14.02.2023 - 11:01 | Son Güncellenme:
Kahramanmaraş merkezli depremin en çok yıkıma neden olduğu iller arasında Hatay yer alıyor.
Hatay’da bir kişiyi daha kurtarabilmek için verilen mücadele sürüyor. Yeşeren yeni bir umutla ölüm sessizliğine bürünen sokaklarda bazen hüzün bazen de sevinç yaşanıyor.
‘Asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremin etkisinde olan olan çocuklar ise enkaz yığınlarının arasında oyunlarına devam etmeye çalışıyor.
4,5 yaşındaki Beste de onlardan biri. Minik Beste babasıyla birlikte yıkılan binaların yanındaki bir çocuk parkında görüntülendi.
Beste'nin babası "Çocuğumun psikoloji bozuk, yatamıyor" diyor.
Beste'nin ailesi depremden sağ çıkıp bir arada olan şanslı ailelerden ancak çoğu aile deprem nedeniyle paramparça olmuş durumda.
"Eşya istemiyoruz, destek istiyoruz" diyen Beste'nin babası yaşadıkların ve beklentilerini şu sözlerle anlatıyor:
"İnsanlar buraya gelsin, biz güç alıyoruz. Biz kimseden bir şey istemiyoruz. Korkuyoruz. Bir yabancı insan gelince güç kazanıyoruz. 'Bizi düşünen var' diyoruz. Bizim psikolojimiz bitmiş durumda. Eşya istemiyoruz, destek istiyoruz. Çocuğumun psikoloji bozuk, yatamıyor. İnsan görünce rahatlıyoruz. Hatay'a gelin. Hatay kimsesiz kaldı. Lütfen gelin, bize destek çıkın. Burada insan görelim."
İşte büyük yıkım yaşanan Hatay'da depremin 9'uncu gününde Muharrem Vural'ın objektifine yansıyanlar...
Hatay’da devlet vatandaş iş birliğinde arama kurtarma ve enkaz kaldırma faaliyetleri yoğun bir şekilde devam ediyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra madenci, yabancı ve gönüllü ekipleri katılımıyla devam eden çalışmalarda, bir kişinin daha enkaz altından sağ olarak kurtarılabilmesi için zamana karşı mücadele veriliyor.
Enkaz altından duyulan bir ses veya tespit edilen bir ısının ardından, günlerdir enkazda mücadele veren ekipler sessizliğe bürünüyor.
Tüm iş makinelerinin susturulduğu alanlarda, enkazda görevli güvenlik görevlileri tarafından da araç ve yaya trafiği de en küçük bir ses oluşturulmaması için durduruluyor.
Yeşeren yeni bir umutla ölüm sessizliğine bürünen sokaklarda bazen hüzün bazen de sevinç yaşanıyor.
Bazı noktalarda çalışmalara yeniden başlanırken, bir kişinin daha enkazdan sağ çıkartıldığı sokaklarda ambulanslardan yapılan, “Yolu açın, enkazdan çıkartılan vatandaşımız var” anonsuyla büyük mutluluk yaşanıyor.
Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Hatay ilinde 5 bin 524 kilometrekare alana sahip Hatay ilinin Antakya merkezinde de devlet tüm imkanları ile çalışmalarını sürdürüyor.
Hatay merkezde yıkılan 2 bin 749 bina bulunurken, deprem sonrası şehrin manzarası ise yürekleri sızlatıyor.
Depremin vurduğu kentte soğuk hava, şartları daha da zorlaştırıyor.
Bölgede soba, çadır, tuvalet ve hijyen malzemeleri öncelikli talepler arasında yer alıyor.
Büyük yıkım ve acıların yaşandığı Hatay’da her noktada gönüllüler gece gündüz demeden depremzedeler için ellerinden geleni yapıyor.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörlüğü de depremin ikinci gününden itibaren afet bölgesinde 20 kişilik ekibiyle birlikte 2 bin 500 kişiye 3 öğün yemek hizmeti veriyor.
Öğretim Görevlisi Bilal Karasakal, “Gün birlik olma günü. Bunu burada çok iyi hissediyoruz. Bizim elimizden şimdilik bu geliyor. Dayanışma çok önemli”diye konuştu.
Rizeli bir iş insanı da depremin üçüncü günü bölge 12 metre karelik 8 tane prefabrik ev gönderdi ve devamı da gelecek.
İş insanı adına evleri Antakya’ya getiren Onur Yıldız, “Depremden hemen sonra biz bunları yapmaya başladık ve üçüncü günü de burada depremzedelerle birlikte kurduk. Devamı da gelecek. Dayanışma ile bu yaraları sarabiliriz” diye konuştu.
Ankara’dan deprem bölgesine gelen bir mühendis bir müzisyen, bir elektrik teknisyeni, bir Meclis personeli ve bir motokurye, gece gündüz demeden aralıksız depremzedeler için gözleme yapıyor.
