doğmuş. Aslında adı “Ali Bedrettin”miş ama herkes ona Bedri demeye başlamış. Babası kaymakam olduğu için çocukluğu Türkiye’nin farklı şehirlerinde geçmiş. Anadolu’nun güzel manzaraları ve halkın hikâyeleri onun hayal gücünü beslemiş.
Bir gün okullarına ünlü bir ressam olan Zeki Kocamemi gelmiş. Bedri’nin resme olan yeteneğini fark edince ona “Sen çok iyi bir ressam olacaksın” demiş. İşte o günden sonra Bedri’nin elinden fırça, kalem ve boya eksik olmamış.
Bedri Rahmi, İstanbul’daki Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim öğrenmeye başlamış. Orada büyük ressamlarla çalışmış. Sonra bir gün ağabeyi Sabahattin ona “Hadi Paris’e gel, burada çok güzel sanat okulları var” demiş. Bedri, çantasını toplamış ve Fransa’ya gitmiş. Orada ünlü ressamların tablolarını incelemiş, hatta onların resimlerini kopyalamış.
Paris’te Ernestine adında güzel bir ressamla tanışmış. Ernestine, daha sonra “Eren” adını almış ve Bedri’nin hayat arkadaşı olmuş. Bedri Rahmi, Türkiye’ye döndükten sonra hem resim yapmaya hem de öğretmenlik yapmaya başlamış. Yaptığı resimlerde Anadolu’nun kilim motiflerini, doğasını ve insanlarını resmetmiş. “Halkın sanatı en güzeli” dermiş.
Ama Bedri Rahmi sadece resim yapmakla kalmamış. Kalemiyle de harikalar yaratmış. Yazdığı şiirlerde köyleri, türkülerde geçen kahramanları ve doğayı anlatmış. Bir şiir kitabına da karısının lakabını vermiş: “Karadut.”
1940’lardan sonra Bedri Rahmi duvar resimleri yapmaya başlamış. Kah otelleri, kah tiyatroları süslemiş. “Sanat, sadece müzelerde değil, herkesin görebileceği yerlerde olmalı” demiş. Brüksel’de büyük bir sergiye katılmış ve yaptığı bir duvar resmiyle ödül kazanmış.
Bedri Rahmi, dünyanın dört bir yanına gitmiş. ABD'de dersler vermiş, Paris’te sergilere katılmış. Ama her zaman memleketine dönmeyi seçmiş. Gecekonduları, kahvehaneleri, hanları resimlerine taşımış. Ona göre en güzel ilham Anadolu’da gizliymiş.
1975 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul’da hayata gözlerini yummuş. Ama ardında yüzlerce şiir, resim ve yazma bırakmış. Hâlâ onun eserlerini müzelerde, sokaklarda, kitaplarda görebilirsiniz.