Mühendis Yasin Mercan, “Depremden evde bir şey yapmadan oturmak insanı çıldırtıyordu. ‘Ne yapabiliriz’ diye düşündük ve 5 kişi yufka ve yufka malzemelerini aracımıza doldurup geldik. Aralıksız gözleme yaptığımız için belimiz ağrıdı. Yakınımızda bir revir var ayakta durmak için iğne yapıyoruz. Gönüllü arkadaşlar görüştük biz yarın dönüyoruz bizim yerimize onlara yapmaya devam edecek” dedi.
Defne ilçesindeki Sevgi Parkı’na kurulan revirde gönüllü olarak hizmet veren Beyin Cerrahisi uzmanı Talat Kırış da şunları aktardı: “Buradaki en büyük sıkıntılardan biri de bir sağlık kuruluşunun olmaması. Elimizden geldiğince sağlık hizmeti vermeye çalışacağım. İlk defa burada diş çektim. Dayanışma ile bunları da aşacağımıza inanıyorum.”
Depremin vurduğu Hatay’a İstanbul Büyükşehir Belediyesi koordinasyonunda gönderilen Orhan Gazi-1 adlı feribot hastaneye dönüştürüldü. Feribot, İskenderun Assan Port Limanı’nda hasta kabulüne başladı.
İçerisinde muayene odaları yatakhane, yemekhane, çocuk oyun alanı ve 570 kişilik kapasitesi bulunuyor. Günlük sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği hizmeti veriliyor.
Öte yandan 7.7 ve 7.6’lık depremlerin ardından incelemelerde bulunmak üzere deprem bölgesine giden Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, beraberindeki heyetle birlikte bölgeyi karış karış dolaşarak gerekli envanteri topluyor.
Yaşanan felaketi ‘son 100 yılın en büyük depremi’ olarak niteleyen Prof. Dr. Sözbilir, depremlerde meydana gelen yıkımda bazı ilçelerin ortak kaderi paylaştığını söyledi.
Önemli bir kısmı sıvılaşma tehlikesi içeren zeminler üzerinde kurulu bulunan Adıyaman’ın Gölbaşı ve Hatay’ın Antakya ilçelerinde çok sayıda binanın, deprem sırasındaki sarsıntının şiddetine dayanamadığını ifade eden Prof. Dr. Sözbilir, “Depremin ardından binalar düşeyden saptı ve zeminin içine gömüldü. Sıvılaşma tehlikesi, jeoloji ve jeofizik yöntemlerle belirlenebilir. Buna göre de sıvılaşma tehlikesini ortadan kaldırmak için gerekli önlemler alınabilir” dedi.
Sıvılaşmanın siltli kum zeminlerde gelişen bir olay olduğunu belirten Sözbilir, “Böyle bir zeminde, 10 metreye kadar olan sığ derinliklerde yeraltı suyu var ise deprem sırasında taneler arasındaki gözenek suyu basıncı değiştiğinde, su içinde bulunduğu siltli kum ile birlikte yeryüzüne çıkıyor. Böylece binanın altındaki zeminde hacimsel azalma gerçekleştiğinden, zeminin taşıma gücü azalıyor ve bina zemin içine gömülmeye başlıyor, yan yatıyor, devrilebiliyor veya yıkılabiliyor"
"Binanın kendisi de iyi projelendirilmemişse, kötü işçilik ve kalitesiz malzeme ile inşa edilmiş ise can ve mal kaybı kaçınılmaz oluyor. İşte Antakya ve Gölbaşı ilçelerindeki yıkımların en önemli nedenlerinden biri de bu. Bu nedenle yerleşim alanlarımızı yeniden inşa ederken sıvılaşma tehlikesini ortadan kaldırmak zorundayız” şeklinde konuştu.
"Sözbilir, inceleme için çektiği videolarda zemin sıvılaşması nedeniyle kullanılmaz hale gelen binaları görüntüledi. Binaların, zemine gömüldüğü görülen görüntülerde bazı araçların da zemin sıvılaşması nedeniyle binaların altına sıkıştığı görüldü.
İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı, deprem bölgelerinde yıkılan binalarla ilgili derhal ve gecikmeksizin soruşturma işlemlerine başlandığını duyurdu.
Soruşturmaya ilişkin yapılan açıklamada, "Soruşturma kapsamında teknik bilirkişi heyetleri görevlendirilmiş olup, numune alma ve bizzat alanda çalışmalara başlanılmıştır. Binaların yapımını üstlenen ve sonradan binalarda imara aykırı şekilde değişiklik yaparak yıkılmasına neden olan sorumlu kişilerin tespiti konusunda ilgili kurumlarla yazışmalar yapılmıştır. Bu kişiler yönünden gerekli tedbir durumları değerlendirilmekte, soruşturma konunun hassasiyeti de gözetilerek titizlikle ve tüm detaylarıyla sürdürülmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" denildi.